|
Sağlam basıcan bu hayatta

Baktın olmuyor, bakmayacaksın... Korktun olmuyor, korkmayacaksın.

Bir süre önce “Tamer Karadağlı öldü” diye haberlere rastlayınca nasıl üzülmüştüm.

Taş fırın erkeği olarak nam salmış Tamer Karadağlı’nın, motosikletiyle geçirdiği kazadan sonra hakkında bu tür haberler çıkmıştı.

Neyse ki doğru değilmiş.

Aradan epey zaman geçti, bu defa Tamer Karadağlı’nın Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan korktuğu yönünde haberlere rastladık.

Yok canım dedim, bu da yalandır.

Benim tanıdığım Tamer korkmaz.

O zamanlar pek popüler olan Volkan Severcan da aynı bölükteydi.

O biraz daha narin dururdu.

Tamer ise kimseden korkmazdı.

Güneş gözlükleriyle meşhur Asteğmen Birol’dan korkmazdı.

Bölük komutanı Mustafa Yüzbaşı’dan korkmazdı.

Vedat Yarbay’dan bile korkmazdı.

Şimdi durup dururken niye Erdoğan’dan korksun?

Meğer gerçekmiş.

Benim üstünde durmadığım konuyu Turgay Güler köşesinde epey inceden ele almış.

Daha sonra baktım, Tamer ile Turgay ekranda karşılıklı oturmuşlar, korktum korkmadım, niye korktun niye korkmadın tartışıp duruyorlar.

Beş dakika sonra başka yere taşındım.

Baktım olmuyor, bakmadım.

Arada bir kitap bitirdim, iki dergi karıştırdım, üç çay içtim...

Yine dönüp göz attım ki konuşmaya devam ediyorlar.

Bu kadar uzatılacak bir konu mudur bu?

Doğrusu pek mantıklı gelmedi o kadar uzun uzadıya konuşmak.

O nasıl bir korkudur ki, korktukları kişi hakkında herkes ağzına geleni söylüyor.

Vallahi akıl erdirmek zor.

Eğer doğruysa, Black Sails dizisinde asla oynayamaz. (Malûm, oradakilerin hiç biri, kimseden korkmuyor.)

Ondan ötesi çok mühim değil.

*

Fare yavrusu yuvadan çıkmış, biraz dolaşmak istemiş.

Dönüp geldiğinde annesi nelerle karşılaştığını, neler gördüğünü anlatmasını istemiş.

Yavru fare de anlatmış başından geçenleri:

“Çıktığımda çok güzel dört ayaklı uzun kuyruklu bir hayvan vardı. Bana gülerek bakıyordu. Bakarken yalanıyordu. Çok sevdim onu. Miyav miyav sesleriyle tam yaklaşıyordu ki o sırada bir başka hayvan belirdi. Tüylü, kuyruklu, kanatlı, ibikli bir şey. Ü ü’rüü, ü’ürüüü... diye yüksek sesle ötünce öteki miyavlayan hayvan korkup kaçtı. Ben de çok korktum ondan. Bir anda üzerime yürüyecek, beni yiyecek sandım. Hemen kaçıp yuvaya geldim.”

Anne fare gülmüş...

Acı acı gülmüş...

“Ah yavrum” demiş, o kanat çırparak seni korkutan hayvan, hiç de korkulacak bir yaratık değildir bizim için. Ona horoz derler. Ondan solucanlar korkar sadece. Diğeri ise işte asıl korkulacak olan odur. Onun adı kedidir. Miyavlayıp yalanıp durur. Usulca sana yaklaşırsa yakalar ve iki lokmada yer.”

Yavru farenin macerası bu şekilde.

Kimden korkacağını, kimden korkmayacağını bileceksin.

Kimin sana zarar verdiğini ve vereceğini, kimin sana fayda sağladığını ve sağlayacağını bileceksin.

Ona göre korkacaksın veya korkmayacaksın.

Yani fare yavrusundan biraz daha akıllı olmak gerek.

Ne demiş ünlü Türk büyüklerinden Semih Saygıner ve Serdar Kılıç:

“Sağlam basıcan bu hayatta.”

#Tamer Karadağlı
#Volkan Severcan
#Turgay Güler
9 yıl önce
Sağlam basıcan bu hayatta
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!
Enerjide bağımsız olmak
Târihin doğru yerinde durmak