|
Dün ve bugün
Eleştiri ile düşmanlık arasındaki fark ne kadar büyüktür. Biri yapıcı, diğeri yıkıcıdır. Bugün biz, seçimler vesilesiyle, hangisine daha çok şahitlik ediyoruz? Hemen söyleyelim: Bazı şeyler, din ehli ile kin ehlinin mücadelesi gibi duruyor. Öyle görünüyorlar.

Fethin yıldönümünde, devletin mahremini manşetten dünyaya duyurmak.
İlk aklıma gelen: Sultan Mehmed askerleriyle birlikte Bizans'ı kuşattığı vakit, surların bir bölümünü Şehzade Orhan savunuyordu. Niçin? Devletinin ve milletinin yenilip mahcup olması karşılığında, kendisine taht sözü verilmişti. Sahi, mezarı nerededir?

Bu üzücü örnek bize çok şey söylüyor.
Lakin anlamak istemeyen bir kimseye ne anlatabilirsiniz? Hiç.

Acı ama gerçek: Şu sıralar, bazı şahıslar ve siyasiler, Şehzade Orhan gibi davranıyor. Devamını içimizde tutalım.

Aslında bugünkü yazımız fetih üzerine olacaktı. Şunu diyecektik:
Fetih, hakkın ve halkın rızasını gözeterek, bir işi tamam etmektir.
Fetih, merhametli olmaktır. Çünkü merhamet her zaman ilgi uyandırır, karşılık bulur.

Ölmez sağ kalırsak eğer, bütün bunları seneye yazarız.

Bu bölümü şu şekilde bitirelim:
Atâullah İskenderî Hazretleri, “Allah'ın katında kıymetini öğrenmek istiyorsan, seni hangi amelde tuttuğuna bak” der.
Milletine ve memleketine hainlik etmek bir amel midir? Evet.

***

Ülkemizin durumu malum. Zorlu bir coğrafyayı yurt tutmuşuz. Çevremizle ilgilensek bir, ilgilenmesek iki sıkıntı.

Dikkat edin: Neredeyse bütün haber bültenleri 'yine yoğun bir gündemle karşınızdayız' cümlesiyle başlıyor. Daima 'son yılların en kritik toplantısı' deniliyor. 'Önemli bir seçimden geçtiğimiz' söyleniyor. Mesela 7 Haziran seçimlerinin ne kadar mühim olduğunu belirtmemize gerek var mı? Bundan dolayı olsa gerek, sürekli garip işlere ve çarpık ilişkilere tanıklık ediyoruz. Tam da burada, bir kitap ismi hatırlatalım: Ortak Bir Şeyleri Olmayanların Ortaklığı.

İşbu ortaklık neticesinde, oy verme işlemine sayılı günler kala, ülkenin bir sırrı ifşa edilebiliyor. Ancak 'ihanet' kavramıyla tanımlanabilecek bir iş, gazetecilik başarısı olarak sunulabiliyor. Bir marifet gibi. Ayıptır.

İşbu ortaklık neticesinde, 'filanca parti barajı geçemezse, bilin ki oylar çalınmıştır' propagandası yapılabiliyor. Bunun bir proje olduğu ve tehlikeli bir oyuna girişildiği çok açık.

İşbu ortaklık neticesinde, ülkenin bir bölgesinde savaşan şahin olanlar, başka yerinde barış güvercini rolüne soyunabiliyor. Aynı ağızlardan hem devrim marşları, hem kardeşlik türküleri çıkabiliyor.

Özetle; padişahın yaşamasını isteyenler ve istemeyenler. Biz diyoruz ki, hep beraber yaşayalım, yaşatalım.

***

Bazı meseleler, sadece bir partiye yahut birkaç insana mahsus değildir. Milletin ve memleketin selameti, kişisel ikballerden, ihtiraslardan önce gelir. İstiklal ve istikbalimiz, şahsi husumetlerin ve kirli senaryoların akıbetine bırakılamaz.

Bir de yasal uyarı: “İyi insan işiyle, kötü insan kişiyle uğraşır.”

Yazımızı bir soruyla bitirelim:
Millî duygulardan ve mensubiyet hissinden uzak olanlar, kime yakındır, neye hizmet etmektedir?
#fetih
#istanbulun fethi
#osmanlı
9 yıl önce
Dün ve bugün
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’