|
Ne üretiyoruz? /Namık Kemal/ Bağdat Caddesi...
Dün Bağdat Caddesi'nde dolaşırken... Ki sosyetemiz sadece Cadde demeyi yeğler. Neden sadece Cadde derler? Batılı hayat tarzının, Avrupa/ Amerikan markalarının yan yana dizildiği, İngilizce ve Fransızca konuşan Avrupalılara rastlamanın son derece olağan olduğu bu mekana Bağdat Caddesi değil de sadece Cadde demek, aidiyetsizliği imlemek açısından önemlidir şüphesiz.

Evet dün “Cadde”de dolaşırken, gördüğüm her yabancı marka Namık Kemal' i çekip getirdi.

Londra seyahatinden sonra şöyle yazmıştı: “Londra sokaklarında dikkatli gözlerle dolaşmak, oradaki inanılmaz şeylere hayran olmaya yeter. Londra'yı dünyaya yeni bir örnek diye nitelemek abartı olmaz.”

Namık Kemal 1872'de yayınladığı bu makalesinde (İstanbulin s.461-462) İngiltere'ye duyduğu hayranlığı dile getiriyordu:

“Osmanlılar gibi olağanüstü bir idrak süratine sahip bir milletin giydiği elbiselere kadar her şeyi yurt dışından ithal etmek zorunda kalması acınacak bir durum değil midir” diye soruyordu.

1872'den bu yana ne değişmiş?

“Cadde”de dolaşırken, yabancı markaların sıralanışına baktım. Bir iki dükkanın önünde oturdum. Bir simit bir su alıp beklemeye başladım. Kim gelir kim gider, kim bakar kim alır, bir saat içinde öylesine bir gözlem.

Ne gördüğümü yazmayacağım. Bağışıklık sistemimizin uçan kuşun kanadından bile gribe yakalandığı şu günlerde bir tartışma rüzgarı estirmemek için yazmayacağım.

Gördüklerimi yazsam ne olacak?

Estetik ve kalite açısından benim nezdimde hiçbir karşılığı olmayan bazı nesneleri eline alınca, kendisini “olmuşluk” payesinde bulan, “olmuşluğunu” herkese yukardan bakarak ilan eden; ne ki bunun kibir olduğunu unutanlar, o güzel ve ölesiye boş kafalarını dünyanın derin mevzuları ile doldurmuyor.

Bendenizi okuyanların gününü zehir etmek istemediğim için yazmayacağım.

Ama şu soruyu hep beraber sormamız gerekiyor.

Biz ne üretiyoruz?

Yüzde yüz yerli marka diye bildiğimiz bir marka, çocukları modanın fasit tuzağına hapsederek sözüm ona ürün tanıtıyor. “Yürümeyi öğrenmeden modayı öğrenen çocuklar üretiyor”muşuz mesela.

Marka, emeklemeden modayı öğrenen çocuk imajını üretiyor, bu üretime haklı olarak tepki veriyoruz.

Lakin sormamız gereken asıl soruları sormadığımız zaman bir arpa boyu yol alamıyoruz.

Yürümeyi öğrenmeden modayı öğrenen çocukları “ürünleş”tiren marka için tepkilerimizi bir şekilde ortaya koyduk, tamam.

Ve fakat ne üretiyoruz?

Yurt dışında gerçekleştirdiğimiz “Türk Günleri”nde ne yapıyoruz?

Türk misafirperverliği tamam. Türkis kahve ve lokum ikramından istifade etmek için standlarımızın önünde uzun kuyruklar oluyor. Her sergiye hala tarihi mekanlarımızın maketlerini pek başarılı bir şekilde yerleştiriyoruz

Dünyanın gelişmiş ülkeleri yeni ürünlerini tanıyor. Biz ne tanıtıyoruz?

1893 Şikago sergisinde Türk köyü inşa etmiştik. Amerikalılar elektrik enerjisini pazarlıyordu o sergide.

2000'li yıllarda yine Dikilitaş ve Kapalıçarşı gibi tarihi mekanların maketini yapıyoruz.

1872'de Namık Kemal Batı taklitçiliğinden şikayet ediyor, her şeyi yurtdışından ithal ettiğimiz için halimize acıyordu.

2015 yılında Namık Kemal'in kurduğu cümleler hala geçerliliğini koruyorsa, bunda bir sorun yok mu ey okuyucu?

Ha diyeceksiniz ki yerli bir markanın reklamı var. Reklam afişine inanmayacak mıyız? Afişe inanınca dünyanın bütün erkekleri bizim yerli markayı kullanıyor. BİZ hariç.

Ne üretiyoruz sorusunu sadece maddi ürünler olarak düşünmeyelim.

İslami, muhafazakar artık adına ne diyeceksek... Manevi olarak ortaya koyduğumuz ne var?

Maddi olan ile manevi olan daima omuz omuza yükselir. Birinin olmadığı yerde öteki de olmuyor.

Meraklısı için not: Ayaklarım rahatsız, ancak ayakkabının içine kalıp koyarak giyebiliyorum. Fakat acıdır ki hiçbir yerli ayakkabı içine kalıbınızı koyacak derinlikte ve sıhhatte ayakkabı üretmiyor.

Londra ya da Milano'ya gidip ayakkabı alacak halim yok. Yerli ayakkabı firmalarının pek çoğu Çin'de üretilen ürünlerle rekabet edemeyerek piyasadan çekildi. Ortopedik, sağlıklı ve zarif ürünler sunan ayakkabı markamızın olmamasına bir kez daha kederlendim. Ve emin olun bendeniz gibi ayak rahatsızlığı çeken kişilerin en büyük dertlerinden birisi sağlıklı ve zarif ayakkabı bulmak.

Sadece düşmanlar değil lütfen dostlar da ayağa baksın.
#Namık Kemal
#Bağdat Caddesi
#üretim
9 yıl önce
Ne üretiyoruz? /Namık Kemal/ Bağdat Caddesi...
Üzülme sen başkan
Lüks
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!