|
Çözüm sürecinin daha zor evreleri

Son elli yılın en önemli ve hayati sorunuyla uğraşıyoruz. Ciddi bir yol kat ettik ama bitmedi. Sürecin zorlu ve karmaşık evrelerine doğru ilerliyoruz.

Dağdaki militanların silahlarını bırakıp şehre geldiğini, hapishanelerdeki militanların toplumun arasına karışmaya başladığını düşünelim. Bir işe girecekler, aile kuracaklar, sosyalleşecekler ve insanlarla iletişime geçecekler. Sokakta, Kandil’de yıllarca kalmış biriyle karşılaşacağız. Bir şehit yakını ne hissedecek tüm bunlar karşısında? Yıllardır dağa gitmiş çocuklarını göremeyen aileler onları kabullenecek mi yeniden? Milliyetçi duyguları güçlü Türk toplumu “terörist” dediği insanlarla bir arada nasıl yaşayacak?

İngiltere’de IRA müzakerecisi

Londra’da, İrlandalı siyasetçi, Lordlar Kamarası Liberal Demokrat Parti Üyesi Lord John Alderdici ile konuştukça bu sorular aklımızda uçuşmaya başlamıştı. 2014 yılında, Bülent Arınç Anadolu Ajansı (AA) Londra Ofisinin açılışını yaptıktan sonra, Lord Alderdici ile görüşmüş, bu görüşmede ben de bulunmuştum.

Lord Alderdici, olayın içinde bulunan bir siyasetçi olarak süreci ve sonrasını anlattığında, aslında bizim daha çok uzun yolumuzun ve daha çok yapacak işimizin olduğunu gördük. Doğrusu buna bir hazırlık yapmadığımızı da o zaman anladık.

En kritik dönem: Doğrudan temas

Çözüm sürecinde ateşkes, silahsızlanma ve kalıcı barışın sağlanması sonrasında en kritik dönem başlıyor aslında: Doğrudan temas. Yıllarca “terörist” diye toplumda mahkum edilmiş ve dışlanmış bir kişi, neredeyse hiç iletişim kurmadığı bir toplumla doğrudan temas kurmaya başlayacak.

“Yüz yüze, bir kısmının acısı belki dinmemişken, yaralı insanların iletişim kurması da, bir arada yaşaması da çok ciddi sorundu ve bunun için çok çaba sarf ettik” diyor Lord Alderdici.

Silah bırakmış, evine dönmüş bir militanın iş bulması, para kazanması, evlenmesi, toplumun bir parçası olması ve tabii ki toplumun da onu kabul etmesi öyle kısa sürede ve kolayca hal olacak bir şey değil. Kardeşini kaybetmiş bir militanın, babasını kaybetmiş bir evladın içinde yaşanan fırtınaları dindirmek için yoğun bir çaba, destek ve bilimsel çalışmalar gerekiyor.

Yıllar süren zorlu bir rehabilitasyon dönemi yaşadı İngilizler ve İrlandalılar. Bu rehabilitasyon döneminde hiç akla gelmeyecek alanlarda, son derece kritik, spesifik çalışmalar yaptılar.

İletişim Ajansından sürece destek alındı

İngiliz hükümetinin özellikle iletişim alanında profesyonel bir şirketten hizmet aldığını duyduğumda şaşırdım ama mantıklı geldi yine de. Zira çözüm süreçlerinin en ciddi sorunu algıyı yönetmektir ve bu konuda İngiltere’de en çok sorun çıkartan medya olmuş anladığım kadarıyla.

İngiltere’de, müzakereleri yürüttüğü için, “IRA ile el sıkışan adam” diye ünlenen, Tony Blair’in danışmanı Jonathan Powel, AA’dan Aslı Aral’a 2008’de verdiği demeçte, aşırı uçların süreci yönetmek ve teslim almak için provokasyonlar yaptığına dikkat çekiyor. Powel, çok zorlandıklarını ama buna teslim olmamak için çok direndiklerini söylüyor. Bu konuda da medyanın tepkisi yüzünden çok sıkıntı çekilmiş. Türkiye sanırım şu anda her iki taraf aşırı uçlarının direnci ve medyanın duygusal tepkileri ile uğraşma sürecinde.

Sosyal destek grupları, iletişimciler, gönüllüler ve algı yönetimi

Toplumsal uyum ve bir arada yaşama kültürüne sahip Türkiye’nin bu dönemi İngiliz ve İrlandalılara göre daha rahat atlayacağına inanıyorum. Ancak bu dönem için ciddi hazırlıklar ve çalışmalar yapılaması lazım. Psikolojik destek grupları, sosyologlar, pedagoglar, aile danışmanları, iletişimciler, kanaat önderleri, din adamları, ekonomistler, meslek edindirme, iş bulma ekipleri ve en önemlisi gönüllüler, sivil toplum kuruluşları... Tüm bunlar, toplumu yüzleşeceği bir gerçeğe hazırlamak için gerekli.

Hükümet geçtiğimiz yıl bu konuda kapsamlı bir kararname çıkarttı. Bahsettiğimiz alanlarla ilgili yapılacak tüm uyum çalışmaları için hukuki alt yapı hazırlanmış oldu. Ancak bu kararların uygulanması ve kurulların oluşturulmasında biraz gecikme var sanırım. Öte yandan en kritik konulardan biri olan iletişimin koordine edilmesi, bilgilendirme ve algı yönetimi konusunda daha düzenli bir çalışmaya ihtiyaç olduğunu söylemeliyim.

Sorun hepimizin sorunu ve bence en önemli problemimiz ayrıca. Herkesin üzerinde düşen bir görev var. Dün yazdığım sivil toplum örgütlerinin üçüncü taraf olarak çözüm sürecinde aktif olması konusunda güzel gelişmeler olduğunu öğrendim. İleriki günlerde bu güzel gelişmeleri aktaracağım.

#Lord John Alderdici
#Çözüm süreci
#Jonathan Powel
#Tony Blair
9 yıl önce
Çözüm sürecinin daha zor evreleri
Elektrikli arabalar, değişim ve en zayıf halka
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…