|
Paralel kehanetten felaket tellallığına
Geçtiğimiz yıl Paralelcilerin mümtaz kehanetler yılıydı.

Seçim ayarlı darbe kalkışmasıyla ekonomi çökecek, insanlar sokaklara dökülecek, yağmalamalar tavan yapacak, bunlara karşı tedbir ve çözüm üretmekte aciz kalan hükûmet düşecek, önceden hazırlanmış suçlama kayıtlarına künyesi ‘dönemin başbakanı’ olarak işlenmiş olan Erdoğan Malezya’ya kaçacaktı.

Gerçi Paralelcilerin haklarını da yemeyelim, sabitlenmiş bir süreden söz etmiyorlardı bu kehanetlerinde. Adı üstünde kehanet tanımına uygun olarak ‘üç vakte kadar böyle böyle olacak’ diyorlardı.

O üç vakit uzadıkça ‘hele bir mahalli seçimlere gelinsin, olmadı cumhurbaşkanlığı seçimleri bir yapılsın... Olmadı yeni cumhurbaşkanı yemin edip, partisini ehliyetsiz bir emanetçiye bıraksın...’ oyalamalarıyla söz konusu uzamandan kaynaklanabilecek güvensizliği de örtülü zafer vaadleriyle perdelemeye çalıştılar.

Nihayet mahalli seçimler ve cumhurbaşkanlığı seçimleri yapıldı, hükûmeti başka bir ehliyet ve liyakat sahibi devraldı. Bunlar sırayla gerçekleşirken Paralelci kâhinler başarısızlık öfkesiyle mosmor olmuş yüzlerini gizleyebilecekleri çamurlu toprağı bulma telâşına düştü. Çünkü (hamdolsun) o ‘üç vakit’ hiç tahakkuk etmediği gibi, ilgili hiçbir ipucunun belirmemesiyle malum kehanetler de mümtaz yalanlara dönüşerek toptan boşa çıkmıştı.

Dolayısıyla Paralelcilerin 2014 yılındaki mümtaz kehanetleri kirli bir paçavra olarak yüzlerine yapışmakla kalmadı, adları da o kehanetlerin mümtaz yalancıları olarak medya tarihine geçti.

Şimi 2015 yılının ilk günlerindeyiz ve Paralelcileri (yine ufak tefek kehanetleri sessizce yumurtlamaya çalışmanın yanısıra) daha farklı bir ödevi yüklenmiş olarak görüyoruz.

‘Uzaktaki kara çukur’dan sızdığı belli olan bu ödevin tam adı ise ‘mümtaz felaketlerin tellâllığını yapmak’.

Gerçi bu Paralel kalkışmalar sırasında da vardı kısmen. Paralelci iş adamlarına üç vakte kadar Türkiye’nin karışacağı hatta Irak’tan, Suriye’den daha kötü olacağı telkiniyle yatırımlarını durdurmalarının ve dışarıya taşımalarının emredildiği, ancak o iş adamlarının acilen gidebilecekleri en yakın yer olan Yunanistan’ın durumuna bakarak bu emre üzüntüyle itaat edemedikleri sıkça dile getirilmişti.

Şimdi Kobani etiketli tedhiş denemesinden hareketle ve hazır yeni yıla bir kala Cizre olayları da yaşanmışken, Türkiye’nin iç savaştan daha beter bir felakete sürüklenmekte olduğunu yaymak Paralelciler için ideal bir plan olarak görülmüş olsa gerekti ki, malûm ödevin ulaşması, emri de gecikmedi.

Nitekim birkaç gün önce karşılaştığımız ‘besleme durumundan Paralelci’ olmuş bir bu-kalem-un, gözlerimizin içine bakarak ‘Allah vermesin ama felaket kapıya dayandı, Türkiye’nin karışması an meselesidir, hem bu karışma Iraktakinden, Suriyedekinden daha kötü olacak’ diyordu.
Aklınca bu söyleyiş tarzıyla ‘vermesin ama olacak olan da olacak’ pekiştirmesiyle önce Allah’ı edilgen hale getiriyor, ardından Türkiye’yi güvenliği iflas etmiş, yöneticileri takatsiz kalmış bir ülke konumuna oturtuyor ve telkin ettiği korkunun şiddetini artırmak için de felaketin emsalsizliğine dikkat çekmiş oluyordu.

Paralelci zamane bu-kalemun-larının da birkaç gündür bu minval üzere yazılar döktürmeye başlamaları tesadüf olmasa gerektir. Çünkü onlar kendilerine emredilmeyen ve ezberletilmeyen hiçbir şeyi yazamazlar, konuşamazlar.

Bu durumda bir kenara kaydedelim ve karşı tedbir üretmede gayretkeş olalım ki, geçtiğimiz yılın kehanetler yılı oluşu gibi, 2015 yılı da Paralelcilerin felaketi şiddetle arzulama ve bunu başkalarına da arzulatmaya çalışma yılı olacak gibi görünmektedir.

Artık ‘Bu kadar da olmaz; bu toprakların havasını soluyanlar felaketi nasıl arzulayabilirler?’ diye sormanın, merak etmenin zamanı geçmiştir.
Dün kendi milletinin istihbari sırlarını dışarıya satmakta tereddüt etmeyen Paralelciler ülkeyi istikrarsızlığa sürüklemek suretiyle İsrail’e peşkeş çekme konusunda gemi azıya almış ve bu bağlamda felaketin bile mümtazını talep eder hale gelmişlerdir.

Yoksa geçen yılda gökten kemik yağmasını arzulayan mahlûklar gibi her güne bir beddua isabet ettiren Paralelciler, mümtaz felâketleri başka türlü nasıl arzulayabilir, düşünebilir, yazmak ve yaymak isteyebilirler ki...

twitter.com/OmerLekesiz
#paralel
#cemaat
#erdoğan
9 yıl önce
Paralel kehanetten felaket tellallığına
Halk oylamasından çıkan sonuçlar
Doğmamış çocuk nasıl eğitilir?
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar