|
Seçim, hukuk ve dolar

Hafta başında Yüksek Seçim Kurulu’nun İstanbul’a ilişkin itirazları değerlendirdiği toplantının ardından açıkladığı kararla yeni bir tartışma başladı. Ben hukukçu olmadığım için kararın içeriği veya dayanakları ile bir yorum yapmam uygun değil. Hukuken tartışmalı bir alan varsa onu hukukçular tartışmalı. Benim anlamaya çalıştığım şey, seçimin yenilenmesi üzerinden Dolar’ın seviyesine ilişkin başlatılan tartışma.



BELİRSİZLİK VE TEHDİTLER

Elbette belirsizlik ekonomiye etki eder. Belirsizliğin ilk etkilediği değişkenlerden birisi de döviz kurudur. Ancak dövize etki eden tek şey belirsizlik değildir. Ekonomiyi beklentiler yönlendirir. Bu açıdan beklentileri yönetmek ve öngörülebilirliği artırmak belirsizliklerin oluşturacağı sorunlara proaktif önlem almak açısından önemlidir. Esasen istikrar da bu öngörülebilirliklerin birleşimidir. Nasıl Merkez bankalarının görevi fiyat istikrarını sağlamak ise hükümetlerin görevi de ekonomik ve finansal istikrarı tesis etmektir. Bu tesis sürecinde de belirsizliklerle mücadele edersiniz. Bazen belirsizliklerin de üzerinde gelişmeler olur. Küresel ekonominin ve siyasetin getirdiği riskler vardır. Bu risklerin bir kısmı açık bir kısmı örtüktür. Bunlarla da mücadele etmek zorunda kalırsınız. Bu risklerle mücadele ederken bazı fırsatları kaçırabilirsiniz. İşte o fırsatları kaçırmanız için de mücadele içinde olduğunuz diğer aktörler size tehditler oluşturur. Bu tehditlerle üstün olduğunuz yönlerinizi kullanma yeteneğinizin önüne geçilir ve zayıflıklarınız üzerinden baskılanırsınız. Bu bir döngüdür. Bu döngü ülkeler arası rekabetin de faaliyet alanıdır.

Mesela sizin en çok ihtiyaç duyduğunuz dönemde üyesi olduğunuz güvenlik örgütü, örgütün bir diğer üyesinin çıkarları/planları için hava savunma sistemlerini söker gider. Bu durum size bir tehdit oluşturur ve teknik olarak zayıflığınızdan kaynaklanır. Ancak bu süreç aynı zamanda sizin kendi hava savunma sistemine sahip olarak üstünlük elde etmek için de önemli bir fırsattır. Elbette her iki durumun da sonuçları olacaktır. Hava savunma sisteminiz yoksa ciddi bir savunma açığı ile baş başa kalırsınız. Bunun oluşturduğu tehdit başkentiniz dahil şehirlerinizin tehdit altında kalmasıdır. Ancak NATO ülkesi olmayan bir ülkeden bir sistem alırsanız bu kez ekonomik yaptırımlarla tehdit edilirsiniz. Bu da ekonominize zarar verir ve döviz kuruna etki eder. Bir müttefikin diğerini bırakın yaptırım uygulamayı yaptırım tehdidinde bile bulunması uluslararası hukuka aykırıdır. Buna itiraz edilmelidir.

BÖLGESEL GELİŞMELER

Ekonomiye etki eden bir diğer durum da bölgesel gelişmelerdir. Şöyle bir tur atalım. Mesela Suriye ne zamandır bu durumda? Buradaki iç savaşın, hemen yanı başındaki ülkenin güvenliğini, sosyolojisini ve ekonomisini etkilememesi mümkün mü? Irak’a bakalım. Irak’taki istikrarsızlığın ve o bölgeden gelen terör dalgasının etkilerini göz ardı edebilir miyiz? Diğer komşumuz İran. ABD’nin İran’a uyguladığı yaptırımların bizi etkilememesi mümkün mü? Komşumuzdan ihtiyaç duyduğumuz doğalgazı aldığımız için yaptırım tehdidi ile karşı karşıya kalmak ne derece kabul edilebilir? Doğu Akdeniz’de olan bitenin oluşturduğu riskler ekonomiye ve döviz kurunu etki etmiyor mu? Ne demek sen sondaj yapamazsın? Ortadaki bu kadar hukuksuzluk bizden mi kaynaklanıyor?

DOLAR MEVZUSU

Dolar tüm dünyada değerleniyor. 2008’deki krizin ardından ABD Merkez Bankası FED’in uyguladığı politikalarda 2013’te yaptığı değişiklik Dolar’ın değer kazandığı bir süreci başlattı. Dolar endeksi artıyor. Ticaret savaşları devam ettiği sürece riskler de artacak ve Dolar tüm dünyada değer kazanmaya edecek. Bundan da en çok bizim gibi gelişmekte olan ülkeler etkilenecek. Gelişmekte olan ekonomilerin sorunları ve eksiklikleri vardır. Yerleşik sistem içerisinde sisteme rağmen onları gidermeye çalışır. Bunu yapmaya çalışırken de küresel sorunlarla ve güçlerle mücadele eder. Bu süreçte uyguladığı politikalarda kendi önceliklerini ön plana almaya başlarsa da tehditler artar, bir kısmı da realize olur. Türkiye’nin başına gelen de tam budur. Çok değil son 5 yılda Gezi Olayları, 17/25 Aralık ve 15 Temmuz darbe girişimleri, hendek olayları ve terör gibi hukuksuz olaylar ile spekülatif kur ataklarına maruz kalmış gelişmekte olan bir ekonomide döviz kuru artar. Bu doğaldır. Ancak o ülkenin kendisini bu olağandışı gelişmelerden korumak için refleks geliştirmesi de doğaldır. Olağanüstü hal konusu bunun için anayasada yer almaktadır. O gün güvenlik gerekçeleri için ilan edilen olağanüstü hale ekonomik gerekçelerle itiraz etmek ne kadar mantıksızsa bugün dövizdeki artışı sadece bir seçimin yenilenmesine bağlamak çok acımasız bir yaklaşım. Sonuçta mazbata alınıp yeni bir seçim yapılmadan başka birisine verilmiş değil. Yeni bir seçim kararı alınmış durumda.

#ABD
#Fed
5 yıl önce
Seçim, hukuk ve dolar
X’e kısıtlama an meselesi
Musevî bir yasadan Kızıl Düve miti üretmek
Sosyal çürüme yazıları 2: Her türden bağımlılıklar cumhuriyeti
Bir bu eksikti...
IBAN veren esnafın katli vacip mi?