|
Süleyman Şah Türbesi, İslâm Medeniyet Eserleri Ve IŞİD-1

Geçen hafta, daha önce iki kez yeri değiştirilmiş olan Süleyman Şah Türbesinin askeri bir operasyonla yerinin nakli hadisesi gündeme oturdu.

Osmanlı hanedanına ait ilk tarih kroniklerinde Süleyman Şah Osman Gazi’nin dedesi olarak kaydedilmiş olup, Maveraunnehr ve Bilâd-ı Acem’den Bilâd-ı Rum ve Haleb’e gelmesi ve orada Ca’ber kalesi önünde Fırat nehrini geçerken atının ayağın sürçmesi ile düşerek nehirde boğulduğu, naaşının çıkarılıp Ca’ber kalesi önünde defnedildiği ve halen oraya “Mezar-ı Türk” dendiği ifade edilmektedir. (Bkz. Aşıkpaşazâde, Tevârih, Ali Beğ Neşri, Matbaa-i Amire, İstanbul, 1332, Shf. 3; Oruç Beğ, Tevârih, Manisa İl Halk Kütüp. Yazmaları, 5506/2, Vrk.5; M. Neşrî, Cihannümâ, Veliyuddin Ef. Kütüp. 2351, Vrk.17b-18a; Ali Emiri Tarih Yazmaları, 220, Vrk. 4; Anonim Tevârih-i Al-i Osman, Bursa İnebey Kütüphanesi Yazmaları, 4996, Vrk. 2b-3b)

30 Ekim 1918’de, Mondros Mütarekesi ile Osmanlılar Suriye ve Filistini fiilen kaybeder. 20 Ekim 1921’de, TBMM Hükümeti ile Fransa arasında imzalanan Ankara Antlaşması ile (Hatay Hariç) Suriye sınırları belirlenmiş olur. Bu sınır Lozan’da da tescil edilir. TBMM hükümeti, Osmanlı’nın Suriye ve Filistim üzerindeki tüm egemenlik haklarından vazgeçmiş olup, 13 maddelik antlaşmanın 9. Maddesi ile sadece Osman Gazi’nin Dedesi olarak bilinen Süleyman Şah’ın türbesi müştemilatı ile birlikteTBMM hükümetine muhafız bulundurup bayrak çekmek dahil bırakılmaktaydı. “Madde 9: Osmanlı sülalesinin kurucusu Sultan Osman’ın dedesi Süleyman Şah’ın Caber kalesinde bulunan ve Türk mezarı ismiyle belirli türbesi müştemilatı ile Türkiye’nin malı olacak ve Türkiye oraya muhafızlar koyacak ve Türk bayrağı çekecektir.”

Bu doğrultuda Türkiye, bu türbe ve müştemilatına bayrak çekip 38 kişilik bir muhafız kıt’ası bulundurur. 1939 yılında, Süleyman Şah’ın türbesi, Ca’ber Kalesi önünden alınıp karşı tarafına taşınır. 1973 ylında ise, Suriye hükümeti Ca’ber kalesi civarında Fırat nehri üzerinde bir baraj yapımına karar verir. Türbe ve müştemilatı Türkiye hükümetince 1975 yılında, baraj sularının yükselmesi ile buradan alınarak, Türkiye’ye 37 km. mesafede Kuzeye taşınır. Türbe ve müştemilatı Gaziantep’ten getirilen taşlarla yeniden inşâ edilir.

1999-2000 yıllarında, yine bir baraj inşası projesi ile, türbenin taşınması gündeme gelir. Ancak proje gerçekleşmediğinden taşınma tahakkuk etmez. Şimdilerde ise, Suriye’nin dört yıldır içinde bulunduğu iç savaş ve güvenlik sorunu ile, Türbe ve çevresinin korunması konusu yeniden gündeme gelir. Bölgede IŞİD’ın faaliyetlerinin artması ve IŞİD’in, Musul’da Yunus Aleyhisselâm’ın, Tel Maruf’ta Şeyh Ahmed El-Haznevi’nin türbeleri gibi mekanları bombalaması güvenlik sorununun, provokasyon ihtimalinin ön plana çıkmasına yol açar. Özellikle, provokasyon tehdidi/ihtimali türbenin ve müştemilatının muhafızları ile birlikte taşınmasını zorunlu hale getirdi. Zira, taşınma gerçekleşmeseydi olası bir provokatif saldırı, Türkiye ve bölge açısından ciddi krizlere yol açabilirdi. Zaten daha önce iki kez Türkiye hükümetlerinin kararları ile yer değişikliği gerçekleşir. Daha önceleri baraj inşası gerekçesi ile taşınma olurken, şimdi güvenlik gerekçesi ile taşınmış olması arasında sonuçta bir fark yoktur. Hükümetin bu yöndeki kararı ve icraatı, olası provokasyonları önlemesi açısından yerinde ve önemlidir.

Ancak burada asıl sorun, Suriye’nin geldiği nokta, IŞİD gibi örgütlerin yıkıcı/tahripkar faaliyetleri ürkütücü boyutlara ulaşmış olmasıdır. Özellikle, IŞİD’ın Musul’dan başlayarak İslâm kültür ve medeniyet eserlerini tahrip etmesi, yakması İslam medeniyetinin geleceğini tehdit eden boyutlara varmıştır.

#Süleyman Şah Türbesi
#Osman Gazi
#Mondros Mütarekesi
9 yıl önce
Süleyman Şah Türbesi, İslâm Medeniyet Eserleri Ve IŞİD-1
Siyaset, edebiyat ve iyilik
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?