|
HDP, garip ittifaklar ve çelişkili açıklamalar
Geçtiğimiz hafta, HDP'nin Adana ve Mersin'deki il ve ilçe başkanlıklarının bulunduğu binalara yapılan saldırılar sonrası Ak Parti cephesinden sıcağı sıcağına yapılan ilk açıklamalar, Ak Parti Adana Milletvekili ve Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik'ten ve Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan'dan geldi. Her iki isim de saldırıları kınarken, Çelik, “Bu saldırı HDP'ye, tüm siyasi partilere ve seçim sürecine yapılmıştır,” dedi; Akdoğan ise, provokasyon vurgusunda bulundu. Başbakan Ahmet Davutoğlu da Karaman'da düzenlediği miting sırasında saldırıları kınadı ve bütün partileri şiddetin karşısında olmaya çağırdı.

HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş'sa alaycı bir dille hedefine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı koyarak şöyle cevap verdi: “Bize Adana ve Mersin saldırıları üzerinden mesaj gönderene sesleniyorum. Aldık mesajını. Seni halen başkan yaptırmayacağız, halen başkan yaptırmayacağız.” Demirtaş, saldırıları Erdoğan'ın yaptırdığını ima ediyor ve yüzde 52'yle seçildiği Cumhurbaşkanlığı'na doğru giden yolda yürüttüğü kampanyanın en büyük vaatlerinden biri “Başkanlık Sistemi” olan kişiye “Seni başkan yaptırmayacağız” diyordu.

HDP binalarında meydana gelen patlamalarla ilgili, Emniyet, Jandarma ve MİT'in dahil olduğu özel bir birim kuruldu. Birkaç gün içinde İçişleri Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, güvenlik birimlerinin yaptıkları inceleme ve araştırma sonucu, her iki eylemin de failinin aynı şahıs olduğu, bombaların bir gün önceden şüpheli bir erkek şahıs tarafından söz konusu binalara bırakıldığı belirtildi. Açıklamada ayrıca saldırganın açık kimliğinin tespit edildiği, söz konusu şahsın 2007'de Ankara'da yasadışı bir sol örgütün faaliyetlerine katılarak kamu malına zarar vermekten tutuklandığı, yine aynı yıl İstanbul'da DHKP-C faaliyetleri ile irtibatlı olmaktan tutuklandığı bildirildi. Ayrıca saldırıları gerçekleştirdiği belirtilen şahsın HDP binasına girerken kayıt altına alınan görüntüleri televizyonlarda yayınlandı.

DHKP-C bir açıklama yaparak saldırılarla ilgilerinin olmadığını iddia etti. Örgütün açıklamasında saldırılar, aynen Demirtaş ve HDP cephesinde olduğu gibi Ak Parti'ye mal edildi.

Açıklama üzerine HDP EŞ Genel Başkan Yardımcısı ve Adana Milletvekili Adayı Meral Danış Beştaş çıkıp DHKP-C'ye kendilerine desteklerinden dolayı teşekkür etti. Hani şu daha iki ay önce, Çağlayan Adliyesi'nde Savcı Mehmet Selim Kiraz'ı şehit eden DHKP-C'ye... Saldırıları DHKP-C'den tutuklanan bir teröristin yaptığına inanmadıklarını söyleyen Beştaş, kamera kayıtlarında görünen şahsın kim olduğuna, HDP binasında ne işi olduğuna dair bir açıklama getirmeye gerek duymadı. Nitekim inanmamak yeterliydi.

Öte yanda, eski bir Ak Partili olan HDP'nin Mersin Milletvekili adayı Dengir Mir Mehmet Fırat, “Saldırının ardından DHKP-C'nin çıkacağını biliyordum” diyerek DHKP-C'nin devletin istihbarat birimlerinin kontrolünde olan bir örgüt olduğunu iddia etti. Fırat da Demirtaş ve diğer HDPliler gibi Erdoğan'ı hedefine koyarak genel seçimlerin Cumhurbaşkanı için bir güven oylaması olacağını iddia etti.

Buraya kadar hiç yoruma girmedim. Sadece bir haftalık bir kronolojiyi özetlemeye çalıştım. Konunun bu yorumsuz hali dahi çok şey söylüyor ve maalesef, HDP'nin rasyonellikten uzak tavrı, çelişkilerle dolu söylemleri kolayca göze çarpıyor.

Şimdi bir bakalım. Geçen hafta Afyonkarahisar'da seçim bürosuna saldırı düzenlenen, üç gün önce Mardin Artuklu'da seçim koordinasyon merkezine ses bombası atılan, iki gün önce Siirt Baykan'da seçim bürosu kundaklanan, dün Diyarbakır'da seçim otobüsüne taşlı saldırı düzenlenen Ak Parti, açık açık ya da ima yollu HDP'nin ve paralelinde DHKP-C'nin hedefinde; HDP binalarına yapılan saldırılardan sorumlu tutuluyor.

Saldırılar sonrası jet hızıyla kınama yapan Ak Parti ve saldırıların ardında kimin olduğunu araştırmak için gerekli birimleri kuran devlet, HDP tarafından ağız birliği dahi edilmeden kontrolsüzce suçlanıyor. Yukarıda özetini okuduğunuz ve medyadan da takip ettiğiniz gibi HDP Adana Milletvekili adayı DHKP-C'ye desteklerinden ötürü teşekkür ederken, HDP Mersin Milletvekili adayı DHKP-C'yi devletin kontrolünde bu saldırıyı yapmakla itham ediyor. Hoş, DHKP-C'nin Çağlayan adliyesinde düzenlediği terör saldırısı sonrası, saldırganlara rahmet dileyen açıklamalarda bulunan bir partiden ve onun devleti yönetmeye talip olmasından söz ediyoruz. Görünen o ki, HDP'ye siyasal uzantısı olduğu PKK dahi yetmiyor ve bir başka silahlı örgüte daha ihtiyaç duyuyor. Ama HDP, Lazkiye'den Okmeydanı'na, Berlin'den Hatay'a kadar her yerde Ak Parti iktidarına karşı durup Baas rejimine açıkça destek veren örgüt kadar dahi istikrarlı duramıyor ve kah böyle bir örgüte teşekkür ediyor, kah devlete çalışmakla suçluyor.

17-25 Aralık öncesine kadar Fethullah Gülen ve örgütüne en büyük eleştirileri yönelten HDP bugün nasıl söz konusu yapıyla rahatlıkla ittifaka girebiliyorsa, DHKP-C gibi PKK'dan birkaç ton daha koyu bir renge sahip silahlı bir örgütle de girmekten çekinmeyecektir. Elbette ki, siyaset biraz da kıvraklık ve esneklik gerektirir, bazen tahmin edilemeyecek ittifaklar görülebilir. Lakin KCK davasının arkasında olmalarından çözüm süreci karşıtı, hatta Kürt düşmanı söylemlerine, Gülen Örgütü'nün bugüne kadarki tutumu ortadayken, dün ile bu denli ters düşebilmek ve devlet yönetmeye talipken DHKP-C gibi son dönemine devleti hedef alan kanlı saldırılarla damga vurmuş bir yapıyla bu denli içli dışlı olmak, herhalde ya acemiliğin göstergesidir ya da çaresizliğin. Ne diyelim, sandığa beş kala hayırlı işler ve kolay gelsin.
#hdp saldırı
#hdp
#seçimler
9 yıl önce
HDP, garip ittifaklar ve çelişkili açıklamalar
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi