|
Tarihte bugün

Vaktiyle, dinler arası diyalog girişiminin sakıncalarını dile getiren sert yazılar yazmıştım. Bu fikrin, çabanın ne kadar tehlikeli bir şey olduğunu söylemiştim. Dönüp bakıyorum; on beş sene olmuş. Yazılar, “Hak geldi, bâtıl zail oldu” hükmünü baştacı yapan Millî Gazete’nin arşivinde bulunabilir. Nihayetinde, denilebilir ki, bu işlerin buralara geleceği tâ o günlerden belliydi. Sadece yanlış insanlarla değil, çürük fikirlerle de doğru işler yapılamaz, yapılamıyor.

Bizim millet olma maceramız çetin geçmiştir. Yüksek hayat ve tarih tecrübemiz vardır. Örneğin, Sultan Abdülaziz ve Abdülhamid Han’a yapılan müdahalenin nasıl bir yıkımla, kayıpla sonuçlandığı görülmüş, yaşanmıştır. Yakın tarihimizden örnek verirsek; Menderes’in başına gelenler ve cennetmekân Erbakan’a reva görülenler. Bütün bu yaşananlar, hem devleti yönetenleri tecrübeli kılmış, hem de derin milleti, yani sessiz çoğunluğu uyandırmıştır. Ciddi yanlışları bile olsa, millet, seçtiğine sahip çıkmaktadır. Hesabı, bu dünya için söylersek, ancak kendisi sorabilir. Bunun yeri de seçim sandığıdır.

Bugün, ‘hırsız var’ diye bağıranlar, Refah-Yol hükümetinin yıkılmasından sonra yaşanan o büyük soygunun başçalanlarıdır. Servetlerinin çoğu, işte oradandır. Elbette bu, günümüzde yapılan / yaşanan bazı suistimalleri masum hale getirmez. Diyelim ki, yetkisini kötüye kullananlar buradaysa, sandık oradadır, ortadadır.

Hatırlatmak gerekir ki, helal ve haram, herkes için geçerlidir.

Kendini milletin ve devletin üstünde görenler, bulunduğu / bağlı olduğu yeri her şeyin önüne koyanlar, bazı başarılar elde etseler de, kaybetmeye mahkûmdurlar. Çünkü millet, bir daha uyutulmamak üzere uyanmıştır.

İlginç ve anlamlı olan şudur: Yıllar boyunca mütedeyyin camianın karşısında kimler varsa, bugün, sözü edilen yapının yanındadır. İçerdekiler veya dışardakiler, fark etmiyor. Bu durum, birçok insanı daha akıllı ve dikkatli yapıyor.

***

Ülkemizde, bugüne kadar sayısız gruba operasyon yapılmıştır. Haklı veya haksız. Siyasi yahut değil. Avrupa Birliği ve Amerika, bunların hangi birini eleştirmiş, itiraz etmiştir? İşte bundan dolayı, “çağdaş dünyanın Türkiye’yle ilgili kaygıları var” cümlesi, samimiyetten uzak, ikiyüzlü bir çıkıştır. ‘Adamını’ kaybetmeme telaşıdır.

Müslümanlara karşı hiçbir iyi duygu beslemeyenlerin, acımasızlık konusunda sabıkalı ülkelerin, sadece bir gruba ilgi duyması, dinler arası diyalogun niçin ve ne amaçla yapıldığını göstermesi açısından önemlidir.

Her vesileyle, organize bir şekilde İngilizce pankartların açılması, yayınların yapılması, sosyal medyanın bu yönde kullanılması, ancak ve ancak, mensubiyet duygusunun zayıflığıyla açıklanabilir. Vatana ve millete bağlılık noktasındaki eksiklikle. İnsan, kendi ülkesi için karalama kampanyası düzenler mi?

Bunu bilmeyen yoktur: Bugün, İslâm dünyasının neresi kanıyorsa, orada Amerika, Avrupa ve İsrail’in parmağı vardır. Yaşananlar, yapılanlar ortadadır. Ülkemizi, işte bu katillere şikâyet ediyorlar. Şaşırmak, galiba böyle bir şey.

Bu ülke, Amerika’da mı buluşmuştur, Avrupa’da mı kurulmuştur?

Her şey planlı, sistemli. İşaretler, kıyafetler, önceden bilmeler. En mahrem sırlara vâkıf olmalar. Bunların, hiç çekinmeden, büyük bir cesaretle, özgüvenle paylaşılması. İnsan, elbette huylanıyor, kuşkuya düşüyor. İtimat hissi yıkılıyor. Haliyle, sorular birikiyor. Bir cemaatin, dinî grubun geldiği yer, girdiği karmaşık ilişkiler; yani niyet ile akıbet arasındaki büyük fark, samimi olan herkesi üzüyor. O çatının altında, yapının içinde sevdiğimiz kardeşler, saydığımız ağabeyler var. Kırıcı olmak istemeyiz.

Bir meselenin daha altını çizelim: Devletimizin cumhurbaşkanı ve başbakanı ısrarla bir şey söylüyorlarsa, bir tehlikeden bahsediyorlarsa, onları ciddiye almak zorundayız. Bunun partili olup olmamakla bir ilgisi bulunmuyor.

***

Her şeyi, kendimiz için kullanışlı bir malzemeye dönüştürüyoruz. “Hür basın” diyor, “fikir özgürlüğü”nü savunuyoruz. Öte yandan, fikrini ve duruşunu beğenmediğimiz yazarların kitaplarına ambargo uyguluyoruz.

Hoşgörü iddiası, işte burada çöküyor. Konuyla ilgili başka şeyler de söylenebilir, söylemeyelim. Sadece şu: Yabancılara hoşgörü gösterenler, bu duygunun küçük bir kısmını dahi kendi kardeşlerinden esirgemişlerdir. Böylece, hissiyat olarak, “İslâm dünyasındaki genel gidişatın uzağına düşmüşlerdir.”

Bu, özellikle sosyal medyada çok sık oluyor. Birisi çıkıyor ve her istediğini yazıyor, yapıyor. Kendisine cevap verildiğinde ise ‘bana saldırıyorlar’ diye ortalığı ayağa kaldırıyor. ‘Hakkımı helal etmiyorum’ falan diyor. Kural bellidir ve çok basittir: ‘Yumruk atan, yumruk yemeyi göze almış demektir.’ Karşılık geldiğinde ağlayıp sızlamak, şikâyetçi olmak, mücadelenin ahlakına ve ruhuna aykırıdır. Elbette ortada böyle bir mücadele varsa.

On beş sene boyunca şahitliğimiz şudur ki, dinler arası diyalog girişimi ve hoşgörü iddiası, tamamen Müslümanların aleyhine olmuştur. İslâm dünyasının hali ortadadır. Hoşgören bizler, öldüren onlar.

Buna karşılık, bir Azeri’den bile Türkiye düşmanı çıkaran devasa bir yapı meydana gelmiştir. “Ülkemizle ilgili hesabı olan her gücün ve çevrenin destek verdiği.” Böyle bir yapıya sızmaların olmaması mümkün mü? İyi biliyoruz ki, bu topraklarda, kullanılmaya, kandırılmaya müsait insanlar kolay bulunur. Hiç sakınmadan, İslâm dünyasının ayakta kalan tek büyük devletine karşı hamle yapabilirler, yaptılar. Şu zor günlerde.

***

17 Aralık 2013 ve 14. Bir senedir yaşanan sürecin birçok yan etkisi, yıkıcı tarafı olmuştur. Bunlardan biri de, her iki tarafta da bazı fırsatçıların türemesidir. Partililerden daha partili yahut ‘cemaatçi.’

Bu tür kimselerin yazdığı yazılar, söylediği sözler, kardeşliği çok fena zedelemiştir. Öpüşüp barışabilecek olanlar, iyice düşman hale gelmişlerdir. Sosyal medyadaki proje hesapları da unutmayalım. O hesapların, fitneyi büyütmek için, üçüncü / dördüncü bir güç tarafından kullanılmadığını kim bilebilir?

Ali Görkem Userin, “Kimse hesap vermiyor, herkes hesap sormanın derdinde. Oysa herkese kendi yapıp ettikleri sorulacak işin sonunda” diye yazmıştı. Bu iki cümle, yazımızın finali olsun.

#Millî Gazete
#Sultan Abdülaziz
#Abdülhamid Han
#Menderes
#Erbakan
9 yıl önce
Tarihte bugün
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı