Yarıyıl bitti ve tatile girdi okullarımız. Çocuklarımız ellerinde karneleri ile eve geldiler. Kimileri sevinçli, gururlu, kimileri üzgün ve mahcup. Kimileri de duygularını çok yansıtmadı dışarıya. Kayıtsız kalan bu grubu hayli önemsemek gerekir. Başarısından mutlu olmayan ya da başarısızlığından üzüntü duymayan çocuklarımızı dikkatlice gözlemeliyiz. Bazı çocuklar üzülseler dahi, duygularını sözel ya da davranışsal olarak dışa vuramazlar. Bu durum çocuğun duygu paylaşım yeteneğinin az olmasından, öz güven sorunundan ya da ebeveyn tutumundan kaynaklanabilir.
Ebeveyn çocuğun duygularını dinlemeyi, empati kurmayı beceremiyor, duyguları nedeniyle çocuğu suçluyor, çözüm üretmiyor ise çocuk sevinç ve üzüntüsünü gizleyebilir. Karnesi kötü gelen bir çocuk üzüntüsünü dışa vurduğunda karşılaştığı tepki çok önemlidir. “Üzüleceğine çalışsaydın” , “Üzülmeyi biliyor, ama çalışmayı bilmiyorsun” gibi sözler empati ve çözüm üretmekten uzak, aynı zamanda da paylaşımı engelleyen yaklaşımlardır. Oysa çocuklar üzüntü ve sevinçlerini paylaşmak isterler.
İyi bir karne getiren çocuğumuz mutlaka bunun ödülünü almalıdır. Bu ödül maddi olmak zorunda değildir. Şartlar uygun ise küçük bir hediye ve harçlık dahi motivasyona büyük katkı sağlayacaktır. Ancak her şeyden önemlisi güzel sözlerdir. Çocuğumuza onunla nasıl gurur duyduğumuzu mutlaka anlatmalıyız.
Karne notları iyi olmayan çocuklarda ise işimiz bu kadar kolay olmayacaktır. Burada vereceğimiz mesajlar, çocuğun gelecek eğitim dönemindeki tavrı için belirleyici olacaktır. Bu nedenle dikkatli olmalıyız. Var olan tablodan memnun olmadığımızı ve üzüldüğümüzü sözel ve davranışlarımızla belli etmemizin bir sakıncası yoktur elbette. Ancak suçlayıcı, aşağılayan bir yaklaşım soruna çözüm üretmediği gibi farklı sorunların su yüzüne çıkmasına neden olacaktır. Önce çocuğa konuşma hakkı tanımalı, derslerinde niçin başarısız olduğu konusunda onun düşüncelerini sabırla dinlemeliyiz. Her çocuğun bu konuda söyleyecek bir şeyleri vardır. Daha sonra ise, hep birlikte başarısızlığın nedenlerini araştırıp, çözüm üretmek zorundayız.