|
Çocuğumuzun Karnesi bize ne diyor?

Yarıyıl bitti ve tatile girdi okullarımız. Çocuklarımız ellerinde karneleri ile eve geldiler. Kimileri sevinçli, gururlu, kimileri üzgün ve mahcup. Kimileri de duygularını çok yansıtmadı dışarıya. Kayıtsız kalan bu grubu hayli önemsemek gerekir. Başarısından mutlu olmayan ya da başarısızlığından üzüntü duymayan çocuklarımızı dikkatlice gözlemeliyiz. Bazı çocuklar üzülseler dahi, duygularını sözel ya da davranışsal olarak dışa vuramazlar. Bu durum çocuğun duygu paylaşım yeteneğinin az olmasından, öz güven sorunundan ya da ebeveyn tutumundan kaynaklanabilir.

Ebeveyn çocuğun duygularını dinlemeyi, empati kurmayı beceremiyor, duyguları nedeniyle çocuğu suçluyor, çözüm üretmiyor ise çocuk sevinç ve üzüntüsünü gizleyebilir. Karnesi kötü gelen bir çocuk üzüntüsünü dışa vurduğunda karşılaştığı tepki çok önemlidir. “Üzüleceğine çalışsaydın” , “Üzülmeyi biliyor, ama çalışmayı bilmiyorsun” gibi sözler empati ve çözüm üretmekten uzak, aynı zamanda da paylaşımı engelleyen yaklaşımlardır. Oysa çocuklar üzüntü ve sevinçlerini paylaşmak isterler.

Başarıya doymuş ailelerde çocuğun sevinç ve mutluluğunu paylaşma eksikliği gözlenebilir. “Senin için bunlar normal şeyler” diye söze başlar ve çocuğun başarısı nedeniyle duyduğu onuru paylaşmazlar. Çocuğun başarısını göremeyen ya da önemsemeyen bu aileler, övücü bir sözü dahi çok görürler adeta. Oysa çok başarılı olsa da, çocuğun güzel sözlere, onunla gururlandığı söyleyen bir anne babaya ihtiyacı vardır.

Bir de “doyumsuz” anne babalar vardır. Hep daha fazlasını isterler. Tüm notların “5” olması yetmez hepsi “100” olmalıdır. Arada alınan bir “4” dahi onları rahatsız eder. Çocuk takdir edilmez, övülmez, sürekli “iyi ama” ile başlayan cümleler kullanırlar. Bu tutum çocuğun motivasyonunu azaltır, başarma duygusunu köreltir.

Bütün bu nedenlerden dolayı elimize karneyi almadan çocuğumuzla ne konuşacağımızı düşünmeliyiz. Anne baba olarak çocuğunuzun ders notlarının nasıl geleceğini tahmin edebiliriz. Hazırlıksız yakalanmamak, doğru mesajlar verebilmek için bu şarttır. Diğer taraftan her çocuğun başarısı kendi içinde değerlendirilmelidir. Dolayısıyla sadece notlara bakarak yapılan değerlendirmeler yanıltıcıdır. Bir çocuk için “3” almak büyük bir başarı iken, başka bir çocuk için “3” almak başarısızlık olabilir. Öncelikle çocuğunuzda nasıl bir akademik başarı bekleyeceğimizi bilmeliyiz. Her çocuk kendi şartları içinde değerlendirilmelidir. Çocuğun zihinsel kapasitesi, öğrenme yeteneği, öğretmenin katkısı, çocukta öğrenme ve dikkati ile ilgili bir sorun olup olmadığı hep akılda tutulmalıdır.

İyi bir karne getiren çocuğumuz mutlaka bunun ödülünü almalıdır. Bu ödül maddi olmak zorunda değildir. Şartlar uygun ise küçük bir hediye ve harçlık dahi motivasyona büyük katkı sağlayacaktır. Ancak her şeyden önemlisi güzel sözlerdir. Çocuğumuza onunla nasıl gurur duyduğumuzu mutlaka anlatmalıyız.

Karne notları iyi olmayan çocuklarda ise işimiz bu kadar kolay olmayacaktır. Burada vereceğimiz mesajlar, çocuğun gelecek eğitim dönemindeki tavrı için belirleyici olacaktır. Bu nedenle dikkatli olmalıyız. Var olan tablodan memnun olmadığımızı ve üzüldüğümüzü sözel ve davranışlarımızla belli etmemizin bir sakıncası yoktur elbette. Ancak suçlayıcı, aşağılayan bir yaklaşım soruna çözüm üretmediği gibi farklı sorunların su yüzüne çıkmasına neden olacaktır. Önce çocuğa konuşma hakkı tanımalı, derslerinde niçin başarısız olduğu konusunda onun düşüncelerini sabırla dinlemeliyiz. Her çocuğun bu konuda söyleyecek bir şeyleri vardır. Daha sonra ise, hep birlikte başarısızlığın nedenlerini araştırıp, çözüm üretmek zorundayız.

#karne
#çocuk
#eğitim
#okul
9 yıl önce
Çocuğumuzun Karnesi bize ne diyor?
Maestro Selçuk İnan!
Kur"an eşcinselliği kınıyor ve yasaklıyor
Sayın Kültür Bakanı, Türkiye’nin güçlü bir opera geleneği yoktur
Elit kibri...
Haftanın ekonomik özeti ve beklentiler