|
UCM’de ilkler ve sürprizler
Bildiğiniz gibi, geçtiğimiz Kasım ayında Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde (UCM) Mavi Marmara davasını soruşturmama kararı çıkmıştı. Başsavcı Mavi Marmara'ya İsrail askerlerinin düzenlediği saldırıda yeterli temel olduğuna ama ağırlık olmadığına karar verip soruşturmayı açmamayı tercih etmişti.

Bir hatırlayalım isterseniz UCM Başsavcısı Fatou Bensouda'nın beyanlarını ve Mavi Marmara gemisinin bayrağını taşıdığı Komorlar Birliği devletinin avukatları tarafından UCM'ye taşınan saldırı olayına ilişkin ön soruşturma safhasında UCM'nin ortaya koyduğu bulguları...

Bir kere, İsrail'in savaş suçu işlediği tespit edilmişti. UCM, ön kararında, İsrail'in baskında ve İsrail hapishanelerinde savaş suçlarından 'kasten adam öldürme', 'kasten ağır yaralama' ve 'insan onuruyla bağdaşmayan saldırı' suçlarını işlediğini tespit ederken, 'sivil araçlara saldırı suçu'nun da oluştuğunu kabul etmişti. Aynı zamanda, İsrail'in Mavi Marmara'ya saldırırken gemidekilerin 'sivil statü'de olduğunu bilerek saldırdığını da belirtmişti.

UCM, İsrail'in 'meşru savunma hakkı'nı kullandığı iddialarını da yerinde bulmamıştı. İsrail'in katlettiği Mavi Marmara yolcularının önemli bir kısmının baş ve boyun bölgesine yakın mesafeden ateş edilerek, yani infaz edilmek suretiyle öldürüldüğü zaten otopsi raporlarında da yazdığı için, UCM orantılılık şartının gerçekleşmemesini sebep göstererek bu iddiayı reddetmişti.

Bunun yanı sıra UCM, İsrail'in hukuksuzlukları aleyhine bugüne dek uluslararası hukukta vurgulanmamış birçok noktayı daha tespit etmişti. Örneğin, İsrail'in Gazze üzerinde 'işgalci devlet statüsü'nde olduğunu kabul etmişti. Buna bağlı olarak, UCM İsrail ve Gazze arasındaki çatışmayı da 'uluslararası silahlı çatışma' kapsamında değerlendirmişti.

Gelgelelim tespit edilen tüm suçlara rağmen, UCM Savcısı Fatou Bensouda, “suçun ağırlık derecesini yetersiz” bulduğu için soruşturma açmayı gereksiz bulduğunu beyan etmişti. Yani saldırıda 10 kişinin öldürülmüş olması savcıya göre yeterli değildi.

Komorlar Birliği'nin avukatları, Bensouda'nın kararını açıklamasının ardından, aynı UCM'nin, Darfur'da Sudan hükümetine karşı savaşan eski Adalet ve Eşitlik Hareketi lideri Bahr Idriss Abu Garda'ya karşı, 2007'de düzenlenen bir saldırıda 12 Afrika Birliği barış gönüllüsünü öldürdüğü iddialarıyla yapılan başvuruda, suçun ağırlığını yeterli bulabilmiş ve soruşturma açabilmiş olduğunu belirtmişlerdi. Yani söz konusu İsrail olduğunda farklı, söz konusu Afrika'da bir ülke olduğunda farklı davranan bir UCM'nin davaları neye göre kabul veya reddettiğini anlamak için alim olmaya gerek kalmıyordu aslında.

Her neyse, UCM, yine bu 'suçun ağırlığı' meselesini nesnelleştirirken, “bu suçların sadece Mavi Marmara'da işlenen suçlar olduğunu, İsrail'in Gazze'de işlediği suçlardan mücerret olduğunu” belirtmişti. Oysa İsrail'in kendisi, Mavi Marmara'ya saldırısını, Gazze'de yürüttüğü politikasının bir parçası olarak gördüğünü belirterek kendini savunuyor ve buna bağlı olarak, Mavi Marmara'dakilerin sivil olmadığını iddia ediyordu.

Özetle UCM, Mavi Marmara'da sivillere saldırıldığını, İsrail'in Gazze'de işgalci olduğunu ve Mavi Marmara'da savaş suçu işlediği de kabul etmişti. Bunların hepsi birer ilkti. Ve fakat aynı UCM İsrail'in kendisinin itiraf ettiği, Mavi Marmara”daki saldırısının Gazze politikasının bir parçası olduğu gerçeğini görmezden gelmiş ya da gelmek zorunda bırakılmıştı. “Suçun ağırlığı” diye bir bahaneye sığınılarak görülmesine gerek bulunmayan dava bakımındansa, bu kavramın UCM için ne kadar göreceli olduğu ortaya çıkmıştı: Afrikalıları yargılamaya gelince 10 kişinin ölümü yeterince ağır, ancak söz konusu İsrail ise bu sayı hafif.

Gelelim bugüne. Komorlar Birliği avukatları UCM'nin bu kararına itiraz ettiler elbette. Ve yaptıkları başvuru UCM Ön İnceleme Bürosu'nda kabul edildi. Şimdi Ön İnceleme Bürosu'ndan tarih bekleniyor. O tarih geldiğinde saldırı esnasında gemide bulunan tüm mağdurlar dinlenecek. Daha önce UCM'ye mağdurlar adına yapılan başvuru reddedilmişti ancak demek ki, mağdurların ve o gün gemide olan tüm sivillerin UCM'de konuşmasına engel olunamayacakmış.

Komorlar Birliği avukatlarının itirazının kabul edilmesi iki açıdan önemli. Birincisi UCM, belki de kuruluş amacına nihayet uyacak şekilde, istemeyerek de olsa usul konusunda olması gerekeni yapmaya başlıyor. Yani avukatların UCM'yi usul hukukü konusunda hizaya getirmek için büyük bir çaba gösterdiklerini ve sonuç almaya başladıklarını söyleyebiliriz. İkincisi, Ön İnceleme Bürosu'nun adil davranıp başsavcının eksik incelemesine kanaat getirmesi durumunda başsavcının soruşturma açmayı reddederken tespit ettiği tüm suçlara rağmen nasıl bir karar vereceği önem arz ediyor. Ortaya konan tüm gerçeklere rağmen İsrail'e ses çıkarılmayacak mı? Yoksa İsrail de artık işlediği suçlardan dolayı yargılanabilecek mi?

Bekleyip göreceğiz ancak bu süreçte, geçtiğimiz iki yıl içinde 'Güney'deki sevdikleri ülke' için kendini dahi ateşe atacak kadar paralayanların ve İsrail'in kendisinin, Türkiye üzerinde neler planlayacağına da hazırlıklı olmak gerekiyor.
#Komorlar Birliği
#Uluslararası Ceza Mahkemesi
#mavi marmara
9 yıl önce
UCM’de ilkler ve sürprizler
Modernitenin sıvı akışkan döneminde dostluklar neden bitiyor?
Hangi Mevlâna?
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar