|
Kemal Aga kürsüden kükredi yine

Hey yavrum... Millet babayiğit görsün... Farklı gazetelerden on üç köşe yazarı geçen hafta “Diliniz KABA, vicdanınız TAŞ” başlığıyla yazı yazıp Kabataş’taki saldırıya imeceyle yaklaşınca, paralel medyayla beraber Kemal Kılıçdaroğlu da küplere bindi.

Kemal Bey Meclis’te esti gürledi.

Sizde şu var mı, sizde bu var mı diye saydırdı.

O yazarları vicdansızlıkla, namussuzlukla, ahlaksızlıkla, kitapsızlıkla suçlamaya çalıştı.

*

Şimdilerde pek rastlanmıyor, toplum modernleşti ve komşular birbirinden uzaklaştı ama eskiden komşu komşunun külüne muhtaçken, evde bir ihtiyaç belirdiğinde, çocuk gönderilir ve kapıdan istemesi söylenirdi.

Sizde limon var mı? Sizde tuz var mı?

Varsa annem yarım bardak zeytinyağı istiyor...

Deterjan istendiğini bile gördü bu gözler; çamaşır deterjanı.

Dikkat buyurun, kendilerinde olmayan istenirdi hep.

Olanlar niye istensin ki?

*

Diliniz Kaba, vicdanınız Taş yazılarına aşırı sinirlenen Kemal Aga...

Sıkı dur, şimdi birkaç başlık sayacağım.

Diliniz Beşik, vicdanınız Taş.

Diliniz Çemberli, vicdanınız Taş.

Diliniz Dikili, vicdanınız Taş.

İNCE’DEN CHP’LİLERE BEDDUA

CHP milletvekili Yalova’da partililere beddua etti.

Kürsüden “Allah belanızı versin” diye birkaç defa el kol hareketleri eşliğinde bağırdı.

Beddua değil o.

Mü, mül, mülaa... neydi?

‘Mü’lü bir şeydi.

GEZİCİLERİN PİLAVINI PARALELCİLER ISITIYOR

Geziciler, eski defterleri karıştırıp tekrar gündem oluşturmak istiyorlar.

O pilav kaç kere ısıtılır?

Haydi defalarca ısıtıp getirdiniz diyelim, kim yer?

Öte yandan, haklı olarak CHP’li Adnan Keskin’in sözlerini de hatırlatanlar var.

“Aylin adında bir genç kız”dan bahsetmesini kimse unutmadı.

Keskin’in ortaya attığı ve Kemalaga’nın da sahiplendiği provokasyon çok vahim bir iddiaydı.

“Ankara’da Aylin adında bir genç kız, panzer altında kalıp can vermişti.”

*

Basınımızın güzide evladı Can Dündar da canlı yayında oğlunun da Gezi Parkı'nda olduğunu iddia etmiş, kendisinin de biraz sonra çıkıp oraya gideceğini, gerekirse Toma’nın önüne yatacağını söylemişti.

Bunlar da unutulmayanlar kategorisinde.

(Şimdilerde aynı pilavı bir yandan da paralelciler ısıtıyor.)

İtiraz edenlerse, Can Dündar’ın ekranda o açıklamayı yaptığı gün ve saatte, oğlunun İstanbul’da bile olmadığını, Ankara’da olduğunu belgelediler.

Can Dündar’ın yalan söylediğini ortaya koydular.

Ya da iddia ettiler diyelim.

Tedbir olsun diye değil.

Zira belki de doğru söyledi.

Gerçekten Gezi Parkı içinde eylem yapanlar arasında bir oğlu vardı, nereden bileceksiniz?

CİNAYETİ KÖR KAYIKÇIYLA BEN GÖRDÜM

Aynı şekilde Adnan Keskin de doğru söylemiş olabilir.

Kimsenin görmediği, yalnızca kendinin gördüğü bir olayı anlatmıştır belki bize Aylin hakkında.

Kimse artık o Aylin?

Attila İlhan’ı hatırlayın... Ne diyordu? “Haliç’te bir vapuru vurdular dört kişi, demirlemişti eli kolu bağlıydı, vurdular dört kişi, cinayeti kör bir kayıkçı gördü, ben gördüm, kulaklarım gördü...”

#Kabataş
#paralel medya
#Meclis
9 yıl önce
Kemal Aga kürsüden kükredi yine
En çok kimi konuştuk?
Haftanın ekonomik özeti ve beklentiler
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından