|
Kamûs-i Bahrî

Kamûs-i Bahrî – Deniz Sözlüğü yayınlanalı neredeyse bir sene olmuş, ben yeni tevafuk ettim. Bu kamusun sahibi olan Süleyman Nutkî de yerli denizcilik tarihi ve bilgisiyle birinci derecede ilgilenenlerin dışında normal okurun ancak tevafuk sonucu tanıyabileceği çok değerli bir isim zaten.

Süleyman Nutkî 1853-1924 tarihleri arasında yaşamış. Romancı ve ünlü(!) biri olmadığı için sözlüklerde (en azından bendeki sözlüklerde) özgeçmiş bilgisine yer verilmemiş. Elimdeki kitabında ise hakkında geniş bilgiye ihtiyaç duyanların Nurcan Bal tarafından hazırlanan Süleyman Nutkî Bey''in Hatıraları adlı kitaba (Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, Deniz Müzesi, İstanbul 2003; 2009) başvurmaları istenmiş. Bu kitap henüz bende olmadığından onun hakkında edinebildiğim ilk bilgileri paylaşarak yukarıda vurguladığım değerine mahsus kimi ipuçlarını iletmiş olayım:

Süleyman Nutkî, denizcilikle ilgili ilk eğitimini Galatarasay Rüşdiyesi''nin Denizcilik Bölümü''nde aldıktan sonra Heybeliada Bahriye Mektebi''ni bitirip, bu mektepte dersler vermiş. Deniz Yolları''nın kurumlaşması için çok gayret sarf etmiş ve Türk Deniz Müzesi''nin (1897) kurucuları arasında yer almış.

Tiyatrocu, yazar Özdemir Nutku''nun dedesi olan Süleyman Nutkî''nin kendi döneminde deniz ticaretine hizmet eden kaptanlar, makinistler ve sair gemi görevlileriyle, resmi, özel gemi ve vapur şirketlerini, acentelerini, gemilerin tonajlarını bir bir işlediği “Osmanlı Ticaret-i Bahriye Salnamesi” adlı çalışmayı bizlere miras bırakması bile tek başına onun değerli bir insan olarak nitelenmesi için yeterlidir. Ertuğrul Fırkateyni Faciası, Bahriye Kura Neferi, Istılahat-ı Bahriye ve Muhaberat-ı Bahriye-i Osmaniye adlı eserleri de onun araştırmacı, tarihçi ve dilci kimliğini ayrıca ele vermektedir.

Kamûs-i Bahrî, Mustafa Pultar tarafından bugünkü alfabe ile yayına hazırlanmış. Pultar, bu kitapla ve dilimizdeki denizcilik terimleriyle ilgili çalışmalar hakkında şu bilgileri vermiş:

“Dilimizde yer alan denizci terimlerinin derlenmesine ilişkin çabaların ilkini Mekteb-i Bahriye-i Şahane''de gemicilik öğretmeni olan Kolağası İsmail Hakkı''nın Gemicilik Fenni adlı eserinde buluyoruz. Daha sonra ise o zamanlar İstanbul''da İngiliz liman reisi olan William Thompson tarafından hazırlanan Istılahat-ı Bahriye adlı çok dilli bir kılavuz görüyoruz. Ancak bu iki eserin ikisi de, sözlük düzeninde olmayan, farklı amaçaları olan derlemelerdir. Dilimizin ilk gerçek deniz sözlüğü ise, Süleyman Nutkî tarafından 1917 yılında derlenmiş olan Kamûs-i Bahrî adlı kitaptır. 1928 yılında abecemizin değişmesi üzerine uzun bir süre unutulan bu eser, 1945 yılında Binbaşı Lütfi Görçay tarafından Gemici Dili adı altında yayınlanan sözlüğün hem temelini hem de içeriğini oluşturmuştur. Ancak Kamûs-i Bahrî''nin kendisi günümüze kadar aynen yeni yazıya çevrilmemiştir. Denizcilik kültürümüzün sürekliliğini bir derece sağlayabilmek için, yirminci yüzyıl başlarının temel kaynaklarından biri, hatta en önemlisi olan bu sözlüğün yeni yazıya çevrilmesi gerekir diye düşündüm. İşte, elinizdeki kitap bu düşünceyle giriştiğim çabanın sonucudur”.

Kamûs-i Bahrî''yi basıma hazırlayan Pultar''ın aynı yayınevinden çıkan bir Yıldız Adları Sözlüğü''nün bulunduğunu ve halen kapsamlı bir deniz sözlüğü hazırlamaya çalıştığını da bildirelim.

Pultar 1941 doğumlu. Robert Koleji Mühendislik Okulu''nu bitirip inşaat mühendisi olmuş (1960). Princeton Üniversitesi''nde Doktora yapmış (1965). 1991 yılından bu yana Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Tasarım ve Mimarlık Fakültesi''nde Öğretim Üyesi olarak çalışıyor.

Süleyman Nutkî gibi Pultar da ömrünü adeta Türk denizcilik kültürünün araştırılmasına adamış. İlgili dergilerde yazılar yayınlamış, Miralay Ahmet Rasim Barkınay''ın Adalar Denizi Kılavuzu''yla, Süleyman Faik''in Rehber-i Derya''sını da yayına hazırlamış.

Pultar''ın Osmanlı Türkçesi ile barışık ve Batı dillerine vakıf olması sayesinde Kamûs-i Bahrî sadeleştirme katline uğramaksızın, Osmanlı Türkçesi''nin tüm incelikleri ve şiirselliğiyle ulaşmış elimize.

Söz konusu güzel eserlerini zikretme vesilesiyle Süleyman Nutkî''ye rahmet, Mustafa Pultar''a hayırlı çalışmalarında kolaylıklar diliyorum.

* * *

O gazeteci için bir hatırlatma: Dili temiz olmayanın düşüncesi de temiz olmaz. Hem yazılarını bay, büfeci, ayakdaş, iptidai, lekeli, müptezel, edebsiz kelimeleri üzerine kuracak hem de “o şahsiyat yaptı, ben yapmadım” diye ağıt yakarak merhamet dileneceksin. Eğer o kelimelerle şahsiyat yapmamış, gönülleri yıkmamışsan buyur, onların hepsi senin kimliğine ait olsunlar ve artık kendi kendine yaz, söv, gül, eğlen, öfkelen yavuz hırçınlığınla o zaman.

12 yıl önce
Kamûs-i Bahrî
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi