|
Unutmasaydık kesin hatırlardık!
Uzun zamandır bir vagondan inip hemen diğerine biniyoruz; anlaşılan o ki, daha uzun bir zaman trenin götürmediği hiçbir yere gidemeyeceğiz!

Güncelin anaforu bizi içine çekmeye devam ediyor, zihinlerimizin hakikate ayıracak vakti yok.

Olan biten elbette önemli; ama adı üstünde bir yerde olmalı, bir yerde bitmeli, bizi ara sıra da olsa kendimize iade etmeli.

Günün gerçekliğini, gerçeğin tamamı sanmakta ısrar ediyoruz. Oysa dünün gerçekliğini hatırlayan bile yok!

Bugün genelgeçerde takılıp kalmayan, meselelere vukufiyetle bakabilen zihinlerin azlığından muzdaribiz; yarın belki yokluğundan malul olacağız!

Bu deli ırmak elbet bir gün geçilecek ama karşı kıyıya ulaştığımızda asıl önemli meselenin yanımızda ne götürebildiğimiz olduğunu farkedeceğiz.

Bir sonraki durum, bizi hep şu anki durumun yorgunluğuyla yakalıyor.

Yakın tarihimiz, toplum olarak hep geçmişin açtığı gedikleri kapatma mücadeleleriyle gün geçirdiğimize işaret ediyor ve bu durumda gelecek hep maruz kaldığımız bir şey oluyor!

Zararın neresinden dönülse kardır, bu doğru... Ama bunu alışkanlık haline getirdiğimizde dönüş sürekli hale geliyor ve fasit daire dedikleri şey ortaya çıkıyor.

Bir insan bedeli ödenmemiş, muhasebesi yapılmamış havalı sözlerle fikir sahibi olamıyor; o bedeli ödeyen ve o muhasebeyi yapanların yalnızlığı bu örtülü fikirsizliğin ispatı...

Bilgi biriktirmekle öğrenmek arasında, öğrenmekle anlamak arasında, anlamakla anladıklarımızı bütüncül bir idrake dönüştürmek arasında hayati farklar var.

Şıklar arasında doğru olanı bulmak bizi her zaman kurtarır zannediyoruz. Ya bir gün sorular yanlış olmaya başlarsa!

Çok şey bildiğine, çok şey hissettiğine inanan ve fakat aleme güzellik katamayan insanlar olduk; bu hesabın bir yerinde mutlaka görmeye yanaşmadığımız bir yanlışlık var!

Kuru lafla kurulmamış bir fikriyatla aramızda kuru lafla bir aidiyet bağı tesis edemeyiz, ne söylesek kuru bir iddia olarak kalır!

Zamanın önümüze bıraktığı uyuşturucu oyuncaklara karşı bu kadar dirençsizken, tamam olmamızı engelleyen eksiklerimizi hangi takatle gidereceğiz?

Derdi olmayanın derman hakkında nereden fikri olsun!

Bugün medya dünyayı ayağımıza getiriyor, bizi her dakika dünyayla meşgul edecek malzemeyi yığıyor önümüze. Peki, bize ukbayı hatırlatacak ne var hayatımızda?

Tafsilatın asıl meseleyi unutturduğu bir hayat! İnsanlık azalmasın da ne yapsın?

Kafamızın içini dolduran bir sürü şey, belki de sadece hatırlamayı unutmamız için!

“Gönül kanat çırpmıyorsa” dedi meczup, “can bedene yük olur!”
#medya
#zaman
#gökhan özcanın yazıları
9 yıl önce
Unutmasaydık kesin hatırlardık!
Kürtaj ne zaman caiz olabilir?
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim