|
Endülüs'e giden yolda Türkiye

Endülüs; iman, adalet, akıl ve bilim yolu. İlmin ve medeniyetin kaynağı. İnsanlığın karanlığa düştüğü çağlarda, Zühre Yıldızı. Hangi dine mensup olursa olsun herkes için adeletin tesis edildiği, ilim ve medeniyet havzası. Ve Endülüs'ün hazin sonu. Emsali görülmemiş bir vahşetle yok edilen insanlık ve medeniyet.

Koca çınarları kemiren kurt her daim içinden çıkmıştır. Sağlam ağaca balta sallamak her baba-yiğidin harcı değildir. Ama içi çürümüşse baltayı kapan gelir. Endülüs'te yaşanan taht kavgaları, kendilerine Hırıstiyan taraftarlar bularak hasmını alt etme yarışına dönüştüğünde, sultanlar düşmanın yedeğinde emniyet içinde olduklarını zannettiler. Son sultanlık yıkılana dek taraftarlarının düşman olduğunu farkedemediler. Bu aldanışları, onları en ağır işkencelere maruz kalarak yok edilmeye sürükledi.

Bugün düşmandan medet uman cemaatin durumu Endülüs'teki iktidar hırsıyla her şeyi mübah gören sultanlardan hiç farklı değil. ABD ve İsrail'in yedeğinde Türkiye'de iktidar mücadelesi vermekteler. Bunlara karşı birlik olarak mücadele edemezsek içeride başka bölünmeler de olacaktır. Ezeli İslam düşmanları ile aynı masaya oturan PKK onlardan aldığı desteklerle, kendi halkı dahil asırlarca birlikte yaşadığı dindaşlarına kurşun sıkmakta tereddüt etmedi. Şu anda İslam coğrası bunların örnekleriyle dolu. Kendi içinde bölünen Müslümanlar, küfrün tek millet olduğunu defalarca görmelerine rağmen kafirlerden dost ve taraftarlar edinmekte bir sakınca bulmuyorlar.

Bugüne dek meşruiyetini İslam düşmanları ile ittifak ederek sağlamamış en sağlam kale AK Parti, aynı tuzağın içine çekilmek isteniyor. İçeriden parçalanmaya çalışılıyor. Sonrası iktidar vaadedecekleri gurupları bölge politikaları doğrultusunda desteklemek olacaktır. Nereyse gözönünde cerayan eden bir yetki karmaşası içinde seçime giden Türkiye'nin enerjisi absorbe edilmek isteniyor. Bilinçli veya bilmeyerek bu oyuna alet olan Nasreddin Hoca misali haklılar topluluğu oluştu. Daha önceki çetrefilli dönemlerden Allah'ın yardımı ile sırat köprüsünden geçer gibi ilerleyen Türkiye bu defa da tek yürek olarak aynı yolda birlikte yürüyecektir. Ama bu tartışmalarda aldığı hasarlarla yoluna devam edecektir. Dış saldırılara karşı mukavemeti zayıflamış olarak ilerleyecektir.

Arap coğrafyasındaki bölük-pörçüklüğe ve artık adını zikredelim, sel misali gelen mezhep çatışmasına karşı bu milletin sapasağlam ayakta durması gerekir. Ve hiç şüphe yok ki bu süreci hazırlayıp provakasyonlarla ivme verenler Türkiye'nin Ortadoğu'daki rolünü iyi bilmekteler. Bütün imkanlarını, Müslümanların birliğini sağlamaya muktedir tek güç olan Türkiye'yi parçalamaya sarfedeceklerdir.

Bizim hiç mi kabahatimiz yok, dış düşman söyleminin ardına gizlenip laf üretiyoruz? Kim bu dış düşman? Bu ve benzer sorulara mazeretvari cevaplar bulunabilir. Devlet isimleri zikredilebilir. Nitekim zikretmekten de imtina etmiyoruz. Ya içimizdeki kurt, ondan bahsedebiliyor muyuz? Kurtuba'yı işgal eden Marsilya Kralı Ferdinant değildi. Saltanat kavgalarıydı. Kavgaya tutuşunca sağından solundan yanaşan çok olur. Gerçek yüzleriyle yanaştıkları ise vaki değildir. Maskelerinin altındaki aç gözlü iştahlarının çoğu zaman farkına varamayız.

Hırıstiyan dünyası, Türkiye'yi bölmeden yada kendilerine taraftar iktidarları işbaşına getirmeden İslam coğrafyasını parçalayıp yok edemeyeceklerini biliyorlar. AK Parti'nin parçalanması durumunda kendi politikarına kafa tutmayacak, destekleyecek bir iktidar işbaşına getirilebilir. Uğraşları bu yönde. Devletin zirvesinden gelen sallantıların sebebi bu gayretlerinin yansımasından başka bir değil.

Ama gözardı ettikleri bir durum var. Bu millet yüzyıldır bekliyor. Bağımsızlık örtüsü altındaki esir edildik. Ellerimiz ve ayaklarımıza vurulmuş zincirler, demokrasi örtüsünün altında yüz yıldır bizi inletiyor. Üzerimizdeki örtü açıldı. Zincirlerimizden birer birer kurtuluyoruz. Şüphesiz esaretten özgürlüğe geçiş bir günde olmaz. Esaret altındaki durumunu benimseyenlerimiz var. Zincirlerinden kurtulduğu halde yerinde sabit durup düşmandan medet umanlarımız mevcut. Bu hali şimdilik anlayışla karşılayabiliriz. Lakin bir an evvel hür toplumlar gibi davranıp birbirimizle uğraşmak yerine siperlerimizi onarmaya, kalelerimizi inşaa etmeye başlayalım.

Bu bir medeniyetin özgürlük rüyasıdır. AK Parti ile sınırlı bir çerçevesi yoktur. Rabbim bu birliği ve dirliği gerçekleştirme vazifesini bir topluluğa vermiştir. Ama sonuçları bütün bir ümmeti yakından etkilemektedir. Vazife kadar vebal de büyüktür. Taraftarlarımızı arttırarak, bütün Türkiye'nin desteğini alarak bu yolda ilerlemenin bir yolunu bulmalıyız.

#kevser topkar
#kevser topkar yazı
#yeni şafak yazar
9 yıl önce
Endülüs'e giden yolda Türkiye
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi