|
Yönsüz kalmış pervane

Herkes sadece büyük hikayelerin peşine düşüyor ve daima eli boş dönüyordu. Oysa büyük hikayeler kendilerini hep küçük hikayelerin içine gizliyordu.

Ölümcül hastalığa yakalanmış bir roman kahramanı olduğunu öğrendiğinde 234. sayfadaydı ve geriye sadece 19 sayfalık ömrü kalmıştı.

Bütün zamanlar boyunca o kitabın kapağından dünyaya aynı tatlılıkla gülümseyeceğine inandırmıştı kendini. Daha ikinci baskıda değiştirdiler kitabın kapağını.

Duygularına yenik düşmek onu o kadar mutlu ediyordu ki, sırf bu yüzden mantık idmanlarını sürekli aksatıyordu.

Mantık evlilikleri, bir yastıkta kocamak için fazla köşeli!

İnsani reflekslerimiz o kadar zayıfladı ki, istatistikler bize sürekli suçüstü yapıyor.

Kendisine söylenen sözleri yabancı efektler gibi algılıyordu, kulağı sadece kalbinin sesindeydi.

Ben ‘iç mimar’ denince galiba hep yanlış bir şey anlıyorum!

“Hayatın anlamını buldum!” dedi biri. “Öyle mi, nerede düşürmüşüm?” diye merakla sordu diğeri.

Her şarkının sözlerinden sadece ilk birkaç satırı hatırlıyor olmaktan nefret ediyorum; ben aslında hiçbir nakaratı haketmiyorum!

Şehrin büyük uğultusu, trafik sesleri, iş makineleri, beton kırıcılar, vinç manevraları, telefon sinyalleri, yüksek volümlü müzikler, pazarlama anonsları, insan bağırtı ve çağırtıları, küfür kıyamet ve saire... Pencereyi açıp dinleyin: O ses Türkiye!

“Ben senin yerinde olsaydım” diye söze başladı biri. “Peki o zaman ben nerede olacağım?” diye kesti sözünü diğeri.

Sokakta gördüğünüz bir kediye simidinizden küçük parçalar kopartıp verdiğinizde kesinlikle yemiyor; keşke bu kadar çok çizgi film izlemeseler!

Yatay çizgili giysiler insanları şişman gösteriyormuş... Herhalde Dalton Kardeşler hariç!

Suçları sabit olmasın diye, sürekli aralarında suçlarını değiştiriyor bu devrin insanları!

İnsanlık bir ders olsaydı, çoğumuz devamsızlıktan kalırdık!

Madem ‘sevgi içimizde’, içimiz nerede?

“Bugüne kadar hiçbir hayalim gerçekleşmedi “ dedi biri. “Kendi hayallerini kurduğundan emin misin?” diye sordu diğeri.

Sarıldılar. Kutladılar. Hediyeler verdiler. “İyi ki varsın” dediler. Oysa ki hiç yoktu.

“Anlamak için insanın bazı eksik yanları olmalı” diye bir cümlesi var Oğuz Atay’ın.

Bu kadar çok ‘anlayan’ın bu kadar az ‘anlam’a sahip olmasında matematiği aciz bırakan bir sıkıntı var.

Bizim en büyük eksikliğimiz, sebepsiz ‘tamam’lığımız!

Bir gün olur karanlığa yolu düşerse, neylesin kanadı garip kalmış pervane!

“Olmaya vardım derken; olmayıverdim” dedi meczup.

#Dalton Kardeşler
#O ses Türkiye
#iç mimar
9 yıl önce
Yönsüz kalmış pervane
Her şey bahane
-den, -dan, -ten, -tan
Kandırma bizi AHC!...
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek