Bu konuda bana şöyle bir soru gelmişti:
“Bazı sohbetlerde, Hazreti Eyyüb(a.s.)’ün hastalandığı, vücudunda yaralar oluştuğu, yaralarının kurtlandığı, ailesi tarafından terk edildiği, mezbelelere atıldığı, Hazreti Musa(a.s.)’nın kekeme olduğu ve bu yüzden Yakup peygamberin kendisine yardımcı olarak gönderildiği, Hazreti İbrahim(a.s.)’in yıldıza, aya, güneşe taptığı veya bunlara benim Rabbim dediği, sonra bunlardan vazgeçtiği (ve bu durumunun peygamber olmadan öncesine aittir diye izaha çalışılıyor) peygamberler için bu vb. ifadeler doğru mudur, peygamberlik sıfatları kendilerine ne zaman verilmiştir, peygamberlere nasıl iman edeceğiz?”
Şu cevabı vermiştim:
“Allah Teâlâ Duhâ suresinde Peygamberimiz'e hitaben “Seni yanlış yolda bulup da doğru yola yönlendirmedi mi?” buyuruyor. Şu halde peygamberlere vahiy gelmeden önce onların düşünce ve davranışlarının Allah rızasına uygun olduğunu düşünmemiz ve böyle inanmamız doğru olmaz; böyle olsaydı vahye de gerek kalmazdı. Hz. İbrahim ile ilgili ifadeler onun, vahiy gelmeden önce aklı ile düşünerek gerçek Allah inancına varmak için geçirdiği tefekkür çilesini anlatıyor. Mesela gökte ayı görünce “Bu benim Rabbim” diyor; (bunu şöyle de okuyabiliriz) yani “Bu Rabbim olabilir mi”? diye soruyor, böyle varsayarak tefekkür ediyor sonunda daha büyük güneşi görünce ayın, güneşin battığını görünce de güneşin Rab olamayacağını anlıyor. İnsanlar vahiy gelmese bile akıllarıyla Büyük Yaratıcı'ya ulaşmak durumundadırlar; Hz. İbrahim bunu temsil ediyor.
Hayrettin Karaman; hak mezhepleri İslam’dan ayrı birer kurummuş gibi göstermeye çalışarak halkın aklını bulandırmaya uğraşmaktadır. “Söze İslam’a göre diye başlarsanız, İslam’a göre kadınların erkeklerle aynı safta durup namaz kılması mümkündür ve caizdir. Yani bütün mezheplerin alternatifi olarak… Ama mezhebe göre diye başlarsanız; mesela Hanefi mezhebine göre kadın erkek aynı safta namaz kılamaz.”Hâlbuki İslam tarihinden de bir örnek verememiştir kadın erkek aynı safta namaz kılınmasına. Sanki haşa İslam ve mezhepler birbirlerinin alternatifiymiş gibi gösteriyor.
Nakilde cümle düşüklüğü yapılmış ve kaynak gösterilmemiş olsa da dediğim doğrudur. Kadınlarla erkeklerin –arada ayırıcı bir şey bulunmaksızın- aynı hizada durarak, aynı imama uyarak namaz kılmalarının cevazı (muhâzât meselesi) konusunda mezhepler arasında ittifak yoktur. Hanefiler dışındaki üç mezhebe göre aynı hizada olan erkeklerin de kadınların da namazları sahih olur. Ancak Mescid-i Haram’da olduğu gibi kaçınılmaz durumlar bulunmadan ve kasten aynı hizada durmak mekruhtur.
İtham bilgisizlikten veya peşin hüküm ve taassuptan kaynaklanmıştır.
İslam ve mezhepler birbirinin alternatifi değildir; ama tek bir mezhep değil, bütün hak mezhepler (toptan) İslam’dır. Tek bir mezhep, İslam’ın farklı, meşru ve uygulanabilir yorumlarından (içtihadlar bütününden) yalnızca biridir. Bilmeyenler, bilenlerden fetva alacaklardır; ancak hiçbir mümin, daima bir tek mezhepten fetva almaya mecbur değildir.