|
HDP vampirlerden değil halktan oy istemeli

28 Şubat’ta Dolmabahçe’de yapılan silahsızlanma çağrısını sulandırmak, değersizleştirmek için elden gelen yapılıyor.

Ahlaksızca, ama maalesef doğal.

Neden doğal olduğunu son birkaç yazıda anlattım. Ülkedeki 100 yıllık vesayeti bitirecek kavgada Kandil’i ittifaka dahil etmek hayati önemde.

Neden mi?

Çünkü şu bizim seçkin Beyaz Türkler “ölemiyorlar.”

Bir tür alerji gibi bir şey bu. Sokak hareketlerine, faili meçhullere, yoksulluğa ve aşağılanmaya bünyeleri pek alışık değil. O nedenle birilerinin onların yerine sokağa çıkıp ölmesi gerekiyor. Öyle ki 7 Haziran’da eski Türkiye’ye sonsuza kadar elveda diyeceğimiz bir dönemin kapısı aralanmasın.

Yani onların yerine yoksul Kürt ve Türk gençleri ölmeli. Kirli bir egemenlik kavgasında sokağa çıkıp kendileri adına bedel ölmeyi bile göze alamıyorlar.

Fakir Kürt ve Türk çocuklarının öleceği savaşı da PKK sağlamalı tabii. 28 Şubat açıklaması sonrası “Sattınız bizi!” diye dellenmeleri bundan. Demirtaş’a dönüp Sezercik ses tonuyla “Sen de bizi terk etmeyeceksin değil mi Selahattin abi?” demeleri de...

Kimisi “Bu pilav daha çok su kaldırır” diyor, diğeri Öcalan’ın devletin elindeki joker olduğunu yazıyor, kimisi Gezi krizinde ortalık toz dumanken “No Pasaran!” yazıları yazıp ergenlere ergence gaz veriyor.

Ve tabii ki Hürriyet...

Pazartesi günkü manşetleri “10 Maddenin Şifreleri” başlığını taşıyordu. Böylelikle 10 maddenin hangi kötülüklerin anası olduğunu Hürriyet’in tercümesinden öğrendik. Üniter devlet yıkılıyor, demokratik özerklik ilan ediliyordu bu “tercümeye” göre.

İşin ilginç ve aslında hiç de ilginç olmayan tarafı, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin dünkü grup konuşmasının tamamını Hürriyet’in kırdığı şifreler üzerinden yapmasıydı. Argümanları geçtim, cümleleri bile neredeyse aynıydı.

Evet, bunların hepsi ahlaksızca, pespayece ama doğal.

***

Nitekim HDP ile beyaz Türkleri lehimleme görevini üstlenmiş isimlerden Aslı Aydıntaşbaş tehlikeyi görüp “Durun siz kardeşsiniz!” yazısını yetiştiriyor. Ama işte ağız torba değil ki büzülemiyor, konuştuğu çok önemli HDP’li yetkili şunları da deyiveriyor: ”Peki ne istiyor insanlar bizden? Bu yapılanın anti-tezi, savaşmaktır. Onu mu istiyorlar? Yıllardır bu işin müzakereyle çözülmesini isteyen, silahsız çözümü savunanlar, şimdi niye karşı çıkıyor? ‘Sattınız’ söylemi, bizim adımıza savaşın demek.”

Günaydın... İstendiği kadar ambalajlansın, özeti “Kürt Memed nöbete”dir.

Aslı Hanım HDP’ye havuç olarak “geniş bir laik, sol, muhalif” kesimin oylarını gösteriyor.

Oysa bu hesap yanlış. O kesimler halkı değil, üstyapıyı temsil ediyor. Üstyapının beklentisi de HDP’nin barajı geçmesi değil, savaşı başlatması.

Ben Sayın Selahattin Demirtaş’a iki kamuoyu yoklamasını hatırlatmak istiyorum.

Son 12 yılda yapılan tüm seçimlerde seçmenin yüzde 75’i ya AK Parti’ye, ya da referandumlarda Evet’e en az bir kez oy vermiş.

Bu ülkenin yurttaşlarının yüzde 75’i Yeni Türkiye’den, barıştan yana...

Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’nin ise kendi tabanlarındaki popülaritesi yüzde 10’a düşmüş durumda. Geriye kalan yüzde 25’lik CHP oyu da darbecilik veya savaşçılıkla damgalanamayacağına göre HDP’nin oylarını arttırmak için gideceği yer savaş lobisi, beyaz Türk seçkinler değil, halkın tamamıdır.

Ama gelin görün ki, Sayın Demirtaş, bu dönemde barışı kolaylaştıran bir siyasi lider olarak yıldızlaşabileceği halde, her önemli barış dönemecinde darlanıp terler döküyor.

Neden?

Sayın Demirtaş’ın 3 Ocak 2013 gününden beri sergilediği tavırlarda, siyasetin, barışın, hayatın doğasına uymayan bir anormallik var. 6-7 Ekim çağrısı ile bir siyasetçi adına en kötü duruma düştü.

Neden?

Sayın Bülent Arınç son Bakanlar Kurulu toplantısından sonra Demirtaş hakkında şunları söylüyordu:

“Çözüm Süreci’ne bugüne kadar ne kadar engel çıkarılmışsa bunlardan sorumlu olanların en başta geleni Demirtaş’tır. İstanbul’da konuşuluyor, herkes gayet memnun bir şekilde açıklama yapıyor, Sayın Demirtaş’ın bir saat sonraki yüz ifadesine bakın, çatık kaşlar, sıkıntı, öfke ve nefret. Demirtaş, bu sürecin başarıya ulaşmasını arzu eden birisi değildir. Buna yürekten inanıyorum. Dilerim ki süreci baltalayacak hareketin içerisinde olmasın. Cumartesi günkü açıklamada yer alan 3 HDP’li milletvekili İmralı’ya giden görüşme heyetinde 2 yıldan beri yer alıyorlar. Görüşmeye gidip bir daha gidemeyenler vardır. Gelmelerini kim istememiştir; ben bunları bilirim.”

AK Parti’ye muhalefet etmek demek savaş başlatmak demek değildir. Çözüm Süreci için çalışmak AK Parti’ye katkı sunmak değildir.

Demirtaş üzerinde biriken kuşkuları dağıtmalıdır.

#28 Şubat
#PKK
#Demirtaş
9 yıl önce
HDP vampirlerden değil halktan oy istemeli
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi