|
Bu karar, hukuk tarihine de geçti

TIR kullananlar ister istemez heybetli görünür.

Üç metreye yaklaşan yüksekliğe sahip koca TIR’ın direksiyonunda bulunan kişi ile minicik bir araba kullanan biri arasında fark varmış gibi hissedilir. (Bakın, TIR’ı ufak harfle bile yazamıyoruz.)

Arkasındaki kocaman bir kasa içinde tonlarca yük taşıyan devasa TIR, hangi ufak yanından geçse rüzgârıyla sarsar onu.

Park etmek için manevra yaparken de, bir yerde dururken de gücünü ve büyüklüğünü hissettirir.

*

Sanayide çalışan bir arkadaşın sözlerini hiç unutmam.

Şöyle söylemişti:

“Bizim oraya her gün pek çok TIR yanaşır. Nasıl ustalıkla kullanıyorlar hep şaşarım. Neyse, o ustalık ayrı konu. Ben asıl şunu söylemek istiyorum.

Koca TIR geliyor, direksiyonunda dev gibi görünen bir adam... Sert bakışlı, pala bıyıklı... Durduktan sonra şoför iniyor. O anda bakıyorum ki meğer ufak tefek biriymiş. Az önce direksiyondaki dev gitmiş, kısa boylu, tıknaz bir adam gelmiş. Her seferinde aynı şaşkınlığı yaşıyorum, inanır mısın?”

İnanırım.

Başta söylediğimi tekrar edeyim. TIR direksiyonuna kim geçse heybetli görünür.

İndikten sonra ise iri yarı biri de olsa ufak görünür.

Kimsenin boyu üç metreden yüksek değil ki.

*

Yalnızca büyük kamyonlar, iş makineleri gibi vasıtalar değil, makam ve mevkiler de insanı büyük gösterir.

Bakarsınız, koca hâkim dersiniz.

Günün birinde bir karar verir...

Bir anda devasa kamyonun direksiyonundan inmiş kısa boylu şoför gibi kalır.

*

Dün Yeni Şafak’ta “Basın tarihine geçecek karar” başlıklı haber tam da böyleydi.

Adana’da bir hâkim, bir tekzip metninin birinci sayfasında bütünüyle yayınlanması yönünde bir karar verdi.

Tekzip metninin tamamının birinci sayfadan yayınlanması için karar verebilen birinin, hayatında hiç gazete görmemiş olması gerekir.

Olayın öncesi de epey şenlikliydi.

Yeni Şafak çalışanlarının evlerinin aranması, gazetedeki ve evlerdeki bilgisayarlara el konulmasını da istemişti o hâkim.

Sadece basın tarihine geçecek bir karar değil bu. Aynı zamanda hukuk tarihine de geçecek.

PARALEL YAZAR YİNE DÖKTÜRMÜŞ

Paralel gazetenin yazarı yine döktürmüş. Adını anmaya gerek yok, çok dolu bir arkadaş bu.

Dünkü köşesinde İmam Hatip’te öğretmenlik yapan bir arkadaşının önemli tespitini aktarıyordu:

“İstisnaları olmakla birlikte, Din’in halkımız nezdinde önceliği yok. Çocuğum dünyasını kurtarsın da, eh, dininden de mahrum kalmasın diye düşünüyor.”

Sonra da kendi tespitlerine geçiyor:

“Bu çok yerinde tesbit, R. Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, AKP iktidarını, ona verilen halk desteğini ve çok kalabalık kadrosuna rağmen Diyanet camiasının ve İlâhiyatların ülke içinde ve halk tabanında dahi niye ciddî bir tesiri ve itibarının olmadığını izaha ve anlamaya yetmiyor mu? O bakımdan, İslâmî hizmeti özellikle halâ İmam-hatiplerde görmek, bir kompleksin ve zavallıca bir düşüncenin dışa aksetmesinden başka bir şey değil.”

Uzun yazının hepsini aktaramayız ama son cümleyi atlamak olmaz:

“Birazcık düşünebilen için bugün Türkiye’de ve bölgede olup bitenleri, AKP ve IŞİD Müslümanlığı türü Müslümanlığı anlamada ne ibretlik bir hadise değil mi?”

*

Diyanet camiası ve ilahiyatların daha tesirli, daha itibarlı olmasını talep etmek makul ama sonra söylediklerinin elle tutulacak yanı yok.

‘Birazcık’tan daha fazla düşünebilseydi ne iyi olurdu.

AKP ve IŞİD Müslümanlığını aynı çerçevede değerlendirebilmek için ne olmak gerekir?

Cevap sır değil:

Paralel olmak.

Uzun söze gerek yok; kendi cümlesiyle durumu özetleyebiliriz:

“Bir kompleksin ve zavallıca bir düşüncenin dışa aksetmesinden başka bir şey değil.”

#TIR
#Yeni Şafak
#Tekzip
9 yıl önce
Bu karar, hukuk tarihine de geçti
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset