Bir zamanlar Metin Uca’nın sunduğu bir bilgi yarışması vardı hatırlarsınız, 'Passo Parola' isminde. Yarışmacı cevaplayamadığı ya da zorlandığı soruda 'Passo Parola' diyerek cevap hakkını diğer arkadaşına bırakırdı.
Bu sezon çok ilginç şeyler oluyor ligimizde. Fenerbahçe ne zaman zorlansa adeta 'passo parola' dercesine, “Passo Penaltı” deyip, topu hakeme atıyor. Hakemlerin de maşallahı var ki, hiç aksatmadan yapıştırıveriyorlar penaltıyı.
Köşemizi takip edenler, taraftar kimliğimizden ve futboldaki nefret söyleminden kaçınmaya çalıştığımızı yakından bilirler. Ancak öyle anlar olur ki, mevcut durum karşısında ses çıkarmamak daha büyük bir zulme ve nefrete sebebiyet verir. O zamanlardan birini yaşıyoruz.
Anlamak mümkün değil. En son örneğini geçtiğimiz Cuma akşamı yaşadık. Fenerbahçe Kayseri’de SAİ Kayseri Erciyesspor’un konuğu... Temposu düşük bir maç ve genel kanı karşılaşmanın sabaha kadar oynansa gol olmayacak bir seyirde devam ettiği yönünde... Ancak 87. dakikada garip bir şey oluyor. Bir hava topunda, Gökhan Gönül’ün çok net bir şekilde ve her zamanki gibi 6. hakemin gözünün önünde yaptığı faul neticesinde dengesi bozulan ve yere yuvarlanan futbolcunun eline çarpan topu hakem devam ettiriyor. Hakem, canhıraş bir şekilde pozisyona itiraz eden burada defalarca övgüler sıraladığımız Gökhan’ın da içinde bulunduğu Fenerbahçeli futbolcuların itirazı sonucunda ne oluyorsa fikrini değiştiriyor ve penaltıya hükmediyor... Tabi ki geri dönüşü olmayan bir pozisyon ve Fenerbahçe bu sene penaltılarla aldığı puan sayısını 10’a yükseltiyor. Henüz 14. haftada olduğumuzu hatırlatmaya gerek var mı bilmiyorum...
Penaltı futbolun içindeki gerçeklerden biri, tıpkı taç gibi, korner gibi... Ancak bahsettiğimiz penaltıların hemen hepsi maçın son 10 dakikalık kısmında verilmiş ve çok tartışılan pozisyonlar... En son Eskişehir maçındaki 7 dakikalık uzatmanın 3. dakikasında verilen penaltı sonrasında hakemin yaptığı açıklamalar ve Zekeriya Alp’in istifa ederken sarf ettiği "Beni 5 ve 6. hakemler yaktı" mealindeki sözleri aslında pek çok şeyi açık eder nitelikte.
Bu iş nereye gider, kim nasıl müdahale edebilir bilmiyorum. Ancak İsmail Kartal’ın maç sonunda yaptığı: “Hakem penaltı vermişse penaltıdır.” açıklamasının pek çok futbolseverde büyük bir öfkeyle karşılık bulduğunu ve geçen seneki Caner-Fırat Aydınus pozisyonunu aylarca gündemden düşürmeyen ve çok sert açıklamalar yapan Fenerbahçe yönetiminin her zamanki “başarıya giden yolda her şey mübah” tavrıyla bunca garipliğe sessiz kalışının çok tehlikeli sonuçlar doğurduğunu gözlemleyebiliyorum.
Artık ne kimsede olanları basit hakem hataları olarak açıklayabilecek iyi niyet, ne de bütün bu olanlara rağmen Türk futboluyla ilgili ümitlenebilecek bir rahatlık kalmadığını üzülerek izliyorum. G.Saray-Mersin iY maçı da daha yeni sona ermişken ve verilen verilmeyen penaltılarıyla hepimizi hayrete düşürmüşken, haftalar önce yaptığım öneriyi tekrar yineliyorum.
Bırakın rahmetli başkan Seba’nın adını kirletmeyi ve değiştirin bu ligin ismini! Çünkü ne bu lig ‘Büyük Başkan’ı, ne de rahmetli başkan adının bu ligle birlikte anılmasını hak ediyor!
