|
Süleyman Şah Türbesi, İslâm medeniyet eserleri ve IŞİD-2

Süleyman Şah Türbesi'nin, adeta bölgesel sorun haline gelmesi ve yerinin son seksen yılda üçüncü kez değiştirilmesi ulusalcı anlayışa dayalı ulus-devlet tecrübesinin ve 20. Yüzyılda oluşturulmuş yapay sınırların travmatik bir ürünüdür. Öyle ki, Süleyman Şah Türbesi, son dönemlerde ulusalcı çevrelerin, ulusalcı söylemleri, çatışmacı dili diri tutmaya çalışmasının da bir aracı haline getirildi.

Asıl itibarıyla, Irak-Suriye hattında yer alıp, Türkiye için, ülkemiz insanı için manevi ve sembolik değer ifade eden çok fazla sayıda cami, türbe ve makâm bulunmaktadır. Hatta bunların çoğu halkımız tarafından Süleyman Şah türbesinden çok daha fazla önemsenmektedir. Musul’da Hz. Yunus (a.s), Halep’te Hz. Zekeriya (a.s), Şam-ı Şerif’te Hz. Yahya (a.s) vs. peygamber türbeleri en başta gelen ziyaretgâhlardır. Necef’te Hz. İmam-ı Ali (k.v), Şam’da Hz. Bilal-i Habeşî (r.a), Hz. Ebu’d-Derdâ (r.a), Kerbelâ’da Hz. İmam Hüseyn (r.a), Humus’ta Hz. Halid bin Velid (r.a), Ömer bin Abdilazîz, Bağdat’ta Hz. İmam Musa El-Kâzım (r.a) vs. başlıca sahâbe ve ehl-i beyt türbeleridir. Bunların yanı sıra, İmam Ebu Hanîfe, İmam Ahmed bin Hanbel, Süfyan-ı Sevri, İmam Ebu Yusuf gibi mezhep imamlarının/müctehidlerin türbeleri de bu bölgededir. Cüneyd-i Bağdadi, Şeyh Abdülkâdir Gavs-ı Geylani, Bişr El-Hâfi, Şeyh İmam Şibli, Şeyh Ahmed Er-Rifâî, Tâcu’l-Arifîn Ebu’l-Vefâ El-Bağdâdî gibi büyük mutasavvıfların türbeleri de bilinmektedir. Yine Şam’da, Şeyh Mevlâna Hâlid Eş-Şehrezori El-Bağdâdî, Selahaddin Eyyubî, Nureddin Mahmud Zengi, Sultan Baybars ve daha sayamadığımız birçok önemli şahsiyetin türbeleri bulunmaktadır. Tüm bunlar ve daha sayamadığımız bir çoğu ülkemiz/coğrafyamız için en az Süleyman Şah türbesi kadar hürmet ve öneme sahiptir. Ülkemizde de türbeleri zikredilen bu şahsiyetlerin milyonlarca seveni ve takipçisi bulunmaktadır. Bu türbelerin bir kısmı Suriye’deki iç savaşta isabet almaları bir kısmı da IŞİD/DAİŞ’in bombalı saldırılarıyla tahribe maruz kalmıştır. Süleyman Şah Türbe ve müştemilâtının 1921 Ankara antlaşması ile Türkiye toprağı sayılması dolayısıyla Süleyman Şah türbesine verilen önemin benzeri diğerlerine de verilmelidir. Süleyman Şah türbesi ve müştemilatı, ulus-devlet sınırları belirlenirken Türkiye’ye bırakılması ile hem ulus-devlet temelinde bir öneme sahip olmuş, hem de ulus-devlet sisteminden ve çizilen sınırlardan dolayı defaatle yeri değiştirilmek suretiyle sistemin mağduru olmuştur. Süleyman Şah türbesi olayı, ulus-devlet ve yapay sınırların oluşturduğu travmaların sadece yaşayan insanları değil, yüzyıllar önce vefat etmiş kimselerin naaşlarını bile mağdur ettiğini göstermesi açısından önemlidir.

IŞİD/DAİŞ’in Hz. Yunus (a.s) türbe ve camiinden başlayarak, İslâm medeniyet eserlerine, mimari eserlere, ibadethanelere, Eski Yazma Esrer kütüphanelerine yönelik tahrip/ortadan kaldırma faaliyetleri; bu örgütün kimliğinde hortlayan Hâricî/Tekfirci; tek-düze eşlemeci zihniyetin tahripkâr/yıkıcı eylemi şeklinde tezahür etmektedir.

Asr-ı Saâdet’ten bu yana imanın nuru ile, vahyin ışığında oluşmuş olan İslâm’ın medeniyet/kültür eserlerinin günümüze gelen bakiyelerinin de; Hâricî/Vahhâbi zihniyetin tahripkâr şiddet anlayışı ile yıkılması, Müslümanların bölgedeki geleceğini geri dönülmez bir şekilde karartmakta; modernleşme lehine tasfiye etmektedir. Medeniyet/Kültür nişanelerimiz bir bir ortadan kaldırılarak, geleceğe ilişkin umutlar IŞİD eliyle, sözde Tevhidilik adına, söndürülmektedir. IŞİD, Tevhid/Tevhidilik adını kullanarak; Tevhîd medeniyetinin günümüze ulaşan bakiyelerini/müesseselerini vahşice ortadan kaldırmaktadır. Son olarak Irak-Musul’da 7000 civarında İslâm yazma eserlerini barındıran Evkâf Yazma Eserler Kütüphanesi tümü ile yakıldı. Oysa ki, bu kütüphane, fıkıh, Kelâm, akâid gibi İslâm/şeriat ilimlerine ait yazma eserler başta olmak üzere nadide/nadir bir çok İslâm yazma eserlerini ihtiva ediyordu. Bu kütüphanede bir çok tek nüsha yazmalar da bulunmaktaydı. Örneğin, İmam Gazzali’nin akâide dair bir eserinin yegane bilinen nüshası bu kütüphanede yer almaktaydı. Yanı sıra, Musul’da yüzyıllardır Allah’ın (C.C) adının, Esmâu’l-Husna’sının anıldığı Cami-i Kebir ve Abbasi devrinden kalma Câmiu’l-Ahmer (Kızıl Mescid) ‘in IŞİD eliyle “Şirk Eseri” denerek yıktırılması buna eklenince olayın vahameti ortaya çıkmaktadır. IŞİD’in İslâm’ın ilim-irfân müesseselerine, tarihi camiler başta olmak üzere, ibâdethânelere, tarihi eserlere, müzelere yönelik bu tür tahribatının hangi meş’um emellere hizmet ettiğini açıkça ortaya koymaktadır.

#Süleyman Şah Türbesi
#IŞİD/DAİŞ
#Irak-Suriye
9 yıl önce
Süleyman Şah Türbesi, İslâm medeniyet eserleri ve IŞİD-2
“Danışıklı dövüş” yahut “savaş tiyatrosu”
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?