|
Yan yana dizilmiş kaynayan kazanlar
Türkiye’nin Libya Özel Temsilcisi, eski Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler, geçen akşam İstanbul’da bir grup gazeteciyle buluştu.

Önce çorba içtik, sonra da Arap Baharı ardından günümüze kadar bölgede yaşanan gelişmeler üzerine sohbet ettik.

Hemen belirteyim ki gazetecilerimizin, İngiliz bakışıyla “Orta Doğu” olarak isimlendirilen bölgedeki olaylara vukûfiyeti, ülkemiz ve gelecek adına son derece ümit vericiydi.

*

Hemen bir parantez açalım.

Vukûfiyetin ne olduğunu bilmeyenler TDK sözlüğüne sormak isterlerse neyle karşılaşırlar diye merak edip baktım. Ki ne göreyim?

Sözlük bu kelimeden habersiz. “Vukûfiyet sözü bulunamadı” sonucuyla karşılaşınca, acaba şapka mı rahatsız etti düşüncesiyle şapkasız haliyle “vukufiyet”i aradım. Cevap yine aynı.

Bu durumda o kelimenin “Bir konuda derinlemesine bilgi; bir işin hakikatini anlamışlık durumu” olduğunu belirtmek başa düştü.

*

Konu geniş, vakit sınırlı olunca, peş peşe sorular yağdı.

Emrullah Hoca, (Prof. Dr. olduğu için “Sayın Bakanım” dışında böyle de hitap etmek mümkün) gelen soruları etraflıca cevapladı.

En dikkat çekici hususlardan biri, bence şuydu:

“Biz Libya ve bölgedeki diğer ülkelere bakınca, Batılılar gibi petrol kokusu almıyoruz.”

Malûm, Orta Doğu denen bölgede iç karışıklık yaşamayan ülke yok gibi.

Libya da son derece hassas durumda.

Rabat’ta yapılan toplantıları ülkemizle birlikte Almanya, Fransa, İngiltere, İspanya, İtalya, Mısır, ABD ve AB takip etti.

Bu listede sadece Türkiye ve Mısır bölge ülkesi… Diğerlerinin bölgedeki sorunlara yaklaşırken nasıl baktıkları ve ne kokusu aldıkları Emrullah Hoca’nın o sözünden açıkça anlaşılabilir.

*

Sayın İşler’in, özellikle vurguladığı bir husus var.

Türkiye’nin gizli bir ajandası olmadığını belirtiyor ısrarla.

Bölgedeki ülkelerin iç karışıklığıyla ilgili olarak ülkemize yapılan bazı ithamlar üzerine, Batılı ülkelerin yöneticileriyle oturup konuştuktan sonra “Biz böyle bilmiyorduk” şeklinde itirafta bulunduklarını söylüyor.

Üzerinden sömürgecilik zihniyetini tam atamamış ülkelerin yöneticileri, bölgemizdeki ülkelere bakıp ellerini ovuşturuyorlar.

“Yesinler birbirlerini, biz işimize bakalım” düşüncesiyle, sonuçta ne miktar kâr edeceklerini hesap ediyorlar her zamanki gibi.

Türkiye ise samimiyetle ve doğrulukla adaletten yana tavır sergiliyor.

Belki bu yaklaşım sonucu yakın vadede kayıpta gibi görünebiliriz ama uzun vadede asıl kazançlı çıkacak olan, bölgede yaşayan halklarla birlikte biz olacağız.

Çünkü barıştan yana davranıyor, halkın taleplerini gözetiyoruz.

*

Bu duruma rağmen ülkemize karşı ithamlar yapılabiliyor.

Bu konuda Hoca’ya bırakalım sözü:

“Libya Geçici Hükümetinin ülkemizi hedef alan gerçek dışı iddiaları ve kabul edilemez tehditleri kardeş Libya halkının ülkemize yönelik hisleriyle bağdaşmamaktadır. Tobruk ve Beyda’daki muhataplarımızla tüm görüşmelerimizde, bu tür mesnetsiz iddialarda bulunmamalarına yönelik beklentilerimizi defaatle ilettik. Maalesef gerçek dışı açıklamaların ve tehditlerin devam ettiğini görüyoruz. Geçici Hükümet yetkililerinin yapıcılıktan uzak tutumlarını gözden geçirmelerini bekliyoruz. Bu konuda, Dışişleri Bakanlığımız açıklamalarıyla iddia sahiplerine gerekli cevabı vermiştir.”

*

Yan yana dizilmiş, kaynayan kazanlar gibi bölgedeki ülkelerin manzarası.

Avrupa’da bir toplantıda Emrullah Hoca, bir paradoks yaşadığını belirtti. “Eskiden bizde darbe olur, Batılı yöneticiler bize gelip demokrasi, insan hakları üzerine nutuklar atar, bir an önce gerginliğin bitmesini öğütlerdi. Şimdi biz buraya gelip size demokrasi ve insan hakları çağrısında bulunuyoruz.”

*

Toplantıda konuşulanları burada özet halinde bile aktarmanın mümkün olmadığını takdir edersiniz.

O yüzden sadece birkaç konuya işaret ederek geçmek durumundayız.

Yalnız, her kullanışta rahatsızlık duyduğum “Orta Doğu” için farklı bir ifade bulmak gerektiğini düşünüyorum.

Yuvarlak dünya üzerinde neresi Doğu, neresi Orta Doğu, neresi Uzak Doğu?

Batılı kendine göre tanımlamış, biz de aynen tekrar etmek zorunda mıyız?

Bu konuya hassasiyet gösterenlerin bir-iki kelime teklif etmeleri fena olmaz.

İçlerinden biri yerleşebilir.

“Bizim bölge” desek fena mı olur?
#Emrullah İşler
#Ortadoğu
#Libya
#Türkiye
9 yıl önce
Yan yana dizilmiş kaynayan kazanlar
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi