|
Mazi kalbimizde bir yara olmasın artık

Her ne kadar “Yeni Osmanlılık”, “İmparatorluk hayalleri” türünden kibirli suçlamalara maruz kalsa da, Türkiye’nin Erdoğan liderliği döneminde başlayan kimliği ile daha gerçekçi ilişki kurma çabaları önemli bir zihinsel dönüşüme tekabül ediyor.

Bu zihinsel dönüşüm, siyasi olan kadar sosyal ve kültürel alanda da değişim isteyen, bu değişimin özgün olmasını arzulayan bir tutarlılık gereği. Üzerinde sosyal mühendislik uygulanan bir toplumun uyanışı haliyle sadece şimdiki zamanı değil, geçmişi de kapsayacaktır. Çünkü maziye bakışımızın temel nedeni, kim olduğumuzu anlamlandırmaktır. Geçmiş bir kimlik meselesidir.

Peki bu eğilimin, mesela Kemalistlerin “Güneş Dil Teorisi” gibi, kimliğin/tarihin beğenilmeyen kesimlerini yok etmek üzere uyguladığı mühendisliklerden farkı ne olacaktır?

Sosyal mühendislik yapan egemenler, kural olarak sorunlu olan dönemi unutturmaya, kendi hayallerine uygun bir yüce geçmiş yaratmaya soyunurlar. Kemalist kurucu babalar, Osmanlı’nın çöküşünden ötürü çok sarsılmış bir kuşakken, tepkileri Osmanlı’dan nefret etmek oldu. Faturayı hanedan ve İslam’a kestiler. Bu nedenle, aradan İslam ve Osmanlı dönemini çıkararak kendilerini daha gerilere, Hitit dönemine bağlayarak özgüven oluşturmaya çalıştılar.

Böylelikle ortaya gerçekle ilişkisi kopuk, yani baştan yenilmeye mahkûm, estetize edilmiş bir tarih anlatısı ve eğreti bir kimlik çıktı.

Bugün mazimizle daha yumuşak bir hakikat üzerinden gerçekçi ilişki kurma çabası hem kaçınılmaz, hem de doğal olandır. Burada geçmişle farkın en önemli parametresi, tarihe gerçekçi yaklaşım olacaktır. Tarihimize iade-i itibar sağlamak, dün aşağılandığı oranda, bugün onu kutsamak değildir. Ona olduğu gibi yaklaşabilme cesaretini göstermek, olanı olduğu gibi görmekten çekinmemektir.

Bir toplumun özgüveni, geçmişin kimseyi zaten ikna edemeyecek şekilde estetize edilmesi ve şaşaalı anlatılarla yerine gelmez; bilakis, bir toplum, geçmişinin menfi/müsbet tüm yönlerine cesaretle bakabildiğinde, kendisini olduğu gibi görebildiğinde güçlenir. Gerçeklikle kopmuş ilişki tamir olur, geçmişin hayaletleri gömülür, yükler atılır, geleceğe giden yol berraklaşır.

Haliyle, Türkiye’nin hem kendi sorunlarına, hem de Paris katliamı gibi küresel meselelere özgüvenli bakışı, kimlik inşasının da bir parçasıdır. Kimlik özgüvenle inşa edildiğinde dünyaya bakış, dünyaya gerçekçi bakıştan ise kimlik olumlu etkilenecektir.

Bu manada, uğranılan haksızlıklar, içselleştirilmiş güvensizliklerle baş etmenin çaresi yüce anlatılara, romantik retoriklere, özgüven patlamalarına, dünyaya atarlanmalara, kendi kendine propagandaya sığınmak değil, basitçe, çalışmaktır.

Hiçbir parlak söylem, bir milletin özgüvenini iki milyon kadersiz göçmenin hayatını kurtarmaktan daha fazla özgüven sağlayamaz. Bütçe açığındaki her yüzde birlik azalma, bin Güneş Dil Teorisi’ne bedel etki yapar. Marmaray, üretimde yüksek teknolojiye geçiş, AR-GE’ye ayrılan bütçede astronomik artış, Kuzey Kutbu’nda kurulan istasyon, kilosu 10 milyon dolar olan kuantum noktalarının İzmir’de üretilmeye başlaması da öyle.

Bir Türk’ü bilemem ama, bir icat dünyaya bedel olabilir.

Bu mesele tabii ki, Cumhurbaşkanlığı Konutu’nda Mahmud Abbas’ın ziyareti ile kamuoyuna yansıyan 16 Türk Devleti’nin askerlerinden oluşan tören birliği üzerine aklıma geldi yeniden.

Bence çok da iyi bir fikirdi bu. İflah olmaz Erdoğan düşmanlığı ve kendimizi aşağılamanın dayanılmaz çekiciliği ile hedef olsa da, yukarıda açıklamaya çalıştığım kimlik ve maziyi bir bütün olarak kavrama çabasının bir ürünüydü. Bu türden şeyleri gereksiz, demode bulanlardansanız, bunu Türkiye değil, tüm dünya örnekleri üzerinden tartışmak daha doğru. Kendimizi aşağılayarak değil.

Tabii, askerlerden birisinin kıyafeti ile “Duşakabinoğulları” denerek dalga geçilmesini de sindirmek zorundayız. Kendimizle dalga geçmek çok rahatlatıcıdır ve özgüven ifadesidir.

Eleştirileri asgariye indirmenin de çaresi var. Geçmişimize saygı beklerken, o geçmişe bakışımız ciddi ve özenli olmalı. Osmanlı’nın kullandığı mat Atlas kumaşının bugün olmaması ve yerine parlak saten kullanılması gibi hataların yapılmaması, bu işlerin aceleye getirilmemesi, bir uzman kadrosu ile titiz bir çalışmanın sergilenmesi önemli.

Bu özen zaten genel bir bakış açısı olarak yerleşmeli.

#Yeni Osmanlılık
#Erdoğan
#Kemalist
#Hitit
9 yıl önce
Mazi kalbimizde bir yara olmasın artık
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset