|
Askerden cemaate vesayet devir teslimi

Son yaşananlar, en üst düzeyde yapılan açıklamalar ve karşılıklı restleşmeler AK Parti-cemaat arasındaki gerilimin gidebildiği yere kadar gideceğini gösteriyor. Kabul etmeliyiz ki, bu gerilimin yaşandığı düzlemler birbirinden hayli farklı.

Bir tarafta seçimle iktidara gelen bir partinin hükümeti var. Diğer tarafta teorik olarak hükümete bağlı olması gereken bir bürokratik yapı (emniyet) var. Bu tartışmada emniyete ek olarak cemaatin yargı içinde de etkili olduğu ifade ediliyor.

BİTMEYEN VESAYET AŞKI

Kısaca karşımızda bir tarafta demokratik meşruiyeti olan bir hükümet; diğer tarafta bürokratik meşruiyeti olan yargı var. Karşı karşıya olan iki güç de kendi alanlarında meşruiyete dayandığı için çatışma sert ve sert olduğu kadar uzun soluklu olacak görünüyor.

Bu yüzden demokratik meşruiyete sahip hükümet, bürokratik meşruiyete sahip olan yargı karşısında attığı adımlarda daha dikkatli olmak zorunda. Çünkü hükümetin örneğin adli kolluk konusunda yaptığı yönetmelik değişikliği, emniyetteki atamaları bir tür sınır aşımı ve müdahale olarak okunabilir ve eleştirilebilir.

Kabul edelim ki burada sorun başta bürokrasi olmak üzere bürokratik meşruiyeti olan yargıdaki personel alımı, atama, tayin ve terfi gibi konularda mesleki liyakatten önce cemaatsel/örgütsel dayanışma içinde yapılması ve buna göz yumulmasıdır. Özellikle yargıyı çok yakından tanıyan Demokrat Yargı Derneği Eşbaşkanı hakim Orhangazi Ertekin ile önceki gün yayınlanan söyleşide 2010"da yapısı değişen referandum sonrasına oluşan HSYK"nın cemaat denetimine girişini anlattı.

Bunun anlamı şu: Mevcut yapısı tüm hakim ve savcıların üst sicil makamı olduğu sürece yeni bir HSYK seçimine kadar yargıda cemaat etkisini kırmanın imkansızlığı ortaya çıkmış oluyor.

Bu tartışma yeni mi? Değil. Yargı ve bürokrasideki Kemalist dayanışma ve anlayış, yerini cemaatsel/örgütsel dayanışma ve anlayışa bırakmış olmakta. Kısaca kültürel kodlar, cemaatsel aidiyetler değişse de zihinsel süreklilik aynı. Kısaca askeri vesayetin yerini yargı ve bürokrasi vesayeti almak istiyor.

Askeri vesayetin geriletilmesinde ortak hareket eden, aynı hedefte buluşan AK Parti ile cemaat bu kez birbiriyle çatışma içinde. Askeri vesayetin geriletilmesinde, Türkiye"nin en önemli davalarında (Ergenekon, Balyoz vs.) ortaklık yapan demokratik meşruiyet ile bürokratik meşruiyet sahipleri şimdi birbirini kontrol etmek için mücadele ediyor. Bu gerilimin en temel sonucu geçmişteki davaların hukuki sonuçlarının tartışmaya açılmasıdır.

Bu noktada eğer ortada geçmişteki bu ortaklığın yarattığı bir sorun varsa bunun mesuliyeti sınırlarını kendi cemaatsel çıkarları adına genişletenler kadar buna göz yumanların da omuzlarındadır.

Bugün eğer bürokrasi ve yargı içindeki bireysel sorumluluk ve sahip olunan imtiyazlar bireysel ve cemaatsel çıkarlar için kullanılıyorsa açık biçimde suç işleniyor demektir. Bu bürokratik meşruiyet içinden demokratik meşruiyet gücüne yani siyasal iktidara müdahaledir ve suçtur. İktidara düşen bu suçu ve suçluları ortaya çıkarmaktır.

AK PARTİ"NİN SORUNU

Dershane tartışmasında da, son ortaya çıkan yolsuzluk ve rüşvet suçlamalarında da alttaki temel gerilim budur.

Bu gerilimde kuşkusuz tavrımızı demokratik meşruiyet yanında alıyoruz, AK Parti"nin değil. AK Parti"nin bu gerilimden güçlü çıkması ancak yolsuzluk ve rüşvet iddiaları ile vesayet savaşını birbirinden ayırması ile olur. AK Parti vesayet savaşında bürokratik meşruiyete müdahale anlamına gelen değişiklikler yaparken ortaya çıkan iddialar konusunda bir adım atmıyorsa ortada sorun var demektir. Bunun için yapılması gereken iddiaların ortaya çıkarılması için de çaba sarf etmektir.

Başbakan Erdoğan ve AK Parti son gelişmeleri salt kendilerine yönelik operasyon olarak sunup, buna cevabı meydanlarda, sandıkta vermeyi siyaseten tercih edebilir. Ama bu Recep Tayyip Erdoğan"ı yüzde 100"ün değil; yüzde 50"nin başbakanı yapar.

Son olarak şunu da ifade edelim; gerilimin tarafları olanların kullandıkları dil, dinsel vurgular, dinsel semboller bile tek başına devletin tarafsızlığının, laikliğinin önemini göstermesi açısından önemlidir.

MUTLU YILLAR DURU"M

Hayat farkına varamadığımız, vardığında ise geç olduğunu hissettiğimiz bir hızla akıyor. Kamusal alandaki işimiz, mücadelemiz özel alanımızdaki güzellikleri ıskalamamıza yol açıyor. Bu gerçeğin farkında olarak yaşamaya çalışıyorum. Bu sayfalarda doğumunu paylaştığım kızım bugün 7 yaşına girdi. Ona önce buradan mutlu yıllar diliyorum. Mutlu yıllar Zehra Duru"m.

twitter.com/murataksoy
10 yıl önce
Askerden cemaate vesayet devir teslimi
Acaba ‘aile’ deyince hep aynı şeyi mi anlıyoruz?
Gazze’ye yardıma layık olmak
X’e kısıtlama an meselesi
Musevî bir yasadan Kızıl Düve miti üretmek
Sosyal çürüme yazıları 2: Her türden bağımlılıklar cumhuriyeti