|
Bir Avrupalı olarak PEGİDA, SYRIZA ve Kuachi kardeşler...

Kuachi kardeşler, PEGİDA, Le Pen ve SYRIZA türünden fenomenlerin Avrupa özelinde kalmayıp Türkiye’de iç gündem maddeleri gibi tartışılması özel zamanlarda olduğumuza işaret ediyor.

“Özel zamanlar” terimi, ya da “Zeitgeist”, sanırım en çok “değişim” sözcüğünü çağrıştırıyor. Küreselleşen dünyada ise artık sadece kendimize dair olanla ilgilenmek mümkün gözükmüyor. Çünkü “kendimize dair olan”ın tanımı da oldukça melezleşmiş durumda. Paris’teki bir saldırıya, bunun etrafından dönen (ifade özgrülüğü/İslamofobi vb.) tartışmalara kendimizi bu kadar dahil/yakın hissetmemiz de bu melezlikten kaynaklanıyor.

Artık verili kabuller ihtiyaçları karşılamadığı gibi, ertelenemeyecek kritik sorunlar yaratıyor. Zaten insan uygarlığı da “Sıkıldık artık!” diyerek değil, bu türden darlıkların tahammül edilemez boyuta gelmesiyle değişim sürecine giriyor.

Açıkçası, bu tartışmanın henüz çok başlarında olunduğu söylenebilir. Avrupa tartışmayı “ifade özgürlüğü”, hadi bir adım ilerisine geçerek belki İslamofobinin de nefret suçu olması boyutunda halının altına süpürme eğiliminde. (Çünkü içgüdüsel olarak sorunun daha büyük ve ciddi olduğunu hissediyorlar. Kriz, Avrupa medeniyetini sona erdirme potansiyeli taşımasa, açıkçası İslamofobiyle uzun yıllar daha sorunsuzca yaşanabilirdi. Kaldı ki şu an kendi üzerinde daha cesur düşünmenin uzağına düşen empatik birkaç politik açıklamadan başka bir şey yok elimizde.)

Avrupa’nın Aydınlanma ile birlikte, değerlerini sorgulama, şüphecilik ve sonsuz bir özeleştiri silsilesini başlatmakla kritik bir aşama kaydettiğini teslim etmeliyiz. Bu özeleştiri kültürü, kendinden şüphe etmekten korkmayarak önemli zihinsel eşikleri aştı. Kendinden şüphe ve özeleştiri yeteneği Avrupa uygarlığının temelindeki en değerli özdür. Tabii ki zaafları da olacaktı.

Hangi kültürün, hangi yaşam biçiminin en ideal olduğunu bize verecek ahistoric (zamandan bağımsız aşkın norm anlamında) bir endazeye sahip değiliz. Avrupalılar bunu epeydir söylemekteler ve bu varsayımın kendisi zorunlu olarak “kültürler eşittir” kabulüne götürmüştü onları. Avrupalı entelektüel, a-priori olarak bu noktaya vardıktan sonra, soyut bir evrensellik kürresinde buldu kendisini. Bunu söylemenin kendisi o kadar gurur verici bulundu ki, içeriğinin tam tersini karşıladığını fark etmek istemediler.

Sanatsal ve estetik farklılıklar kimseyi paniğe sevk etmezdi. Shakespeare’i takdir eden Avrupalı, Japon haikuları veya Ömer Hayyam’ın mısraları ile karşılaştığında, bunları da takdir ediyor olması onu korkutmaz, ama evrensel hissettirdiği ölçüde Avrupalı gururunu beslerdi. Lakin Haikuların, rubailerin ait olduğu medeniyetleri bir bütün olarak tanıma sıkıntısına girmezdi de. Kipling ve Forster’ın kolonyal roman ve şiirleri ile yetinirdi.

Böylelikle eşitlik ve evrensellik kavramları, Avrupa’da epeydir gösterişli bir kabuğa dönüştü. (Aslında başta da öyleydi.) Bu kofluk/tutarsızlık, henüz küreselleşme “ötekileri” bu kadar yakınlarına getirmeden önce sorun teşkil etmiyordu. Ancak şimdi o kabuğun içini PEGİDA, Le Pen ve Kuachiler dolduruyor.

PEGİDA veya Le Pen’in çıkış nedenlerinin sadece ekonomik krizlerde aranması, Bizans’ın meleklerin kanatlarının olup olmadığı tartışmaları yüzünden çöktüğü tezi kadar yüzeysel bir tarih yorumu olurdu. “PEGİDA, Le Pen, Kuachi kardeşler Avrupa kültürü ve liberal demokrasisinin sonuçlarından birisidir” dersek daha kapsamlı bir analizin kapısını (en azından) aralamış oluruz.

Bu manada Batı, bilinç düzeyinde eşitlik fikrini yüceltmiş olsa da, gerçekte şiddete destekli fütuhatı ve ötekine “ilgisizlik” yaklaşımını belirledi. “Kültürler eşittir” ve “evrensellik” klişeleri, fütuhatı ve ilgisizliği içeren küçük görmeyi ima etti. Batı medeniyetinin evrensellik iddiası ise şiddet eşliğinde yaşandığı için enfekte oldu.

EL Kaide ve IŞİD konusunda “İslam ülkelerine” sorumluluk yığınağı yapmanın bir nedeni de Batı’da kendini eleştirme özelliğinin zayıflamış olması. (“İslam ülkeleri” şeklindeki kategorizasyon da bizzat kolonyaldir.) Avrupa, İslam ve diğer tüm ötekilerle ne yapacağını tutarlı biçimde hiç düşünmedi. Ama şimdi bu insanlar onların komşuları oldular.

PEGİDA ve Le Pen, Nobel ve Shakespeare kadar Avrupalı... Kuachi kardeşler ve Breivik de öyle...

Çözüm, bu gerçekle yüzleşmekle gelecek...

#PEGİDA
#SYRIZA
#Paris
9 yıl önce
Bir Avrupalı olarak PEGİDA, SYRIZA ve Kuachi kardeşler...
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!
Enerjide bağımsız olmak
Târihin doğru yerinde durmak