Ahlaksızlığın hiç kimseye toplumsal bir maliyet getirmediği bir yerde, insanların ek maliyetleri göze alarak ahlaklı olmasını bekliyoruz.

Hiçbir insan ya da hiçbir meslek kafadan onurlu değildir, bunun için bir şeyler yapması gerekir.

Kocası tarafından acımasızca bıçaklanan çaresiz bir kadının görüntülerini milyonlarca insana izletmeye medyatik faaliyet deniyor günümüzde.

Muhtemel ki 10-15 yıl sonra haber bültenleri sadece güvenlik kameralarından alınan görüntülerle hazırlanacak.

Bir şeyin çok izlenir, çok okunur, çok talep edilir olması onu otomatikman meşrulaştırıyor, buna yanlışı aklamak denir.

Yıllardır medya bilmişleri “Seyirci bunu istiyor” diyor, seyirci de buna seyirci kalıyor.

“Biz bu filmi daha önce gördük” diyenler, bir önceki gösterimde de aynı şeyi söylememişler miydi?

Medyadan internete uzanan çok yönlü, çok boyutlu, çok araçlı bir kuşatma altındayız.

Zihinlerimizin ne derece uyuşmuş olduğunu anlamak için son on yılda hayatınıza giren herhangi bir şeyden vazgeçmeyi deneyin!

Televizyonlarda yayınlanan pespayelikleri izlemeye bu kadar bağımlı olmasaydık, bize ne kadar sığ bir dünya kurguladıklarını görebilecektik.

“Hiç boş vaktim yok” diyenlere iyi bakın, onlar aslında boşlukta pedal çeviriyor.

Duyguların bile endüstrileştiği bir yerdeyiz; fiyatı, etiketi, markası, reklamı, sunumu, imajı, reytingi, dolaşımı, tıklaması olmayan ne kaldı?

İnsanlık küçülüp sadece ‘selamünaleyküm-aleykümselam’dan ibaret kalsaydı bile, bugünkünden daha fazla hayat ederdi.

“Neden her şeye bu kadar karşısın!” dedi biri. “Her şey?” diye sormakla yetindi diğeri.

Kimseyi beğenmemekle başlayan yolun sonu galiba kendini beğenmişlikte bitiyor.

Görünen o ki; alçak olmak kesinlikle insanlara tepeden bakmaya mani değil!

Bazı insanlar kesin zürafa burcu!

Neden bu kadar az alim var? Çünkü ilim kendin bilmektir!

Biraz kafa dinlemek istiyorsanız ciddi bir meseleden söz açın; iki dakika sonra etrafınızda hiç kimse kalmaz!

21. yüzyılın tarihi ciltlerce karikatürden oluşacak gibi görünüyor.

“Şaka mısınız yahu?” diye soranlara keşke içimiz rahat bir şekilde “Şakayız!” diyebilsek...

“Sen de hiçbir şeyi beğenmiyorsun!” dediler, hiçbir şeyin altındaki “Beğen”i tıkladım.

“Gölgen ne kadar uzun” dedi meczup, “ ve boyun ne kadar kısa!”