|
Çelişkilere dair çelişkiler

Ömrü boyunca çelişkilerini itiraf etmekten hiç kaçmamış birinin bir çelişkisini de sen yakaladın diyelim... Tamam kutla zaferini! Ama bunu yaparken, bir başkasının çelişkilerini eşelemekte neden bu kadar istekli olduğunu da kendine sormayacak mısın?

Farkına vardığımız her sarsıcı çelişki; bize ikiyüzlülüğümüzü haber veriyor olabilir, evet! Buna karşılık, benliğimizin kör koşusuna içimizin bilmediğimiz bir yerinde bir karşı çıkış ihtimali bulunduğunu da fısıldıyor olamaz mı kulağımıza?

İtirazlarımızın günden güne cansızlaştığı bir yerde farkında olduğumuz çelişkilerimizin kıymeti her geçen gün artmıyor mu?

“Kendinle sürekli ters düşüyorsun!” diye uyardı çok bilen. “Çünkü hâlâ insanım!” diye karşılık verdi diğeri.

Pek az insan bir şeyin faziletli olduğunu onu bizzat yaşayarak bilir; buna karşılık pek çok insan ise, bir şeyin faziletini ona duyduğu derin hasretten bilir.

Büyük yenilgiler, bazen kolay kazanılmış küçük küçük zaferlerle gelir!

Kendi bütünlüğünü kutsamak için, bir başkasının parçalanmasını bekleyenler gerçekten bütün müdür?

“Ne kadar kötüsün!” dedi biri. “Henüz birine ‘kötüsün’ diyecek kadar değil!” dedi diğeri.

Keşke biraz cesaret biriktirebilsek de, kendimize ara sıra ani baskınlar düzenleyip gizli gizli ne dolaplar çevirdiğimize bir bakabilsek!

Bir kıyıda yan yana oturuyorlardı; birinin gidecek hiçbir yeri yoktu, diğerinin kalacak hiçbir yeri!

Şehrin orta yerine kadar yürüdü, durdu, gecenin en geç saatine kadar orada sessizce bekledi, bütün ışıkların söndüğüne, herkesin uykusuna esir düştüğüne emin olduğu anda avazı çıktığı kadar bağırmaya başladı. Bağırdı, bağırdı, bağırdı. Aslında hiç lüzumu olmayan bir tedirginlik içindeydi, şehir ahalisi çok uzun zaman önce onun sesine karşı zaten bir bağışıklık geliştirmişti.

“Beni seviyorum” dedi biri. “Ben de beni!” dedi diğeri. İki yastıkta kocamak üzere mantıklı bir sözleşmeyle dünya evine girdiler. Olasılık hesaplarına göre herhangi bir şeyi aşkla istemedikleri için, zaten kontrol altında bulunan duygularının kesişeceği pek bir yer de olmayacaktı. Aynı çatı altında hayatlarını dizayn eden bu iki yabancının şiddetli bir geçimsizlik için yine özel bir gayret göstermeleri gerekecekti anlaşılan!

Modernliği bir lokmada yutamayacağımızı bildikleri için, çok uzun zaman küçük parçalar koparıp öyle yedirmeyi denediler bize. İyi çiğnememizi salık vererek rahat sindirmemizi de temine çalıştılar. Bu deneme büyük ölçüde tutmuş görünüyor. Yine de tam netice alamazlarsa, aynı melaneti muhtemelen içinde tam olarak ne olduğunu hiç bilmediğimiz hoş kokulu tatlandırılmış drajelerin içinde yutturmaya çalışacaklar.

Derin bir “Ahh!” çekti ekmeğini sulandırılmış nostaljisine banan geçkin adam, ve şöyle devam etti: “Keşke o zaman bugünün imkanları olsaydı da geçmişi zipleyip çok terabaytlı harddisklerimde saklayabilseydim!”

“Taş nedir bil ki” dedi meczup, “ayıklayacak pirincin olsun!”

#Ne kadar kötüsün
#çelişki
#faziletli
9 yıl önce
Çelişkilere dair çelişkiler
Kara dinlilerle milletin savaşı
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!