|
Adalet
Belki de Cemil Meriç'i tam anlayamadık. Batılı kavramlara muhteşem itirazları vardı. Şimdi sorunlar yaşadıkça, onun itiraz ettiği kavramların, hepimizin hayatını ne kadar derinden etkilediğini görüyorum. Bilgi felsefesi (Epistemoloji) üzerine daha fazla kafa yorması gerekiyor aydınlarımızın.

Batılı kavramlarla, Doğulu sorunları çözmeye çalışan aklı karışık aydınların, bilim adamlarının ve düşünürlerin yaşadığı bir coğrafya burası. Tıpkı başka bir hastanın ilacını kullanmaya kalkan insanın durumuna benziyor bizimkisi. Batılı aydınların kendi toplumlarının sorunlarını çözmek için ürettiği ilaçları (kavramları) alıp, kendi hastalığımızı iyileştirmek için kullanıyoruz ki, daha da büyük sorunlara neden oluyor.

Siyaset, sosyoloji, iletişim, Medya, bilim... neredeyse hepsinde durum aynıdır. Sosyal sorunlar, Kürt meselesi, kadın erkek ilişkileri, Alevilik konusu, gelir paylaşımı, yozlaşma gibi uğraştığımız bir çok problemin kaynağında, başka kültürlere ait kavramların varlığı yatıyor aslında. Ama kızıp, bağırmak, kavga etmek varken, şimdi kim o kadar derin düşünecek.

Adalet bir yargı sistemi değil, tutumdur

Bugünlerde üzerinde en çok konuştuğumuz, benim de en çok anlamaya çalıştığım kavram, adalet kavramı. Arapça bir kelime ama bizim coğrafyamızda insanlar binlerce yıldır bu kavramı kullanıyor. Tam olarak bizim medeniyetimizin ürettiği, muhteşem bir kavram.

Adalet, bir yargı sistemi değil, bir tutumdur. Adil olmak, adaletli davranmak, adaletten yana şahitlik yapmak ve adaletle hükmetmek bireysel tutumlardır. Bizim medeniyetimiz önce bireyin adil olmasını önceler.

Kuranı Kerim'de adalet kavramının geçtiği ayetler, sanki yeni okuyormuşum gibi beni derinden etkiledi:

“…Kendiniz, anne-babanız ve yakınlarınız aleyhinde bile olsa, Allah için şahidler olarak adaleti ayakta tutun…” (Nisa 135)

“…Allah için adaleti ayakta tutup, gözeten şahidler olun. Bir topluluğa olan öfkeniz sizi adaletsizliğe sürüklemesin; adil olun…” (Maide 8)

Bizim medeniyetimizin adı Kuran Medeniyetidir. Kuranı Kerim'in her bir Müslümana emrettiği adil olma kriterinin, insanoğlunun ürettiği hiçbir sistemde benzeri yoktur. Roma hukuku, Hammurabi Yasaları, Mısır lahitleri, Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi, Avrupa Anayasası... hiçbirinde adalet kavramı bu kadar güçlü, derin ve yalın ifade edilmemiştir.

Medeniyetin gücü düşmana bile adil davranmaktan belli olur

Bizim medeniyetimiz adalet üzerine kurulmuştur. Önce insanın birey olarak adil olmasını ve adaleti ayakta tutmasını istiyor Allah (cc). Bu o kadar önemli ki, bu dünyada en sevdiğimiz varlıklar, anne-babamız aleyhine de olsa adil olmamız gerekiyor. O kadar önemli ki, düşmanın da olsa, kızgın olduğun insanlar da olsa, yine de adaletsizlik yapamazsın.

Bir medeniyetin gücü ve yüksek değeri düşmanına bile adil davranmasından belli olur. Zira adalet olmadan yaşam olmaz. Adalet kavramı zedelendi mi, insanlığın tamamı zarar görür. Adalet olmadı mı zenginlik, servet, güç, kudret, makam anlamını yitirir.

İşi ehline verin, adaletle hükmedin

Bireyin adil olmasının ardından herhangi bir sistem kurulabilir. İster krallık, ister padişahlık, ister Demokrasi ile yönetilsin; Allah Kuran'da hepsi için iki kural koyuyor:

“Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman, adaletle hükmetmenizi emrediyor. (Nisa 58)

Hangi yönetim sistemini uygulamak istersen uygula, hangi yargı modelini kuracaksan kur fark etmez, emaneti, yani makamları, kadroları, koltukları ehline ver, sonra adaletle hükmet.

Bir ülkede birey olarak adil, donanım olarak ehil insanların yöneticilik yaptığını düşünelim. Yine aynı özelliklerde adil, ehil, hakim ve savcıların yönettiği bir yargı sistemi düşünelim. Bazen şaşıyorum, neden insanlar Aristo, Makyavelli, Kant okurken onların devlet ve sistem üzerine söylediklerinden çok etkileniyorlar da, kendimize ait bu kurallardan etkilenmiyorlar?

Çok kronik sorunlarda, bize ait olmayan Batılı kavramlar yerine, adalet kavramını kullanınca, sorunların ne kadar kolay hallolduğunu göreceksiniz. Tabi mesele adil olabilmekte. Bu da başka bir yazının konusu.

Not:

“Paralel Örgüt” tartışmalarında çok şey söylendi, söyleniyor. Benim için onların en büyük günahı, medeniyetimizin üzerine kurulu olduğu adalet kavramını zedelemeleri oldu. Yargı sistemini felç etmelerinden bahsetmiyorum. Cemaat yaptıklarıyla, bir Müslümanın, her yerde ve her şeyde adaletsizlik, haksızlık ve usulsüzlük yapabileceği algısını oluşturarak, toplumda yıllarca sürecek çok büyük güvensizliğe neden oldu. Müslüman ve dindar insan algısına verdiği bu zarar nedeniyle tarih boyunca hep yargılanacak. Onlara bu yüzden çok öfkeliyim ama yine de ayette dediği gibi, adil olmak zorundayız.
#Cemil Meriç
#adalet
#Epistemoloji
9 yıl önce
Adalet
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi