|
Hayat tarzı

Dindarlar arasında modernleşmeye karşı fiili olmaktan ziyade zihnî bir muhalefet var. Bu direniş inanç sahipleri için “son kale” sayılabilir.

Sebebi şu: Modernlik esasen zihnî olmakla beraber modern teknoloji ile hayat tarzını belirlemede kendini gösterir. Biz inanç sahipleri (Allah’a, Peygamber’e, âhırete, âmentüye inananlar) Buhar Makinası’nın icadından itibaren bir şaşkınlık yaşadık. Dindarlar için önemli olan “öbür dünya” modernler için “bu dünya”dır.

Lakin modern teknolojinin “bu dünyada” gerçekleştirdiği yenilikler, üretim, silah ve güç “eski dünya” taraftarlarını adım adım geriletmiş; Tanzimattan sonra bu iki dünyayı (dünya görüşünü) uzlaştırmak için hayli gayret sarfedilmiştir. Âkif Paşa’nın “Adem Kasidesi” bu şaşkınlığın eseridir.

Sonunda galip gelen modern teknoloji oldu ve dindarlar “Garbın ilmini tekniğini alalım ama İslâm ahlak ve faziletini terketmeyelim” noktasına geldiler.

Artık biliniyor ki Garbın ilmini ve tekniğini almak, aynı zamanda onun zihniyetini, ahlakını, hayat tarzını almak demektir. Çünkü kapitalizm-modern teknoloji ve hatat tarzı ayrılmaz üçlüdür.

Televizyonun kumandası elinde ise televizyona hükmedeceğini sanmak safdilliktir. Otomobilin direksiyonu elinde ise otomobile hakim oldum sanma. Bırak trafik belasını, depoyu doldurmak seni “dışa bağımlı” hale getirir ve bir kez “otomobil konforuna” alıştın ise boyun büküp dışa bağımlı olmanın şartlarına kuzu kuzu uyarsın.

Buğdayı “Harman”da dövmek binlerce yıldan beri kullanılan bir usuldür. Buna teknoloji demeyin. Su değirmeni de teknoloji sayılmaz. Arı’nın peteğine, Kırlangıç’ın yuvasına bakın. Teknoloji harikası dersiniz. Değil. Bu Cenab-ı Hakk’ın yarattıklarına verdiği bir lütuftur. İnsanoğlu akıl sahibi olarak elbette benzer âletler yapacaktı. Bir tahtanın altına çakmak taşı çakıp onunla buğdayı harmanda dövmek aynı şeydir. Ve bir harman kültürü gelişmiş, harman türküleri oluşmuş, harman bereketine inanılmıştır.

Patos çıkınca, ne harman kaldı ne öküz. On binlerce yıldan beri süregelen bir hayat tarzı öldü. Teknoloji öldürür, kendini kabul ettirir. Nasıl?

Zihnen ilerleme, kalkınma, refah düşüncesini köpürtüp köpürtüp; üretimi (insanı ve tabiatı sömürerek) artırıp zenginliği sağlar, güç toparlar. Güç iktidar demektir. Modern olanın gücü kendinden gayrısını düşünmez bir hegemon, bir tiran, bir diktatör olur. İsterse ülkesi “demokrasi” ile yönetilsin. İşte sınıflar; gelişmiş, az gelişmiş ülkeler ayrımı bu dalaverenin sonucudur. O kadar sonucudur ki; şu anda dünyadaki gelirin yüzde doksanına, nüfusun yüzde beşi el koyar ve bunu normalmiş gibi gösterir. Zulmün bu derecesine insanlık hiçbir vakit ulaşmadı. Suriye’de 200 bin insanın öldürülmesi karşısında kimsenin kılı kıpırdamıyor, bu yüzden. Altta kalanın canı çıksın. Biz Allah’a, Peygamber’e, âhırete inanan merhamet sahibi bir millet olduğumuzdan, henüz “son kale”yi savunduğumuzdan düşeni yerden kaldırıyor, açı doyuruyor, ekmeği bölüşüyoruz.

Bizi bitiren iki arada bir derede kalmış olmamızdır.

Dil devrimi niye yapıldı dersiniz?

Zihnimizi din dilinden ayırıp seküler bir dili benimsetmek için. Dil zihnin aynasıdır.

Bazıları insan her kelime ile meramını anlatabilir dediler. Yazık.

Pek tabi zihnimiz teslim olmadı ama işte dedik ya iki arada bir derede kaldık. Dilimiz bozuldu.

Belki şu sorulabilir: Dindar zihin niçin kendi teknolojisini doğurmadı. Yani Hakk’ın rızasına uygun bir teknoloji. Buna kafa yoranlar olmuştur, “ilmin İslâmileştirilmesi” yolunda adım atanlar vardır. Lakin çok geç kalınmıştır. Ve hakim sermaye buna izin vermez.

Hepimiz bir mânada modernleştik. Zaman artık deve yürüyüşü ile ilerlemiyor. Mekan Hakk’ın rızasına göre düzenlenmiyor. Bu modernliğin içinden İslâmî bir hayat tarzı çıkarmak muhaldir.

Ee! Ne yapacağız şimdi?

Başbakan ne diyor: Tasarruf edelim diyor. Bunun zihnî karşılığı şudur: Az ye, az uyu, az konuş. Plaket vermeyelim diyor. Sonuç acizane meselenin merkezinde yer alan bir nokta için yaptığım tekliftir:

Kanaat ekonomisi. (Devrim budur, devrim iktidara gelmek değildir.)

Bu ekonominin düzenlenmesi, işlemesi, insanların buna inanması zordur. Elbette. Ama kapitalizm de üç yüz yılda oluştu.

Kanaat ekonomisi mevcut hayat tarzını tepetaklak edip yeni bir hayat tarzına yol açabilir.

İkinci teklifim: “Tarım’a dönmek”tir.

Zihniyet-iktisat (üretim tarzı), siyaset ayrılmaz üçlüdür. Hayat tarzını belirler.

(Bu konuya devam edeceğim).

#Âkif Paşa
#Adem Kasidesi
#kapitalizm
٪d سنوات قبل
Hayat tarzı
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset