|
Taşra çıkarması

Taşra yıllarca merkezin baskısı altında yaşadı. Merkezden gelen emirler, yönetmelikler, bürokrat ve müfettişler taşrayı hizaya sokmaya, medeniyet bayrağı altında toplanmaya davet etti. Ama bu bir seremoni olup üretime katkı sağlamıyordu. Taşranın bu muameleye karşı çıkacak takati yoktu. Denileni yaptı.

Ama bu ne işe yaradı ki!

Taşra yine karlı dağların ardı, bir sürgün mekânı idi.

Ne varsa merkezde vardı.

Anam anlatıyor, İstanbul gurbetinde çalışmaya gidenler bazen bavula bir-iki limon koyar getirirlermiş. Çöplükten limon kabukları toplayıp süs olsun diye yakamıza taktığımız olurdu. Portakalı bilmiyorduk; muzun adını duymamıştık, diyor.

Ulaşım, iletişim, öğrenim ve imkânları artınca taşradan İstanbul-Ankara-İzmir gibi şehirlere göç arttı. Bildiğiniz gibi işte gecekondulaşma falan oldu. Göç durdurulamayınca İstanbul’un dertleri kangrene dönüştü.

Sanayileşemedik. Montajdan öteye zor geçtik-geçiyoruz. Şehirleşmemiz de çarpık-çurpuk oldu. Şimdi pirincin taşını ayıklamaya çalışıyoruz.

Almanya (Acı Vatan) başta olmak üzere Avrupa’nın çeşitli ülkelerine işçi olarak giden köylülerimiz sağlıklarını satıp para kazandılar. İlk giden işçilerimizin memleketteki yakınlarına gönderdikleri para ile birkaç aile geçiniyordu. Bu bir yana bu para o yıllarda bütçe açığımızı kapatmakta can simidi oldu.

Şimdiye gelirsek İstanbul’da Kastamonu nüfusundan fazla Kastamonulu, Sivas nüfusundan fazla Sivaslı var.

Nüfusun yüzde yirmi beşi köylü, yüzde yirmi beşi de şehre gelmiş, şehirleşememiş köylü. Bu açıdan taşra hâlâ merkezi besliyor. Taşradan gelen otobüslerin bagajlarında bidonlarla peynir, turşu, salça, yağ; çuvallarda un, bulgur, fasulye taşınıyor.

Ama artık Avrupa görmüş, büyük şehrin ne menem bir yer olduğunu anlamış taşra, bu defa merkeze çıkarma yapmaya başladı.

Feshane’de yapılan Malatya Günleri, Gümüşhane Günleri, Diyarbakır Günleri vb. bunun delilidir. Yerel festivalleri saymıyorum ki bunlar içine “Filim Festivali” dahi girmiştir.

Taşra merkeze şu mesajı veriyor: Beni gör, bendeki potansiyeli anla, beni yaban sanma, el ele verirsek çok iş yaparız.

Bu günler yıllardır memleket hasreti çeken İstanbul’daki taşralının bayramı oluyor. Bir şenlik havasıdır gidiyor.

Gurbettekiler ayağına kadar gelen memleket havasını soluyor, ürünlerinden tadıyor-alıyor, yıllardır yemedikleri yemekleri yiyorlar. Merkez hem memnun, hem şaşkın.

Taşranın müziğini, folklorunu, ürününü, gücünü, albenisini gördükçe; “Vay be! Bu Malatya neymiş, bu Diyarbakır nasıl zengin bir yermiş, şu küçümen Gümüşhane’de ne hazineler varmış” diyorlar; hatıra eşya hoşlarına giden meyve, sebze, kurutulmuş gıda vb. alıyorlar.

İşin şenlik tarafı bir yana taşranın işadamları (ki her şehrin bir İşadamları Derneği) var, merkezle bağlantı kurup kendi memleketlerine yatırım yapılmasını istiyorlar.

Sanayide hamle yapan yerler var. Sadece Adana değil; Antep, Adıyaman, Maraş vb. bu alanda hayli yol almış ama yeterli değil.

Bunun yanında meselâ eskinin Büyük Şehri Erzurum sönük kalmış, göç vermiş, şehir geriye gitmiş.

Bölgeler, şehirlerarası bu farklılaşmanın iyice derinleşmeden önüne geçilmesi lazım.

AK Parti iktidarı döneminde tarıma destek hayli arttı. Türkiye’nin tarım ürünleri ihracatı fazlalaştı.

Taşranın sanayileşmesi zor. Ama tarıma yatırım yapanlar karşılığını alır. Gerekli alt yapı hazır gibi, sadece enerji meselesi muallakta ki, o bütün ülkenin derdi.

İş çevrelerinde, finans çevrelerinde “iyi tarım” yapmak üzere taşradan geniş araziler alan var. Bunun yanına hayvancılığı da koyabiliriz.

Taşralının şuur altındaki düğüm şudur: Herkes devletten memleketine bir sanayi yatırımı bekliyor.

Bu beklenti yerine kendi topraklarında “iyi tarım” yaparak iyi kazanacaklarına ikna olurlarsa bu tutum göçü sona erdirir.

Keşke yıllar önce böyle adımlar atılsaydı. Sivas’ın 216 köyü tamamen boşalmazdı.

#Almanya
#Avrupa
#Feshane
#Malatya Günleri
٪d سنوات قبل
Taşra çıkarması
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset