|
Partileri kapattık olmadı, spor kulüplerini mi kapatsak acaba?
Türkiye, dünyanın gündemine maalesef şiddet haberleri ile oturuyor.

Dünyanın her yerinde cinayetler işlenir. Erkekler kadınları öldürür. Kadınlar erkekleri öldürür. Erkekler, çocukları öldürür. Teröristler, masumları öldürür. Lakin seçici algı oluşturmak için sadece Türkiye’de manşetler “Bu gün de erkekler bir kadın daha öldürdü” diye atılır.

Ekranlar aşkın şiddetiyle kavrulur. Şarkılar “ölümüne aşk” teması ile harmanlanır.

Çocuklar duvara çarpa çarpa dayaktan öldürülür.
AMMA ve LAKİN 8 Mart münasebetiyle AK Parti belediyelerinden CHP belediyelerine bütün panolar, “Kadına şiddete hayır” diye donatılır.

Dilimde tüy bitti. “Kadına şiddete hayır” sloganı, yanlış slogandır.

“Kadına şiddete hayır!” dediğinizde; zihinlere erkeğe şiddete evet, yaşlıya şiddete evet, çocuğa şiddete evet anlayışını yerleştirmiş olursunuz.

Türkiye’de şiddet geometrik bir artış ile artıyor. Fakat şiddetin haber diline dair ortak bir tutum alabilmiş değiliz.

Şiddet olayları ile mücadele edebilmek için ortak bir tutum almamız, azami hassasiyet göstermemiz şart.

Şiddeti, şiddetli bir dil ile imha edemeyiz yeniden yeniden inşa ederiz.

Hafta sonunun gündemi Trabzon’da Fenerbahçe otobüsüne pompalı tüfek ile yapılan saldırı idi. Saldırıyı katliama dönüşmekten kurtaran ince bir an. Otobüs yolcularının yaralı şoförün elindeki direksiyona kıl payı müdahalesi.

Verilmiş sadaka, dikkat ve basiret ile bu vahim durum sadece şoförün yaralanması ile atlatılmış oldu.


Viyadüğe girmek üzere olan bir otobüse pompalı tüfeklerle saldıranlar kimdir? İsim olarak değil, şahsiyet olarak kimdir?

Sportmenlik buraları terk edeli çok oldu demeden önce, futbolistler ve de antifutbolistler olarak sporun spor olarak kalması için ne yapmamız gerekiyor sorusunu sorabilecek miyiz?

Soruyu sorduk. Cevabı verebilecek miyiz?

Verilen cevaplar, cevap verenin samimiyeti oranında işlevsel olacak.

Samimiyet nedir?

Bu olayı yorumlayanlar sporda şiddete karşı olduklarını “ŞİDDETLİ” bir dil üzerinden ortaya koymaya kalkacak.

Milyonlar ekran başına kilitlenecek. Ertesi gün yorumcuların yorumları yorumlanacak. Bazı yorumcuların yorumları üzerinden kampanya yapılacak.

Eee .Ya SONRA!

Her şiddet olayını daha çok seyredilebilir bir durum olarak gördüğümüz sürece, bu böyle devam edip gidecek.

Şiddete karşı olmak için önce samimi olmamız gerekiyor. Öfke kontrolünün her aşamasını kabul etmeli ve bu kabulü kendimizden başlayarak herkes için istemeliyiz.

Şiddet önleyici tedbirler almak yerine, daha işin başında yanlış kavramlaştırmalarla alınacak yolu imha ediyoruz. Bakınız trafik terörü.

Son bir kaç yıldır futbolda yaşadığımız şiddet eylemleri, dünya literatürüne girmiş olan Anglo-Sakson holiganlığını çok geride bırakmış durumda.

R. Guenon “Anglo-Sakson “spor” tutkusunun günden güne yaygınlaşmasının boşuna olmadığına dikkat çekerek, Modern dünyanın en büyük idealinin ,kas gücünü olağanüstü geliştirmiş bir “hayvan insan” olduğunu söyler.
Baudrillard, toplumsallığın yok olması karşısında hayasız taraftarlığın artışına dikkat çeker.

Batılı sosyologlar spor, taraftarlık ve holigan tutumlar üzerine yıllardır yazıyor. Bizde ise algı ve idrak seviyesi pazarda limon satmaya yetmeyecek adamlar, her akşam ekranları dolduruyor. Adamlar her akşam milyonlar kazana kazana milyonlara şiddet aşısı yapıyor.

Başlangıçta “ekranönü” bu salağı kim koydu buraya merakı ile seyrederken, bir müddet sonra “salağın bağımlısı” olup çıkıyor.

Başlığa gelince... Sorunlarla başa çıkma yöntemimiz, sorunu çözmeye çalışmak değil, sorunun olduğu yeri kapatmak.

Yıllarca demokratik hak ve hürriyetler konusunda sıkıntı yaşadığımızda ne yaptık, hak talebinde bulunan partileri kapattık.

Bu durumda sportmenliği inşa edebilmemiz gittikçe imkansız hale geldiğine göre, “kökten çözüm” için spor kulüplerini kapatmamız gerekiyor.

İstanbul kulüplerinin ve Trabzonspor’un kapatıldığını düşünelim bir an...

Ekranlar kapatma kararına şiddetle karşı çıkan, küfür eden spor yorumcularına kilitlenecektir büyük ihtimal.
Ne ara bu hale geldik diyenlere söylüyorum: Aşama aşama geldik. Ahmak ve aptal kişileri “spor yorumcusu” olarak ekranlara konuşlandırırken adım adım geldik.

Ama bu satırlar sizi tatmin etmemiştir büyük ihtimal. Siz komplo teorisi geliştirmeyi tercih ederdiniz. Malum komplo teorilerinde bize hiç sorumluluk düşmüyor.
#Partileri kapattık olmadı
#Kadına şiddete hayır
#köşe yazısı
9 yıl önce
Partileri kapattık olmadı, spor kulüplerini mi kapatsak acaba?
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset