Salı günü Barışa Bak Derneği’nin İstanbul’dan yola çıkarak 21 Mart Nevruz’unda Diyarbakır’da olacak Barış Treni’nin konuğu oldum. Sevgili dostlarım Fuat Uğur ve Tanel Demirel ile birlikte Barış Treni’nin uğradığı Sivas’ta Çözüm Süreci konulu bir panel verdik. Kırıkkale’de yaşanan bir takım sıkıntılar olmuş ama bunlar malum gruplarla kısıtlıymış. Kırıkkale halkından büyük ilgi ve destek görmüşler. Derneğin kurulmasında öncülük eden Cengiz Alğan ve beraberindeki çoğu genç arkadaşımızı görmek için önce Barış Treni’ne uğradık. Bana oldukça abartılı gelen güvenlik önlemleri, biraz da sosyal medyada Barış Treni hakkında yapılan kasıtlı spekülasyonlara dayalıydı. Her zaman olduğu gibi AK Parti belediyeleri bu inisiyatife büyük ilgi ve destek veriyorlardı. Sivas’ın AK Partili belediyesi dahil.
Ancak Eskişehir’de CHP belediyesinin yakın ilgisini de burada not etmek lazım. Sayın Büyükerşen bu konuda farklı bir CHP’li profili çizdi her zaman. Eskişehir’de CHP’li belediye Barış Treni’ne yakın alaka göstermiş. Bunu duyduğuma çok sevindim. Çünkü bu barış ancak toplumsal kabul ve destekle mümkün olabilir. Bu arada şehirlerin mülki amirleri, yani valiler de çok önemli rol oynuyorlar bu konuda. Onlar devletin terk ettiği inkâr/ret ve asimiliasyon zihniyetini vatandaşa yansıtan en önemli yerel birimler. Sivas’ta valiliğin mesafeli tavrı hemen dikkati çekmiş mesela. Panelimizde de valilikten kimseyi göremedik. Bir polis ordusunu seferber eden valilik, desteğini şahsen tüm faaliyetlerde o gençlerin yanında olarak da gösterebilirdi. Ancak Madımak travması kentte hala devam ediyor ve belki de mülki amirlerin gerginliği bununla ilgilidir.
Malum, Sayın Demirtaş “tarihin en kısa grup konuşması” diye lansmanı yapılan çıkışında şunları söyledi:
“Biz bir pazarlık hareketi, pazarlık partisi değiliz. AKP ile aramızda kirli bir pazarlık olmadı asla olmayacak. Kirli bir alışveriş, kirli bir işbirliği asla olmadı asla olmayacak. Sayın Recep Tayyip Erdoğan HDP var oldukça HDP’liler bu topraklarda nefes aldıkça sen Başkan olamayacaksın. Sayın Recep Tayyip Erdoğan seni Başkan yaptırmayacağız, seni Başkan yaptırmayacağız, seni Başkan yaptırmayacağız…”
Öcalan’ın başkanlık sistemini desteklediği ve AK Parti ile mesela yeni anayasa konusunda işbirliğine gidilmesi gerektiğini ifade ettiğini biliyoruz. Nereden biliyoruz? BDP’nin Öcalan’a bir darbe olarak sızdırdığı İmralı zabıtlarından. O zaman Demirtaş Öcalan’a kirli pazarlıklar yapan hain kişi demiş olmuyor mu?
Peki, Sayın Demirtaş, PKK sorununa dokunan her liderin bu ülkede yandığını, tasfiye edildiğini, Sayın Erdoğan’ın ve hükümetin Çözüm Süreci adına kaç tane darbeye maruz kaldığını, başkanlık sisteminin bir Erdoğan meselesi değil, vesayete kapalı bir rejim için şart olduğunu bilmiyor mu?
Herhalde biliyor. O zaman nasıl bu kadar çelişkili davranıyor? Seçim sürecini sadece Erdoğan’ı (aslında Yeni Türkiye’yi) engellemek, yani vesayet ittifakının beklentisi üzerine neden kuruyor?