|
Baykal’a otopsi

Zamanda yolculuk mümkün mü? Bilim adamları araştırsın.

Ben size Zaman’da yolculuğun mümkün olduğunu göstereyim.

Arşive baktığımızda beş yıl öncesine gidebiliriz.

Zaman’ın 19 Aralık 2010 Pazar günü CHP’li Umut Oran ile Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği eski başkanı Türkan Saylan’ın görüşmelerini yayınladı.

Haberi yapanlar da bir zaman yolculuğuna çıkmışlar.

Oran ve Saylan’ın 3 Ağustos 2008’de yaptıkları telefon görüşmesinin ayrıntılarına yer vermişler.

“Kayıtları nereden nasıl buldunuz” sorusu bu saat itibariyle artık anlamsız bir soru, biliyorsunuz.

Bir şekilde bulmuşlar.

*

Bakkal, kasap, marangoz, gazeteci telefonda yemek tarifi vermekten bile çekinirken, herkes telefonunun dinlenebileceğini hesap ederken, bu ikili CHP’yi yeniden yapılandırmanın ayrıntılarını konuşmuş.

Mişli muşlu gitmeyelim, doğrudan kaynağına bakalım.

Haberde şöyle geçiyor:

Ses kayıtlarında Türkan Saylan, Süheyl Batum üzerinde duruyor. Umut Oran’a da Batum’la birlikte hareket etmesi tavsiyesinde bulunuyor. Saylan’ın Baykal’ın gitmesi gerektiğini anlatırken verdiği Özal örneği ise dikkat çekici:

‘Hani pat diye Özal ölmüştü biliyorsun. Sıkışık zamanımızda onu demiyorum ama belki bir korku, ölüm korkusu falan gelirse Baykal’a, hani ‘ben köşeme çekileyim’ diyebilir.

*

İşte Zaman’da yolculuk bu şekilde.

Bu haberi geçtiğimiz günlerde yayınlayan gazeteler, Zaman arşivinden daha çok iş çıkacağını biliyorlar.

O arşivde epey ekmek var.

İnce eleyip sık dokumak bile gereksiz.

Rastgele bir nüsha seçilip bakılsa yeter.

*

“Özal’ın ‘pat’ diye ölümü” ifadesi üzerinde durmak gerekir.

Türkan Teyze iyi söylemiş.

Hakikaten pat diye öldü rahmetli Özal.

Suikast ihtimali üzerinde duruldu.

Kendiliğinden bir ölüm olduğunu düşünenler pek azdı.

19 yıl sonra, 2 Ekim 2012 tarihinde İstanbul Adli Tıp Kurumu’nda görevli uzman bir heyet tarafından çıkarılan Özal’ın bedeni üzerinde incelemeler yapıldı.

*

Zaman’ı paralel medyanın amiral gemisi olarak niteliyor kimileri.

Bu aşırı taklit kokan tabir bana epeyce komik geliyor ama burada o konuyu geçelim.

Varsın öyle olsun.

O halde paralelin filikası olan Bugün gazetesine bakalım.

Bugün gazetesi 2 Kasım’da “İşte Turgut Özal’ın ölüm sebebi” başlığı ile bir haber yayınladı.

Haberde Özal’ın fare zehri ile öldürüldüğü iddia edilip, “Özal’ın bedeninde yüksek miktarda ‘striknin kreatin’ maddesi belirlendi. Toksikoloji ve Adli Tıp uzmanları ‘striknin kreatin’ maddesinin etkili bir zehir olduğunu açıkladı” ifadelerine yer verildi.

Ancak Adli Tıp Başkanı o haberi yalanlamıştı.

*

Özal’da ‘striknin kreatin’ maddesi bulanlar kimdi onu bilemiyoruz.

Tekzip edilen bir habere inanmakla inanmamak arasında dolaşır okur milleti.

Biz de öyle yapıyoruz ama esas dikkate alınması gereken, herhalde insanların vicdanlarının sesi.

Hukuk o sese bakmasa da geleceği etkileyen husus budur.

Kendi adıma, Özal’ın zehirlendiğine inanmak daha mantıklı geliyor.

Tıpkı Adnan Kahveci’nin, Muhsin Yazıcıoğlu’nun kazada ölmediklerine, suikast olduğuna inanmak gibi.

*

Eğer Deniz Baykal kaset komplosuna rağmen istifa etmeseydi, onu da bir şekilde ‘yolcu’ edecekler miydi?

Kim bilir?

Bu soruya ‘hayır’ diyebilmek hiç kolay değil.

Baykal’a otopsi yapılsaydı, Özal’da bulunduğu iddia edilen ‘striknin kreatin’ maddesi değil, muhtemelen “Striknin gdin” maddesi bulurlardı.

#Zaman
#Umut Oran
#Türkan Saylan
9 yıl önce
Baykal’a otopsi
Haftanın ekonomik özeti ve beklentiler
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü