Dağdan vadiye doğru inerken kendinizi bir dinler tarihi yolculuğunun da tam içerisinde buluyorsunuz. Öncelikle, Hz. İsa efendimizin son gecesini geçirdiği 'Son Gece Kilisesi' burada… Biraz daha yürüdüğünüzde de son yemeğini yediği ve Yehuda'ya 'beni bir öpücükle mi kandıracaksın' diye sorduğu zeytinliğe ulaşıyorsunuz. Tarihin gördüğü en eski zeytin ağaçlarının burada olduğu tahmin ediliyor. Öyküye göre, Hz. İsa burada yakalanıyor ve 8 durak boyunca çarmıhını sırtında taşıyarak 'son yürüyüşünü' gerçekleştiriyor. Yani Zeytindağı'ndan başlayıp ilgili duraklara uğrayarak ilerlediğinizde ve bu yürüyüşü Kıyamet Kilisesi'nde bitirdiğinizde Hz. İsa efendimizin son yürüyüşünü de gerçekleştirmiş oluyorsunuz. Tabii, bizim inanışımıza göre Hz. İsa efendimiz o son yürüyüşü hiç yapmamış. Zira Yehuda ya da bir başkası Hz. İsa zannedilmiş. Yine de o uzun yürüyüşü gerçekleştirmek son derece etkileyici.
Bir gençlik uhdesi olarak içimde kalan ‘vurmalı çalgı öğrenme’ merakım son zamanlarda depreşti. Şimdilik bir hoca bulabilmiş değilim. Ancak ‘nasıl olsa derslere başlarım’ diye düşünüp gittiğim hemen her yerden bir vurmalı çalgı alıyorum. Kudüs’te de öyle yapmak istedim. Güzel, küçük bir tef gördüm eski şehirdeki dükkânlardan birinde. ‘Kaç para’ diye sordum İngilizce olarak parmağımla tefi gösterip. Genç satıcı ’35 dolar’ dedi. Elime aldım, birkaç kez vurdum. Sesini beğenmedim tefin. Yerine koyarken ‘nerelisin’ diye sordu satıcı bu kez. Türkiyeli olduğumu belirttim. ‘Madem Türkiyelisin, sana Filistinlilere verdiğim fiyattan vereceğim. 20 dolar olur’ dedi hemen. ‘Bu numarayı herkese çekiyorsundur’ dedim gülümseyerek. ‘Evet, 5 dolar indirim için bazı numaralar çektiğim doğrudur, ama 15 dolar indirimi sadece kardeşlerime yaparım’ oldu cevabı.