|
İçine uğramayanlar ve dışına çıkamayanlar

Henüz fonksiyonunu kaybetmemiş herhangi bir eşyamızı sırf tatmin olmak için yenisiyle değiştirdiğimizde tüketim ordusuna gönüllü asker yazılmış oluyoruz.

Sadece ‘moda’ kavramını değil, ‘demode’ kavramını da aynı zihin endüstrisi üretiyor.

Cebimizdeki para, çoğumuz için bizi özgürleştirdiğini sandığımız birer pranga!

Çıkarabildiğimiz bunca kavgaya gürültüye bakmayın, dikkatli bakınca hepimiz aynıyız.

Bize neyin yakıştığını, neyin yakışmadığından daha çok önemser olduk!

En çok korkmamız gereken şey çirkin olmak değil, güzelliği kaybetmek!

Mühürlenmiş Zaman’da, bundan neredeyse elli yıl önce, “Güzel, gerçeğin peşinden koşmayanlardan kendini gizler.” diyor ve devam ediyor Andrei Tarkovski; “Bence, çağımızın en üzücü özelliği, sıradan insanın bugün, güzeli ve geçici olmayanı yansıtmakla ilgili olan her şeyden koparılmış olmasıdır. ‘Tüketicilere’ göre biçilmiş kitle kültürü -bir protezler medeniyeti- ruhları sakatlıyor; insanın kendi varlığıyla ilgili en temel soruları sormasını, bir ruhsal varlık olarak kendisinin bilincine varmasını giderek artan bir şekilde engelliyor”

Evet, tabii ya, Tarkovski çok sıkıcı!

Canımızı sıktığını sandığımız şeylerin aslında bize merhamet gösteriyor olduklarını keşke anlayabilsek!

İçimiz harabeyse, dışımızı kâşâneye çevirsek ne fayda?

“Damlaya damlaya bir hal oldum” diye söylendi bozuk musluk, “halbuki göl olmayacak mıydım?”

Gözümün yaşıydı, düşüş o düşüş!

Şu anda dünyanın herhangi bir köşesinde bir keman, bir kemancıyı ince ince akort ediyor.

Etrafa saçılmış kırık dökük notalar var ve ben onlara takılıp sık sık tökezliyorum!

Eski bir şarkı yeni bir günde ne arar?

Bir de şunu düşünün: Bir kere bile denize açılamayan bir iskele ne hisseder?

Bir güzellik yapıp denize atardım ama deniz benim yapabileceğim bütün güzelliklerden güzel!

O kadar anlaşılmaz bir hal içindeydi ki, sanki imkansızı sevmeye imkanı yoktu.

“Çok yavaş seviyorum” dedi sıkıntıyla, “bu gidişle kalbimin yarısı boşa gidecek!”

“Bize biraz kendinden bahset” dediler, sözü sessizliğe bıraktı. Herkes susup kaldığını sandı; oysa o sırada sessizlik uzun uzun onu anlatıyordu.

“Biri beni bulsun!” diyerek bir kıyıda sessizce bekleyen ne çok insan var!

Çok uzaktan izlediği, hiç ürkütmek istemediği ama çok iyi anlaştığı dostları vardı. ‘İnsan’a onlardan bakıyordu.

“Bırak kafana yatanı” dedi meczup, “insanı kalbinden tanı”

#moda
#demode
#Zaman
9 yıl önce
İçine uğramayanlar ve dışına çıkamayanlar
F Tipi"nden mektup
Fareye içki içirmişler, bana kedi getirin, demiş
“Provokasyon”un gizlediği...
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?