52 yıllık bir lanet Benfica'nın üzerinde dolaşan. Her şey, adı bile insanı ürküten kulübün efsane hocalarından "BELA" Guttman'ın Şampiyon Kulüpler Kupası'nı almasının hemen ardından zam isteği sebebiyle takımdan gönderilmesiyle başlıyor. Giderayak öyle bir şey yapıyor ki Guttman, o zaman kimse ciddiye almıyor ama şimdi dünya üzerinde herhangi bir Benfica'lıyla konuşsanız zamanı geri döndürmek ve ona engel olmak için elinden geleni yapardı muhakkak.

"İnşallah bir daha Avrupa'da kupa alamazsınız" diye ta o günlerden 2000’li yılların modasına uyarak beddua ediyor Bela Guttman. Çok içten söylemiş olmalı bunu ki, Benfica ilerleyen yıllarda tam 8 kupa finaline çıkıyor ama bir türlü kupayı kazanamıyor.

İsimlerin insan üzerindeki etkisini hep bilirdik ama bu denli bir eşleşme tüm futbolseverleri hayrete düşürüyor.

Ve bir soru düşüyor insanın aklına? Gerçekten mümkün mü böyle bir şey?

Tribünde çok defa bulunmuş, çocukluğundan beri birçok heyecan dolu, kritik, önemli maç izlemiş, ölüm kalım maçlarına ve turnuvalarına tanıklık etmiş olan herkes aslında futbolun doğasında yer alan ve farkında olmadan pek çok futbolseverin benimsemiş olduğu batıl inançlara aşinadır.

Yaz günü maça botla ya da kalın montla gelenler, uzun yıllardır takımının maçlarını sadece radyodan dinleyenler, her rakip takım atağında ellerini kilitleyenler, 90 dakikayı tek ayak üzerinde geçirenler ve daha yüzlerce çeşit uğur ve totemleri kullanır taraftarlar ellerinde olmadan. Hangi kültüre, dine, sosyal statüye sahip olursa olsun futbolun ayırt edici özelliklerinden biridir taraftarlarının sahip olduğu metafizik gariplikler.

Futbolun hayata fazlaca benzediğini, o yüzden dünya üzerinde milyarların bir futbol topunun peşinden sürüklendiğini söyler pek çok otorite. Bu batıl inanışlar da bu teoriyi doğruluyor sanki. Futbol da tıpkı hayat gibi belirsizlikler ve sürprizlerle dolu. Hiç bir hesabın tutmadığı, kazanmak için her şeyi doğru yapmış olmanın yetmediği, herkesin haklı olduğu ve bir diğerini haksız gördüğü, matematiğin iflas ettiği bir tutku futbol. O yüzden belki kalben inanmasak da her birimiz tedirgin oluyoruz bu tip durumlarla karşılaştığımızda. Cem Yılmaz'ın bir film repliğinde olduğu gibi "Tabi ki saygım sonsuz ama sana tapamam TOTEM" diyoruz her birimiz farkında olmadan.

Son olarak da, her yıl 10 un üzerinde teknik direktörün performansına bakılmadan görevine son verildiği bir ülkenin futbol taraftarları olarak, bizim takımlarımızda görev yapmış hocaların, Bela Guttman'ı örnek almamaları için dua etmekten başka elimizden bir şey gelmiyor. Yoksa halimiz yaman...