|
Şiir var gelsene!
Savcımızın şehit edilişini de, emniyet müdürlüğüne güpegündüz ‘öldürmek ve ölmek kastıyla’ saldırılmasını da, elektriklerin kesilmesini de… Hepsini yazmak, hepsiyle ilgili söz almak istiyorum aslında. Özellikle, ‘ihale usulü’ çalışan malum terör örgütünün eylemlerinin kimleri sevindirip kimleri üzdüğü üzerinden çeşitli önermelerim de var. Yularının kimlerin elinde olduğunu çok iyi bildiğimiz bir yapının önde gelen isimlerinin ‘emniyette bizim polislerimiz olsaydı, bu eylemler olmazdı’ cümlesini kurabilmelerinin altında yatan hainliği de kurcalamak, iyice analiz etmek gerekiyor.

Kısasından söyleyeyim. Son olayların ışığında ben, hâlihazırda üç cepheye bölünmüş gibi görünen çekişmede iki cephenin hızla birleştiğini ve birlikte hareket etmeye başladığını düşünenlerdenim.

Çok yakın bir zamana kadar iki farklı cephe olarak bir yanda yuları uluslararası güçlerde olan ‘mesihyanik’ bir modern cult, bir yanda bütün gücünü mevcut iktidarı devirip işleri tıpkı eskiden olduğu gibi eline almaya çabalayan İstanbul sermaye oligarşisi vardı. Şimdi görülüyor ki, modern cultla oligarşi işbirliğinde zirve yaptılar. Peki, bu bloğun karşısında durma gücünü ve iradesini kimler gösteriyor? Bunun adını koyunca bazıları bana çok kızacak biliyorum. Bu şer ittifakının karşısında duran cephenin bileşenlerinin böyle olmadığına dair itirazlar yükselecek. Yükselsin. Bence bu cephenin bileşenleri şunlardır: Bazı çatlaklara rağmen ‘blok olarak’ AK Parti, yerleşik MHP tavanına rağmen Devlet Bahçeli, Kandil’e rağmen İmralı ve devletin müesses hale gelmiş bazı kurumları…

Biliyorum. Bunları söyleyerek Türkiye’deki çatışmanın mevcut iktidarı düşürme çatışması olmadığını, bu beylerin asıl derdinin bütünüyle Türkiye’yi ele geçirmek olduğunu da söylemiş oluyorum. Çünkü zaten öyle… Diğer yandan da mevcut iktidara siyaseten karşı duran insanlarla bu şer cephesini birbirinden ayırmak gerektiğini de söylemiş oluyorum elbette. İktidara siyaseten karşı çıkmakla bir ülkenin varoluşuna karşı çıkmak birbirinden oldukça farklı şeyler zira.

Bundan sonra bu ‘birleşik cephe’nin oyunu daha sert oynamaya çabalayacağını, çünkü haziran seçimlerinden sonra hareket kabiliyetlerinin çok azalacağını pekâlâ bildiklerini düşünmemek için hiçbir sebep yok elimizde. Allah memleketimize yardım etsin.

Bambaşka bir hadiseden söz etmek için yazmaya başladığım yazı, yine aldı başını gitti. Hâlbuki ben size ‘şiir var gelsene’ diyecektim.

Evet. Allah, Türkiye’de ilk defa bütününü şairlerin hayal ettiği, planladığı ve organize edeceği Uluslararası Üsküdar Şiir Festivali’nin koordinatörlüğünü nasip etti.
Hem Üsküdar’a hem de İstanbul’a ‘şiir getirecek’ bu festival bugün başlayıp 11 Nisana kadar Üsküdar’daki çeşitli mekânlarda gerçekleşecek.

Festivale katılacak 19 yabancı şair arasında birbirinden önemli isimler var. Beni en çok heyecanlandıran isimden başlayayım. Memleketimizde pek az bileni olan slam poetry tarzında birbirinden önemli ödüller almış 20 yaşında bir Suriyeli şairden, yani Amal Kassir’den. Ülkesi Suriye’deki insanlık dışı savaşta yaşananları tüm dünyaya duyurmak için önemli işler yapan Kassir’i şiir severlerle buluşturmak son derece heyecan verici olacak benim açımdan. Diğer yandan, İkinci Dünya Savaşı sırasında toplama kamplarında doğan Polonyalı büyük şair Ryszard Krynicki, devrimciliği yüzünden ülkesinden kaçıp sürgün hayatı yaşamak zorunda kalan Arjantinli Leopoldo Castilla, İspanyol politik şiirinin en önemli genç şairi Roger Pelaez ve tabii Arap ülkelerinin politikalarına geliştirdiği muhalefetle tanınan Kuveytli Saadia Mufarreh…

Diğer yandan, bu yıl festivalin konuk ülkesi Somali. Birbirinden değerli 4 Somalili şairin katılımı ile düzenlenecek ‘Somali ve Şiir Gecesi’ etkinliğini büyük bir merakla bekliyoruz. Açlık, yoksulluk ve terör dışında gündeme gelmeyen bu Afrika ülkesinin görkemli bir şiir geleneğine sahip olması tıpkı sizler gibi beni de epey şaşırtmıştı ilk duyduğumda…

Üsküdar Şiir Festivali’nin en önemli yeniliklerinden biri de her yıl çok değerli bir ismin festivale başkanlık edecek olması. Bu yılki festival başkanımız bizi kırmayarak bu görevi kabul eden Hüsrev Hatemi hocamız.

Elbette, bu güzel festivalin hayata geçirilmesi için hiçbir desteğini esirgemeyen Üsküdar Belediyesi’ne ve Belediye Başkanı Hilmi Türkmen’e de öncelikle bir şair ve şiir sever, ardından da festival koordinatörü olarak teşekkür etmem gerekiyor.

Ne diyordu Neruda: ‘Şehre şiir geliyorsa hala umut var demektir yeğenim. Yükselsin şiirin sesi, yankılansın her yanda. İşte bunlar hep şiir.’
#Devlet Bahçeli
#Somali
#Somali ve Şiir Gecesi
9 yıl önce
Şiir var gelsene!
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti