|
İngilizce emperyalizmi

Yeni Türkiye söylemi, mevcudu yenilemekten öte anlamlar ihtiva ediyor. Dillerde dolaşan yenilik, Cumhuriyet yönetimiyle yasallaştırılmış, yüzü batıya dönük Türkiye’nin, yeni yasal düzenlemelerle diğer yönlere de nazar edecek şekle getirilmesi çabalarıdır. Genel anlamıyla açılımdır. Özel anlamıyla Türkiye’ye batının biçtiği role karşı koyuştur. Daha özeline inince, Türkiye’nin dini ve milli misyonuna geri dönüşüdür. Yeni kavramı, güçsüz bırakılmış eli kolu bağlı Türkiye’nin o bağlardan kurtularak eski özgürlüğüne kavuşma anlamındadır. Aslında bu millet için yeniden keşfedilecek bir durum yoktur. Özüne geri dönüştür söz konusu olan.

Bir kuşak öncesinin Türkiye’sinde hayal olan pek çok yasal düzenleme bugün hayata geçirilebildi. Kendi birikimlerimizi okuyup-anlayabilecek, Selçuklu’nun torunu, Osmanlı’nın çocuğu Türkiye’yi kavrayabilecek bir yeni nesil yetiştirilmeye çalışıyor. Tarihinden, dilinden, dininden, örfünden vazgeçirilmek üzerine inşaa edilmiş eğitim çerçevesinin dışına taşılıyor. En azından taşılmaya çalışılıyor. Bu yolda binbir türlü sinsi tuzakla karşılaşmamak imkansız. Birini bertaraf edince diğeri ayağımıza dolanmakta. Osmanlıca öğrenilmesi hususunda medyada kopartılan fırtına, ‘’Osmanlıca ölü bir dil ve diriltilmesinin bir anlamı yoktur’’ söylemi sahiplerini haklı çıkartacak tesirler bıraktı. 1950 lerin metinlerini dahi anlayamayan yeni nesil, günümüz Türkçesinin ingilizce tahakkümü altındaki zavallı hali ve yerini boş bırakarak çekip giden kelimelerimiz, kavramlarımız yeterince konuşulamadı. Annelerimizin biricik kaygısı hala anaokuluna göndereceği çocuğunun ingilizce öğrenmesi gerekliliğine olan sarsılmaz inancı olmaya devam ediyor. Gençlerimizin en zinde vakitleri, ihtiyacı olsun-olmasın ingilizce öğrenmeye çabalamakla geçiyor. Yazar, şair üretemeyen bir toplum haline geldik, sebeplerine dönüp bakacak, sorgulayacak basiretimiz yok. Aklımızı kutsal ingilizce ile bozmuş vaziyetteyiz. En büyük nakısa bu dili bilmemek, farz-ı ayn ise mutlaka öğrenmek mecburitinde olmamız.

İngilizce eğitimi için ilköğretim(8 yıl), lise (4 yıl) yeterli olmuyor. Üniversiteye gelmiş bir öğrencinin vazgeçilmezi, bir yıl ingilizce hazırlık, bütün bölümler için zaruri hale getiriliyor. Bir ülkede, hukuk, tarih, sosyoloji, psikoloji gibi sosyal bilimlerin yabancı bir dille eğitim yapılmasını dayatmak nasıl bir mantık eseridir. Türkçesini bilmediği bir kavramın ingilizcesini bilen ve sunacağı hizmeti Türkiye’de sunan bir meslek uzmanı kadar zavallı kim olabilir? Osmanlıca dersi verecek bir hocadan ingilizce bilme, YDS ve dengi sınavlardan 65 ve üzeri bir not almış olma şartını aramanın mantığı ne olabilir? Tarih dersi verecek olan bir akademisyen belki de yıllarını harcayarak öğrendiği ingilizce gramerini meslek hayatında nasıl kullanacak? Ayrıca bu imtihanlardan geçerli not almış mevcut hocalarımızın okuduğu, yazdığı, kendi ingilizcesiyle referans aldığı kaç kitap, makale bulunuyor?

Eskiden evlerde camlı dolaplar vardı. İçlerine asla kullanılmayan süs ve değerli mutfak eşyaları konulurdu. Vitrin derdik adına. Gümüş gondollar, kristal çay bardakları, hatta küçük ebatlarda viski, kanyak, likör şişeleri konulurdu. Asla içilmezdi onlar. Süs eşyasıydılar. Estetik zevkimize onlar hitap ederdi. Bugün ingilizce o eşyalar gibi cv vitrinimizde teşhir ediliyor. Estetik zevkimiz yerine egomuza hitap ediyor. Hem de yasal bir dayatma olarak. Bir kere bildiğimizi ispat edelim de sonra kullanmasak da olur.

Bir anektot; Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsü'den bir hocamıza Arapça eğitiminin zorunlu olup olmadığını sordum. Cevabı zorunlu olmadığı ama Arapça derslerinin bulunduğuydu. İngilizce ise Enstitüye giriş için zorunluydu.

30 sene evvel bu ülkede üniversite bitirdim. Cemaat denilen yapı o gün bugündür bütün yatırımını ingilizce eğitiminin zorunluluğu üzerine yaptı. Gözde öğrencileri yurt dışına göndererek ingilizce öğretti. Emniyet teşkilatı dahil pek çok meslek gurubunda da bunu uyguladı. Ülkemizde yapılan imtihanlara cemaat tarafından müdahale edildiği artık dedikodu boyutundan çıktı, herkesin kabul ettiği bir realite haline geldi. Yine de o çarklardan geçmemiş gençlerimizin, akademisyenlerimizin yolları tıkalı. Bu yolun bir an evvel açılması gerekir. İngilizce eğer akademik araştırmalarda kullanılmıyorsa zorunluluk olmaktan çıkartılmalıdır. İlle de öğrenilecekse eğitim programında diğer dersler gibi bir ders olarak öğretilmelidir. Aksi takdirde yapılacak bütün millileştirme, manevileştirme, öze geri dönme çabaları boşuna olacaktır.

#Osmanlı
#Cemaat
#Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsü
9 yıl önce
İngilizce emperyalizmi
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’