İçerideki seçim atmosferini anlıyoruz ama polemikler, kişisel tartışmalar Türkiye’nin gözlerini kör etti. Belki de amaçlanan buydu. Gezi isyanı ve 17 Aralık darbe girişimi sadece iktidar, hükümeti devirme meselesi değil, Türkiye’nin bölge genelinde kımıldayamaz hale gelmesine yönelikti. Amaç da buydu, sonuç da böyle oldu. 17 Aralık darbecilerinin istihbarat bilgileri ile Türkiye’yi bütün bölgede felç ettiler. Çünkü ülkemizin bütün mahremiyeti paralel çete tarafından onlara servis edilmişti.
Yeni emperyal güç İran
Ve beklenen oldu. Arap koalisyonu Yemen’e askeri müdahaleye başladı. Arap-Fars savaşının Yemen cephesi açılmış oldu. İran’ın bütün askeri birimleri ile Suriye’de bir savaş yürüttüğünü, Suriye birliklerinin İranlı generaller tarafından yönetildiğini biliyoruz.
Bağdat’ın Tahran tarafından yönetildiğini, son günlerde başlatılan IŞİD karşıtı operasyonları İranlı komutanların yönettiğini, Irak’ın Tahran’a hediye edildiğini biliyoruz. Lübnan’ın Hizbullah üzerinden tam bir İran garnizonu haline geldiğini biliyoruz.
Bölgenin yeni emperyal gücü İran’ın son cepheyi Husiler üzerinden Yemen’de açtığını, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Somali ziyareti sırasında Yemen’de iktidarı devirip yönetimi ele aldığını biliyoruz. Üstelik Erdoğan, Yemen’in hemen karşısındaki bir ülkeye, Somali’ye giderken.. O gün, Yemen’deki iktidar değişiminin Türkiye ile çok ilgisi olduğuna dikkat çekip uyarılar yapmıştım.
Hatırlayın; Arap-Fars sınırı İran-Irak sınırıydı. ABD işgali sonrası bu sınır Suriye-Irak sınırına geriledi. Suriye savaşı bu yüzden bir İran savaşıdır. Eğer Suriye, savaş sonrası İran’ın denetimi altına girerse Arap-Fars sınırı Ürdün-Suriye sınırı olacaktır. Yemen’deki İran işgali başarılı olursa Arap dünyası güneyden de çevrilmiş olacaktır. Bu haritayı bir de mezhep üzerinden çizin. Aynı sonucu göreceksiniz.