|
Siz hiç yaşlı bir İngiliz’in elinden, kahve içtiniz mi?
Ormanın kralı aslan hastalanmış. Görenler, ağır hasta bu demişler, fazla yaşamaz, yakında ölür.

Çakal, sırtlan, akbaba, tilki, leş kargası hep beraber başına üşüşüp beklemeye başlamışlar.

Hesaba göre aslan ölünce paylaşacaklar.

Sıkılanlar, oflaya puflaya etrafında dolaşmış.

Bir süre sonra beklemenin fayda getirmeyeceğini anlamış hepsi.

Böyle olmayacak deyip saldırıya geçmişler.

Fakat hesap şaşmış.

Aslan bu.

Hasta da olsa, son gücünü toplayıp hepsini tepelemiş.

Zor kaçmışlar.

Ne zaman, nerede olmuş bu hadise diye ayrıntıları merak edenler için söyleyelim.

1915’te, Çanakkale’de olmuş.

Aslanın adı Osmanlı imiş.

Diğerlerini siz tahmin edin.

*

Masal gibi değil mi?

Çocuklar da anlasın diye öyle anlattım.

Yoksa, taş gibi gerçek.

Öyle bir gerçek ki, dünya tarihinde başka örneği yok.

Baştan sona bir destan.

*

Çanakkale Zaferi, farkında mısınız, her sene daha bir önemsenir hale gelmekte.

Cılız kutlamalar çok geride kaldı.

Artık gittikçe daha kapsamlı kutlanıyor.

Çanakkale ruhunun yaygınlaşmasına şahit oluyoruz.

Aslanın güçlendiğini görüyoruz.

Sağlığına kavuştuğu için şükürler olsun.

Lakin yapacak daha çok işi var aslanın; yolu çetin ve uzun.

*

Bugüne kadar savaşın yaşandığı Gelibolu’ya defalarca gittim.

Her gidişte daha önce görmediğim bir yönünü fark ettiğimi söyleyebilirim.

Öyle sanıyorum ki bu durum yalnız benim için geçerli değil.

Pek çok kişi aynı şekilde hissediyor olabilir.

*

80’li yılların sonlarında, üniversite öğrencisi bir genç, yaz döneminde harçlık çıkarmak ve yabancı dilini geliştirmek için Marmaris’te bir otelde çalışır.

Müşterilerin İngiliz olduğu otelde yaşlı bir çift bulunmaktadır.

Adam 90, kadın 80 yaş civarı.

Odalarına çıkmakta zorlandıkları için delikanlı onlara yardımcı olur.

Her ikindi vakti onu odaya çağırır ve kahve ikram ederler.

*

Kahveyi hazırlarken elleri titremektedir.

Bizim genç eleman, kahveyi hazırlamak ister ancak kabul etmezler.

Yaşlı adam, ısrarla kendi elleriyle hazırlamaya çalışır.

Bizimki de mahcubiyet duyar ve otel görevlilerinden kahve isteyebileceğini söyler.

İhtiyar adam, onu da kabul etmez ve bir açıklamada bulunur:

“Oğlum, ben Birleşik Krallık ordusunda Gelibolu savaşına katılmış bir askerim. Bu savaş esnasında Türk milletini tanıma fırsatım oldu. Bütün kalbimle ifade ediyorum ki Türk milleti çok asil millettir ve kesinlikle saygı ve ikramı hak etmektedir. Sana yaptığım bu küçük ikramdaki ısrarımın sebebi budur. Çünkü bu asil milletin torunlarının da bu saygıyı hak ettiğini düşünüyorum. Sana bu ikramı yaparken zorlandığımı düşündün; ben ise bundan büyük keyif alıp şeref duydum.”

*

Siz hiç yaşlı bir İngiliz’in titreyen ellerinden, kahve içtiniz ve böyle güzel sözler duydunuz mu?

Ben içmedim.

Değerli kardeşim Babaeskili Hakkı Erçetin’in bu hatırası, sıradan bir kahve ikramından ibaret olarak görülemez.

Yaşlı İngiliz’in söyledikleri de bir turistin “Şiş kebap güzel, deniz güzel, tekrar gelecek biz” ifadesinin çok üzerinde.
#Çanakkale
#İngiliz
#kahve
9 yıl önce
Siz hiç yaşlı bir İngiliz’in elinden, kahve içtiniz mi?
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi