|
Hayatın siyasallaşması
Bir ülke düşünün, tiyatro sanatçısından keman virtüözüne, mankenden üniversite hocasına, şarkıcıdan ressamına, çiftçiden inşaat amelesine, din adamından ateiste kadar, herkes bir siyasi mesaj verme, bir politik tavır alma telaşı içine girsin. 'Ne oluyor, bir dakika' diye durup soran da yok, herkes birbirine laf yetiştirme derdinde.

Demokrasiye katkı mı?

Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühdü Arslan, Başkan olarak kamuoyu önünde ilk ciddi sınavını geçen hafta başarıyla verdi. Yaptığı konuşma dengeliydi ve herkes için bir mesaj konulmuştu. Benim payıma düşen mesaj, “yargının siyasallaşması hukuk devletinin, siyasetin yargısallaşması ise demokrasinin sonu olur” kısmı oldu. Bu sıralar adalet kavramıyla ilgilendiğim için bu mesajı kendi payıma yazdım, yoksa yargı mensubu da, siyasetçi de olacağım yok.

Bu konuşmayı dinlerken aklıma geldi, Anayasa Mahkemesi'ne bireysel bir başvuru yapsam, “peki, hayatın siyasallaşması halinde ne olur” diye sorsam cevap alabilir miyim?

Bu soruya tabii ki sosyologlarımız, aydınlarımız ve siyaset bilimcilerimiz cevap verecek. Peki onlar da siyasallaşmış ve adalet duygularını kaybetmişse ne olacak? Fehmi Koru'nun deyimiyle, “Pop Sosyolog” arkadaşımızın dağıtmış haline bakın, durumun vahametini anlayın.

Demokratik olarak tabii ki herkesin hakkı siyasetle ilgilenmek, haşa karışan yok. Peki herkes ve her şey siyasallaşırsa, politize olursa bu demokrasimize, toplumumuza faydalı bir şey mi? Bence değil.

Ham Çökelek, siyaset paradoksu

Ara sıra din değiştiren bir mankenin siyaset, din, mezhep, medya, genetik, kozmoloji gibi, her alanda beyanat vermesi demokratik hakkı ama tuhaf değil mi sizce de? Aynı şekilde 'Ham Çökelek' gibi, oldukça felsefi derinliği olan bir eserle meşhur olmuş şarkıcının, çok kaliteli olduğunu düşündüğü tivit mesajlarıyla siyasete ayar vermeye çalışması daha tuhaf.

Neden Ham Çökelek'ten sonra, mesela “kesik süt” şarkısı yapmıyor da, sürekli hükümete laf sokma derdinde oluyor bu sanatçı arkadaşımız? Ya da manken hanım kardeşimiz, bize modanın kültürel sömürü aracı olup, olmadığı yönünde bir konferans verse de, mesaj verme isteğini bu şekliyle giderse, ne olur? Niye illa da siyasi mesaj?

Boş çerçevesi Türkiye'de dünya kadar para eden ressamımız, acaba British Museum yetkilileri kendisinin ve çağdaş Türk ressamlarının eserlerine nasıl not verir konusuyla ilgilense de, bize mizah kitaplarına girecek türde politik nutuklar atmasa, ne olur?

Bazı alanların siyasallaşmaması lazım

Siyaset yapmak aslında biraz da popüler olmak demektir. İnsanın en büyük güdüsü, bilinir olmaktır. O nedenle, Türkiye gibi ülkelerde bir çok insan için siyaset yapmak revaçtadır ve meşhur olmanın önemli yollarından biri olarak görülür. Siyasetçi olamazsanız bile, siyasi figür olmak da bir avantajdır. Her halükarda bir siyasetçi size cevap verir, başkası laf atar, eleştirir, derken tanınırsınız. Sonrası Allah kerim.

Oysa siyaset devlet yönetme mesleğidir. Donanım ister, birikim ister, sorumluluk ister ve ciddiyet ister. Ayrıca siyasetin kendine özel şartları, kuralları, ilişki biçimi vardı ki, benim az değinmek istediğim konudur.

Toplumun tamamı oy vererek, bir şekliyle siyasete müdahil oluyor. Bu kadarı kesmiyorsa, siyasi partilere üye olabilir, teşkilatlarına katılabilir. Ancak bazı alanlar var ki, siyasetin asla buraya bulaşmaması lazım. Bu alanların politize olmaması, kendi etki bölgesinde bağımsız kalması gerekir. Dini hayat, sanat, bilim, güvenlik, eğitim, sivil toplum... bu alanları siyasallaştırmamak lazım. Buralar siyasallaşırsa çoraklaşır, sığlaşır ve bir süre sonra varlığını sürdüremez. Bu da demokrasimize ve toplumsal yaşantımıza zarar verir.

Sığlaştırıcı bir araç olarak siyaset

Bir ülkenin zenginliği, ürünlerinin çeşitliliğinden gelir. Düşünün, iyi para kazandırıyor diye herkes, her yere çay ekse ne olur? Onlarca besleyici ve yararlı besin yetişmez, vitaminlerinden yoksun kalırız. Sabah akşam çay içsek ne fayda, açlıktan ölürüz bir süre sonra.

Sanat, edebiyat, bilim gibi alanlar bizim besleyici gıdalarımızdır. Şimdi Gezi olaylarını organize eden tiyatrocu, Hamlet'i oynarken, “olmak ya da olmamak” repliği ile HDP'nin barajı aşmasına; elde tutulan kuru kafayla da AK Parti'ye gönderme yapabilir ama komik olur. O politik komiklik, o tarihi eseri ve benzerlerini öldürür. Toplumu besleyen bu siyaset dışı alanları öldürüp, yerine çay ektikten sonra, HDP iktidar olsa ne olur, CHP olsa ne olur?

Sanatçılara not

Bu konulara hevesli siyaset dışı aktörlere iki örnek vererek yazıyı bitireyim. Durumunuzu tersinden düşünürseniz, konuyu daha iyi anlarsınız. Mesela, yüz kilo olmuş bir siyasetçinin, defile için podyuma çıktığını, Karl Lagerfeld'in, Miranda Kerr için tasarladığı elbiseyi giymek istediğini, sonra Milano moda sektörü ve sıfır beden olmanın zararlı üzerine sürekli konuştuğunu düşünün. Yıllarını modaya, sektöre vermiş biri olarak ne düşünürsünüz, bu siyasetçiler nasıl gözükür size?

Benzetmek gibi olmasın, Kamer Genç'in, “balkonlarda çiçek suladım aşkından” diye bir şarkı bestelediğini, bunun için bir single yaptığını ve sonra da tüm müzik sektörüne ayar vermeye kalktığını düşünün. Bir müzisyen olarak neler canlandı kafanızda?

İşte durumunuz böyle gözüküyor buradan.
#seçimler
#chp
#hdp
#siyaset
9 yıl önce
Hayatın siyasallaşması
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi