|
Kurgulanmış rüyadan uyanmak

Kimi rüyalardan söz edeceğim, ama bu rüyalar, aşağıda açıklayacağım nedenlerle İslami zihniyet ve kültüre mahsus rüya anlayışıyla ilişkili olmadıkları için, onları bu düzeyde ele almayacağım.

Çünkü İslami manada rüya, hayati ve şer’i bir hakikattir ki, bu hakikati cahillere vermek hakikatin kendisine bir zulüm olacağı gibi, cahilin cehaletini arttırmaya neden olunması bakımından da ona bir zulüm olacaktır.

Dolayısıyla söz konusu rüyaları, sevgili Erol Göka Hocamı da (muhtemel bilgi eksikliğim nedeniyle) kızdırmayacak şekilde sağlam bir referans eşliğinde, modern anlayışın içinden ele almalıyım.

Modern rüya anlayışında “sağlam referans” denilince akla gelecek ilk isim elbette Carl Gustav Jung olacaktır.

Diyor ki Jung: “Rüyalar, bilincin diğer içeriklerinin aksine psişik bir yapıya sahiptir; çünkü şekil ve anlamlarından anlayabileceğimiz üzere, bilinçli içerikler gibi sürekli bir gelişim sergilemezler. Rüyalar genellikle bilinçli ve psişik yaşamımızın ayrılmaz bir parçası olarak ortaya çıkmazlar; daha çok konu dışı raslantısal oluşumlara benzerler. Rüyaların bu istisnai durumunun sebebi, olağandışı oluşumlardır: Diğer bilinçli içerikler gibi fark edilir, mantıklı ve duygusal bir deneyim sonucu oluşmazlar; uyku sırasında meydana gelen olağandışı bir psişik aktivitenin kalıntılarıdırlar. Sadece oluşma şekilleri bile rüyaları, bilincin diğer içeriklerinden ayrı tutmak için yeterlidir ve bu durum rüyaların, bilinçli düşünmemizin tamamen zıt içerikleriyle daha da güçlenir.” (Rüyalar, Çev.: Aylin Kayapalı, Pinhan Yay., İst, 2015)

Demek ki neymiş: a) rüyalar “bilinçli içerikler” gibi sürekli bir gelişim sergilemez, b) ”mantıklı ve duygusal bir deneyim sonucu oluşmaz, c) bilakis “bilinçli düşünmemizin tamamen zıt içerikleriyle” güçlenirlermiş.

Son zamanlarda, bu üç durumun tam aksine a) bilinçli içeriklere sahip, b) mantıklı ve duygusal deneyimlere bağlı olarak oluşturulmuş, c) bilinçli bir düşünmeye birebir tekabül eden içeriklerle yüklenmiş, kimi rüyaların ballandırıla ballandırıla anlatıldığına tanık oluyoruz.

Belirttiğim bağlamda bu rüyalar öncelikle rüya “gibi” bile durmuyorlar. Daha çok kurgu (fiction=yalan) ürünü, “gûya rüya” olarak öne çıkıyorlar.

Örneğin, milletin başına bela olmuş ama şükür ki Allah’ın yardımıyla, akil ve cesur insanların aldıkları tedbirlerle çoğu def edilmiş, azı kalmış Haşhaşiliğin elemanlarından biri ya da birkaçı (ki, bazen aynı rüyayı çok sayıda eleman aynı anda görebiliyorlarmış) propaganda maksatlı olarak, dolayısıyla ard-niyeti açık, adresi sabit, muhatabı malum, tabir gerektirmeyen rüyaları paylaşıyorlar.

Bu “kurgu rüyalar” genellikle şu hususları içeriyor:

1-Rüyaları görenler, olağanüstü bir gücün yardımını zorunlu kılan bir hal üzere bulunuyorlar. 2-Lider olarak gördükleri kişi, olağanüstü bir güçle belirip, buna olağanüstü bir müdahalede bulunuyor. 3-Bu kişi olağanüstü güçlerinde, tarihi kişiliklerin himmetlerinden beslendiği gibi, elindeki araçlar da yine onlara mal edilmiş kutlu araçlardan (örneğin, kılıçtan, mızraktan, gürzden) iz taşıyor veya o araçlar bizzat ona tahsis ediliyor. 4-Bu kişi malum bir zorluğu ortadan kaldırmakta önce mütereddit (hatta biraz müşkülpesent) gibi davransa da neticede kesilmiş saçlarına yeniden kavuşmuş İbrani Samson gibi kükrüyor ve ortalığı dağıtıveriyor. 5-Dolayısıyla o kişi mübarek bir topluluğa, aileye, sınıfa mensubiyeti (batılı versiyonuyla şövalyeliği), Mesihi niteliklerin tamamını, mucize, keramet ve feraset sahibi, sabır ehli, güçlülük abidesi olmayı garantiliyor. 6-Sonuç olarak, onun ve onun vasıtasıyla kurgulanmış rüyaları görenler için bir büyük zafer verili hale geliyor.

İlginç olan, bu formdaki rüyalara köşelerinde yer veren zamanelerin onlardan tabirler değil, doğrudan doğruya “kehanetler” üretiyor olmalarıdır.

Örneğin, 1990 yılında görülmüş olan bu formdaki bir rüya, bugün ininde sıkışmış olan Haşhaşi liderinin, aslında sıkışmayıp, can siperane bir şekilde düşmanlarıyla mücadele edişine yorularak, onun adına yakın gelecekte kaçınılmaz bir zaferin takdir edilmesine dönüşüyor.

Haşhaşilerin bu tutumları a) dini sembolleri ve mübarek kişileri kullanmak bakımından istismara, b) kurgudan ibaret oluşuyla modern rüya anlayışından “bile” kopuşa ve c) hile niteliğiyle ahlaksızlığa bitişik olduğu gibi, bunlara karşı rüyaların kurgulanmasına da makul bir zemin oluşturuyor.

Nitekim birileri bana “NYT’nin bahçesinde otlayan bizim sarı öküzden süt sağdım. Otlamıyor, sanki ihbar içeren bir yazıyı çimenlere pofurduyordu. Ondan sağdığım sütü de Netanyahu’ya götürecekmişim” şeklinde bir rüya gönderse, kimi güncel sonuçlar da çıkartarak onu bu köşede yayınlamam benim için hak haline gelir.

O halde propaganda merkezli rüya üreten ve yaymaya çalışan Haşhaşilere şunu hatırlatalım:

Bu savaş elbette bir gün (inşallah) sizin iktidar olma hırsınızın bitmesiyle bitecek. Rüya vb. hususlarda yaptığınız tahribat ise, sadece mensuplarınızın idrakinde yolaçtığınız tahribat olarak kalacak. Çünkü muarızlarınız çok güçlüler ve sizin onlara yönelttiğiniz bir tahribatı bine katlanmış olarak size anında iade edebiliyorlar. Yol yakınken kurguladığınız rüyalardan (ki, bu aynı zamanda çok bariz bir hipnoz durumdur) uyanın, çünkü onlarla muarızlarınıza değil, ancak kendinize zarar verebilirsiniz.

twitter.com/OmerLekesiz
#Erol Göka
#Carl Gustav Jung
#rüya
9 yıl önce
Kurgulanmış rüyadan uyanmak
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi