|
‘Kürdistan’ için ABD’ye güvenebilir miyiz?
Mayıs ayı sonunda ABD ile NATO üyesi ülkeler, Kuzey Kutup bölgesinde 115 savaş uçağı ve 4 bin asker ile tatbikata başladı. Aynı gün Rusya 12 bin asker ve 250 uçakla bir başka tatbikat başlattı. ('Batı ile Rusya'nın tatbikat savaşı', 27/05, Sabah.)

31 Mayıs'ta Brüksel'in Rus yetkililere uyguladığı yaptırıma karşılık, Moskova'nın 89 Avrupalı üst düzey ismi “kara listeye” aldığı bilgisi doğrulandı. Almanya Dışişleri Bakanı Steinmeier liste için, 'akıllıca değil' dedi. ('Rusya'dan, 89 Avrupalıya ülkeye giriş yasağı', 31/05, Yeni Şafak.)

Haziran başında Rusya, Karadeniz-Kırım açıklarında bir Amerikan destroyerinin karasularına girdiği iddiasıyla geminin üzerine savaş uçaklarını gönderdi. Çatışmanın sınırından dönüldü. ('Karadeniz'de ABD-Rus gerilimi', 01/06, Vatan.)

Bir hafta sonra başlayan G7 zirvesinde dünyanın sanayileşmiş 7 ülkesi, toplantındaki koltuğu boş duran Rusya'ya karşı birleşik bir cephe oluşturulduğunun açık işaretlerini verdi. ('Alp zirvesine Rus gölgesi', 08/06, Milliyet.)

“Kremlin: Günümüzde 7-8 ülkenin toplanarak küresel sorunlara çözüm getirmesi mümkün değil. Putin gerçek dengeleri gözeten başka formüllere odaklanıyor.” ('Dünya G7'den büyüktür', 10/06, Yeni Şafak.)

8 Haziran, Rusya Devlet Başkanı: “Dünya haritasında ABD'nin bütün askerî üslerini işaretleyin, görürsünüz.” ('Putin: ABD üslerini görün', 10/06, Sabah. Haritadaki üsler birleştirildiğinde, tüm dünyada Rusya'yı kucaklayan bir kuşatma hemen fark ediliyor.)

9 Haziran: ABD Devlet Başkanı: “Putin, Sovyet imparatorluğunu yeniden yaratmak için ülkesini darboğaza sürüklüyor. Rusya'ya karşı daha sert olunmalı.” ('Sovyet hayaliyle Rusya'yı yıkıyor', 10/06, HaberTürk.)

“ABD'nin, Baltık ve Doğu Avrupa ülkelerine ağır silah ve mühimmat göndereceği bildirildi. Pentagon planı, ABD'nin soğuk savaştan bu yana Rusya'ya karşı ilk hamlesi.” (ABD'den Baltık ülkelerine ağır silah', 15/06, Sabah.)

Rusya Dışişleri: “Bu ülkelere ağır silah ve asker gönderilmesi NATO-Rusya anlaşmasının anahtar hükümlerini baltalar…” (Rusya'dan sert tepki', 17/06, Yeni Şafak.)

ABD: “En gelişmiş savaş uçaklarımız F-22'leri Rusya'ya uyarı niteliğinde Avrupa'ya gönderebiliriz.” ('ABD'den gözdağı', 18/06, Sabah.)

“Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 40'dan fazla kıtalar arası balistik füzenin nükleer envantere katılacağını açıkladı.” ('Rusya Ordusuna 40 Yeni Nükleer Füze', 19/06, VOA.)

“NATO, Moskova ile özel telefon hattı dâhil tüm irtibatını kesti. Dışişleri Bakan Yardımcısı Aleksey Meşkov; 'NATO ile Rusya arasında ipler koptu.” ('Kriz derinleşiyor', 17/06, Hürriyet.)

'BAZEN BARIŞ İÇİN SAVAŞ GEREKLİDİR'

(Barack Obama'nın bu sözü-üstelik Nobel Barış Ödülü'nü aldığı gün (2009) söylediği-çoktan unutuldu.)

Yukarıda son 20 günü kapsayan bu daraltılmış kronolojinin en kritik cümlesi,
“NATO-Rusya anlaşmasının anahtar hükümlerini baltalamak”
ifadesidir. Rus Savunma Bakanlığı yetkilisi Orgeneral Yuri Yakubov şöyle diyor; “Bu Pentagon ve NATO'nun İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana attığı en saldırgan adım. Rusya'nın karşılık vermekten başka çaresi yok. Avrupa yeni bir askeri çatışmaya kayıyor…”

Doğu Avrupa ve Baltık ülkelerine tank ve ağır askeri teçhizatı kalıcı olarak konuşlandırmak ABD-Rusya hesaplaşmasına bir adım daha yaklaştığımızı ikaz ediyor. ('U.S. Is Poised to Put Heavy Weaponry in Eastern Europe', 13/06, NYT.)

Kilit maddeleri baltalanan; 1997 yılında NATO adına ABD Başkanı Bill Clinton ile Rusya lideri Boris Yeltsin'in Paris'te imzaladığı anlaşmadır. Sovyetler dağılırken Batı, Rusya'nın güvenliğini tehdit edecek hiçbir adım atmayacağına-Gorbaçov'a-söz vermişti. Ancak ABD, NATO'nun genişlemesi fikrini yeniden tartışmaya başladı. Clinton döneminde ABD, NATO ile Rusya arasında-sözde-eşit koşullarda bir ilişki teklif ederek, Yeltsin'i NATO'nun genişlemesine ikna etti. (Nasıl olduğu, Rusya'nın bu tuzağa nasıl düştüğü tüm dünyanın hâlâ akıl-sır erdiremediği bir gizemdir.) Anlaşmayla birlikte; Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Polonya 1999'da; Slovenya, Baltık ülkeleri, Bulgaristan, Romanya ve Slovakya 2004'te; Arnavutluk ve Hırvatistan ise 2009'da NATO'ya katıldı.

Paris pazarlıkları sırasında Moskova'yı ikna etmek için verilen teminatlardan biri de 'Orta ve Doğu Avrupa da dahil olmak üzere, Avrupa'nın kararlaştırılan bölgelerinde potansiyel tehdit içeren herhangi bir konvansiyonel kuvvetin oluşturulmayacağı' idi. Şimdi ABD bu sözünü
/imzasını tüm dünyanın gözleri önünde çiğniyor. Uluslararası anlaşmayı yok sayıyor.

Bu köşenin müdavimleri Ukrayna krizinin aslında ne olduğunu aylar önce okudular. Bugün gelinen esas; ABD/Avrupa'nın, Putin'in “birleştirin” dediği o haritadaki hattı yeniden dikte etmesidir. Anlaşmanın bozulan maddeleri kısa sürede Avrupa'da zincirleme bir reaksiyona neden olacak. Rusya ve Avrupa artık 'düşman' olacak. ABD'nin isteği de budur.

ABD/Batı Putin'i istemiyor ve devirene kadar devam edecek. Diklenmesinden bıktı. Kremlin'in dünyaya verdiği mesaj kötü örnek oluyor. Dahası, kafasını 'Pasifik Yüzyılı' ve Çin'e vermesini engelliyor.

Gerilimi ancak hissedenler, bu duruma 'yeni Soğuk Savaş' diyorlar. Yanlış.
Soğuk Savaş nihayetinde bir “barış” halidir. ABD bunu istemiyor. Nokta.

Bu arada.. Başlıktaki soru neydi?..

twitter.com/nedretersanel
#abd
#rusya
#soğuk savaş
9 yıl önce
‘Kürdistan’ için ABD’ye güvenebilir miyiz?
Alevîler ve Cemevi
Aleviler ve Cemevi
X’e kısıtlama an meselesi
Musevî bir yasadan Kızıl Düve miti üretmek
Sosyal çürüme yazıları 2: Her türden bağımlılıklar cumhuriyeti