|
Paralelcilere gün doğdu

‘Şeytani zeka’da Oliver Roy’u aratmayacaklarından emin olsak da medya kayıtlarının açıkça gösterdiği gibi Paralel bu-kalem-unlar’ın son Paris baskını vesilesiyle sıkça kullandıkları ‘Cihad-ist’ kavramı onlar tarafından üretilmedi.

Bizim Salih Tuna’nın da geçende yazdığı üzere, Amerika’nın 11 Eylül’ünden üretilen bu kavram, yerli medyanın literatürüne, konuyu ve ilişkili olduğu İslamofobya’yı aydınlatmak için değil doğrudan muhbirlikte etkin olabilmek için (haklarını teslim edelim ki) Paralel bu-kalem-unlar tarafından tedavüle sokuldu.

Ne demek Cihad-ist? İlk bakışta ‘Mücahit’ kelimesinin karşılığıymış gibi görünüyor ama değil!

Mücahit, cihat eden demek. Oysa ki ‘Cihad-ist’ dini maksatla yakan, yıkan, suçlu suçsuz diye ayrımdan insanları sorgusuz, sualsiz katleden demek.

Kavramı ilk üretenin onu üretmekle yetineceğini, örneklendirerek adeta gözlere sokmayacağını düşünmek de saflık olurdu doğrusu. Son bir yılda biri bölgemizde, diğeri Afrika’da olmak üzere seçkin örnekler olarak ‘nur topu’ gibi malum iki örgüt üretiliverdi.

Söz konusu kavramın ‘bir taşla iki kuş vurma’ uyanıklığına tabi başka açılımları var elbette. Bu manada Cihat’tan başlanarak ‘Namaz-ist, Hacc-ist, Oruç-ist’ vb. yeni türetmelerle İslam’ın esaslarını bir bir budama niyeti de yakın zamanda kendini gösterebilecektir.

Nitekim Kurban, beyaz şöhretler üzerinden medyatikleştirilen itirazlarla, acımasız ‘Kurban-ist’lerin varlığını pekiştirme gayreti olarak Kuran Bayramlarının geleneklerine eklenmek üzeredir.

Paralelci bu-kalem-unların, kendilerini Cihadistlerden ayrıştırma nedeni olarak büyük bir iştahla kullanabilecekleri mezkur ve yeni kavramlarla İslam’ın iyi ve kötü şeklinde ikiye yarılmasını amaçladıkları da aşikardır.

Nitekim asırlardır var olan İslam mezhepleri arasındaki normal farkları, bugüne mahsus bir büyük bir çatışmaymış gibi göstererek kendi diyalogçuluklarını nicedir makul ve gerekli göstermeye uğaşan yarım molla bu-kalem-unlar, dışarıdaki İslam düşmanlığını körükleyen has dostlarına ‘iyi olan biziz, onlar kötü; bizim Türkiye'de sizlerin amaçlarını gerçekleştirmek nedeniyle baskı altında olduğumuza inanmıyorsanız, Paris baskınına bakınız, o eylemi Ak Parti’yi destekleyen Müslümanlar gibi olanlar gerçekleştirdi’ şeklinde kaydi mesajlar yollamaya başladılar bile.

Öte yandan Oliver Roy’un, Türkiye’de yayın yapan yabancı medyadaki yerli modellerinin Paris baskınını ‘Fransa’nın ‘Madımak’ı olarak niteleyip, bu sayede yeni ve absürt simgesel çakıştırmalar üzerinden Müslümanları bir suç ilişkisinin ve suçluluk psikolojisinin içine çekmeye çalıştıklarını da yine hayretle müşahede ediyoruz.

Bu ikili duruma, Paralel yapının eşgüdümü içinden baktığımızda Batı’ya ve İsrail’e ‘sadece biz terörist değiliz, bizim dışımızdaki her Müslüman teröristtir, o halde bizi acilen bağrınıza basın’ diye yalvaran ‘uzaktaki kara çukur’un hizmetçi tayfasıyla, merhum Özal’dan itibaren, bağışlanmış güçleri adım adım aşındırılan ‘Hegemonist Beyazlar’ın nasıl olup da bir çizgide buluştuklarını kolayca anlayıp, hayretle müşahedenin doğurduğu şaşkınlıktan kurtularak, adımıza kurulan kumpasların doğru tanıklığına yönelebiliriz.

a) Hegemonist Beyazlar çeyrek yüzyıl öncesine kadar kulları olarak gördükleri yerliler tarafından yönetilmeye mahkum oldukları için onlara karşı her şerri üretiyor ve kendileri dışında üretilen her şerre sahip çıkıyorlar.

b) ‘Uzaktaki kara çukur’a masumiyet yükleyerek, kendilerini onun ‘masumiyeti nedeniyle masum’ sayanlar ise İslam’ı İslam kılan esasları İsevilik'le Museviliğin güya hümanist esasları içinde dönüştürmeye ‘Kudretten ödevli’ olmak vehmiyle dini iktidarın kendilerine teslim edilmesini istiyor ve bu uğurda üretilmiş dahili ve harici her şerre destek veriyorlar.

Bunlar üzerinde Paralel yapı için şimdiye kadar yapılmamış bir tanıma ulaşmamız da mümkün bulunuyor: ‘Paralel yapı, ilk bakışta yan yana gelmeleri mümkün görülmeyen kişi ya da grupların, Türkiye milletinin huzurunu bozmak, gücünü zaafa uğratmak suretiyle onun yönetimine konmak isteyenlerin oluşturdukları çok boyutlu bir ittihadın adıdır.’

İşte bu tanımın verisiyle hareket etmelerindendir ki, İslam’ın esaslarını budama niyetinden türeyen Cihadist vb. (potansiyel) kavramlara CIA’nın kiralık kalemleriyle, Türkiye’deki bu-kalem-unlar tarafından aynı içerik yüklenebildiği gibi, bunların her yeni olumsuzlukla artışlı olarak tedavüle sokulması gayreti de anında eşitlenebiliyor.

Ancak takıyye inanç ve kabiliyetleri nedeniyle bu-kalem-unların İslam düşmanı olan dostlarından artık bir adım daha ileride olduklarını, her şerri kendileri için doğmuş mutlu bir gün saydıklarını da artık rahatlıkla tespit edebiliyoruz.

Örneğin ‘besleme durumundan Paralel’ olmuş bir bu-kalem-un, daha dün bangır bangır ‘laikim’ diye bağırdığını unutup, yakın zamanda, kendi vehmine önce kendi inanarak ‘bundan böyle sekülerler tarafından yönetileceğiz’ diye ağıt figan içinde kara bağrını döğüyordu.

Aslında onların bu durumlarını da yukarıdaki tanıma dahil etmem gerekiyordu ama şeytana bile rahmet okutacak kadar yalanda, sahtekarlıkta, ikiyüzlülükte ustalaşmış bu melunların her meşum niyet ve eylemlerini tek bir tanım altında toplamak benim havsalamı gerçekten aşıyor.

twitter.com/OmerLekesiz
#Oliver Roy
#Paralel
#Cihad-ist
#İslamofobya
9 yıl önce
Paralelcilere gün doğdu
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset