|
İslamcılığın helvasını karmak

Ali Bulaç''ın son yazılarıyla İslamcılığın gidişatı konusunda açtığı tartışma başlıklarına, dönemlendirmeleri ve yer yer kurumsal bir yapıyı eleştiriyormuş gibi eleştirmesi açılarından itirazlarım olsa da büyük oranda katılıyorum; onun "İslam konusunda iç dünyamızda ne kadar tutarlıyız? Biz sahiden Allah''ın iradesine teslim olmak; yani adaleti tesis etmek, birlik olmak, iyiliği hakim kılmak ve yüksek bir ahlakî hayata ulaşmak istiyor muyuz?" şeklindeki iki sorusunu da her İslamcının kendisine sormak zorunda olduğu temel sorular olarak alıyorum.

Fakat kendi kendime şu soruları sormaktan da geri duramıyorum: Bulaç''ı İslamcılık konusunda bir dizi yazıyı "şimdi" yazmaya sevkeden nedir? Aynı zamanda bir İslamcı olan Numan Kurtulmuş''un AK Parti''ye katılmasının bunda bir etkisi var mıdır? Daha da önemlisi Bulaç''ın samimi soru ve sorgulamalarını penaltı noktasına dikilmiş bir top olarak görüp, onu İslamcılığın ölüm golüne çevirmek isteyen kimi sağcıların ve liberallerin asıl niyetleri nedir?

Bulaç''ın İslamcılıkla ilgili yazılarına başlamadan bir önceki "Başbakan''ın beklenen hamlesi" başlıklı yazısına baktığımızda onun "Son zamanlarda dindar cemaat ve camialar ile AK Parti birbirlerine gönül koydu" cümlesinin arkaplanından Kurtulmuş''un katılma kararını AK Parti''nin bu gönül koymadan kaynaklanabilecek muhtemel oy kaybını önlemeye yönelik bir operasyon olarak okuduğuna hükmedilebileceği gibi, "beklenen" vurgusuyla Cemaatin bu "öngörülen hamle"den rahatsızlık duyduğunu belirtmek istediğine de hükmedilebilir. Bu noktada Kurtulmuş''un seçimini tekrar tartışmak yerine diğer İslamcı grupların da postansiyel olarak AK Parti''ye yönelişlerine bir itiraz (hatta bir ikaz) olarak tartışmayı yerli İslamcılıktaki niyet, hedef ve ideal kayması şekline daha genel bir plana aktardığı düşünülebilir.

Ancak son tahlilde kendisinin de "İçinde yeraldığı... hem şahit hem aktör olarak bir parçası olduğu" İslamcılık mecrasından hangi güncel nedenle söz ediyor olursa olsun, bunun iyiliğe yorulması, hayırlı bir tartışmanın başlangıcı sayılması gerekir. Çünkü Bulaç tektir; kolay şartlarda yetişmemiştir ve düşüncelerini fildişi kulelerden üretmemiştir.

Bu durumda üçüncü sorum daha öncelikli halde geliyor. O soruyu şöyle de sorabilirim: "İslamcılığın ölmesi kimi sağcılara ve liberallere ne kazandıracaktır ki, Bulaç''ın eleştirilerine -söz konusu mecranın içinde olmadıkları ve bu nedenle onu çözümlemekten de aciz oldukları halde- balıklamasına atlıyorlar?

Onlar çok iyi biliyorlar ki, kendileri başından beri AK Parti''yi destekledikleri halde, AK Parti''ye başından beri mesafeli duran bir İslamcı kadar ona yakın değiller. Cengiz Çandar ve Hasan Cemal örneklerinden de çok iyi görüleceği gibi AK Parti onların desteğini önemsediği halde onların varlığına bel bağlamıyor ve onları her an vazgeçilebilirlik şartı içinde tutuyor. Buna göre:

1-Bu şart içinde tutulmayı sürekli bir gerilim olarak yaşayan ilgili kişiler, "İslamcılık öldü" tezi üzerinden bir boşluğun doğduğunu, kendilerinin bu boşluğu doldurmaya talip olduklarını söylemiş ve dolayısıyla ciddi söz söyleme potansiyeline sahip olanların artık olmadıkları bir ortamda söz söyleme ehliyetine sahip oldukları vehmiyle kendilerini Ak Parti nezdinde sevimlileştirmeye çalışıyorlar.

2-İslamcılığın kurumsal manada bir güç yani bir parti, dernek, vakıf gibi olmaması onun hem anlaşılmasını hem de onunla mücadele edilmesini zorlaştırıyor. İslamcılıkla hiç ilgisinin olmadığı sanılan bir tarikat, cemaat ya da camia "bıçak kemiğe dayandığında" öyle radikal kararlar verebiliyorlar ki, toplum onunla anında mobilize olabiliyor. Kastettiğim kişilerse toplumsal konuları sadece sabitleşmiş sosyolojik görüşler doğrultusunda yorumlayabildikleri için söz konusu kararlar onların zaten muğlak ve meşkuk olan zeminlerine birer muz kabuğu olarak düşüyor. İslamcılığın ölmesi onlar için bu kaygan zeminin yok olmasa da en azından daralması anlamına geliyor.

3-İslamcılığın var olmadığı bir düşünce ve çözüm üretme zemini, dünyevi olan düşünce ve çözümlerin öne çıkmasını sağlıyor. Dolayısıyla her şeyin aklileştirlebileceği bir ortamda her biri aynı zamanda bir sosyolojizm müptelası olan o kişiler için iktidarın ve toplumun iç işleyişi de denetlenebilir, yönlendirilebilir, yorumlanabilir hale gelebiliyor.

Bu nedenlerle Kurtulmuş''un AK Parti''ye katılma kararını takiben Bulaç tarafından İslamcılık planında dillendirilen meselelerin üzerine bir helva karıcının gayret ve iştahıyla balıklamasına atlıyorlar.

İslamcılığın ölümüne helva karmaya hazırlananlar, aslında kendi varlıkları için karılmış helvanın üç vakte kadar yenmesini önlemeye çalışıyorlar.

12 yıl önce
İslamcılığın helvasını karmak
YRP ve CHP’den ortak seçim kampanyası! Yeniden Refah Partisi-CHP-DEM örtülü ittifakı mı?
Bu AKP’liler de beni hasta ediyor
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…