|
Nuri Pakdil ve Kudüs bilinci
G
üneş altında dillendirilmemiş söz yoktur. İnsana iki göz, iki kulak, bir dil, görmesi, dinlemesi, gördüklerini, dinlediklerini, dillendirmesi, söze dökmesi için verilmiştir. Edebiyat hayatı görme, hayatı dinleme, hayatı dile dökme eylemidir. Edebiyatçı hayatta insanı, insanda hayatı görür. İnsana karşı hayat, hayata karşı insan, edebiyatla savunulur. Edebiyat hayatı yaşanır kılma ustalığıdır.

*

Nuri Pakdil’in yazdıklarında ve söyleşilerinde sürekli vurguladığı gibi, edebiyatçının görevi: “İnsana karşı insanı savunmaktır.” Edebiyatçı çağının savaşlarından, çağının cinayetlerinden sorumludur. Hayatın hiçbir alanında hiçbir kazanım, bir insanın hayatından daha değerli değildir. Bu yüzden, dünyanın neresinde bulunursa bulunsun, her edebiyatçı, barış istemek, barışın peşinde koşmak zorundadır. Hayatı, barışla silahlananlar, yaşanır kılarlar.

*

Edebiyatların dilleri, insanların dilleridir. Edebiyatçıların sözleri insanların sözleridir. Bu bağlamda, eski edebiyatlar, yeni edebiyatlar yoktur, yeni diller, yeni sözler vardır. Her dönemin edebiyatları, kendilerinden önceki dönemlerin edebiyatlarının geçtikleri yollardan geçerler, insanları savunan özlerini koruyarak, insanların savunulmasına yeni boyutlar kazandırırlar. Çünkü tarihin bütün dönemlerinde, her “kent pusuda”dır, “avı insan”dır.

*

Nuri Pakdil, Rimbaud gibi, Necip Fazıl gibi, metafizik sancı çeken bir edebiyatçıdır. Sezai Karakoç gibi, Nuri Pakdil de, “metafizik gerilim” olmadan, metafizik verim olmayacağının bilincindedir. Metafizik kaygı taşımayanlar, metafizik boyut taşıyan eserler veremezler. Bunun için, Türk Edebiyatı’nın “Yedi Güzel Adam”ı, dünyada çatışmanın, Washington ile Moskova arasında değil, Kudüs ile Atina arasında olduğunu sürekli gündemde tuttular. Türkiye’nin geleceğini kapitalizm ve komünizmde değil, İslam’da aradılar.

*

Nuri Pakdil, hiç ödün vermeyen, kökten “devrimci” düşünce ve eylemleriyle, oyunu her zaman Kudüs’ten yana kullandı. “Gel / Anne ol / Çünkü anne / Bir çocuktan bir Kudüs yapar / Adam baba olunca / İçinde bir Kudüs canlanır / Yürü kardeşim / Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin” diyerek, bütün insanlığı oyunu Kudüs’ten yana kullanmaya, dünyanın edebiyatçılarını hayatı savunmaya çağırır. Kudüs’e oy vermek, ekonomiden önce kültürün yanında olmaktır.

*

Dünyayı seküler dünyanın başkenti Atina değil, kutsal kültürün başkenti Kudüs değiştirir. Savaş dünyasını, barış dünyasına dönüştürmek için, insanların Atina’dan daha çok Kudüs ile barışmaları gerekir. Kudüs bütün insanlığı kucaklayan peygamberler ülkesidir. Dünya barışının en büyük güvencesi, edebiyatı iman için bilen, ufukları peygamberler olan, edebiyatçılardır. Atina’nın burçlarına Kudüs’ün bayrağını onlar çekecektir.

*

Kudüs barışı, yüzyıldan yüzyıla, toplumdan topluma, edebiyatın insanı dönüştüren, küresel diliyle taşınır. Edebiyat barış dünyasının kapısıdır.

*

Elinde kılıç taşıyan bir Mevlana, bir Shakespeare, bir Geothe yoktur.

*

Edebiyat ölümsüzlüğün arandığı sonu olmayan yolda olmaktır.

*

Edebiyatçı kıyısı olmayan denizde yolunu arayan kaptandır.

*

Hayat edebiyattır, edebiyat hayattır.

*

İnsan edebiyatla savunulur

#Nuri Pakdil ve
#Kudüs
#bilinci
٪d سنوات قبل
Nuri Pakdil ve Kudüs bilinci
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset