Teklif ise seküler manada akli bir üretim (kuvve) olmasıyla pasif, bu üretimi hayata geçirmeyi benimseyen açısındansa başlı başına bir iddiadır. Teklif, ancak iddiada yerine getirme, uygulama, kazanma kastıyla bitişince (fiil) aktif hale gelir.
Örneğin “doğruluk”, tanımı zaman içinde şartlara ve bu nedenle şeriatlara göre değişmekle birlikte, öz’ü (arketipi) sabit kalan bir değer olarak nesilden nesile, insandan insana telkin yoluyla aşılanmıştır.
Doğruluk anlayışlarında farklılıkların ortaya çıkması karşısında, doğrunun hatta en doğrunun ne olabileceği ve bunların toplum tarafından nasıl benimsenebileceği konusunda akıl yürütmek, bunu söze dökmek, kaydi bilgiye dönüştürmek ise bir teklifte bulunmaktır.
Buna ilişkin son çarpıcı örnekleri, Paralel Yapının Lideriyle, onun medyadaki elemanlarının konuşmalarında, yazılarında görüyoruz:
Örgütün lideri çok eskiden beri, elemanlarınca hem böyle nitelendirilmekle hem de kendisi bunu bizzat içselleştirmiş olmakla “vaizlik” rolü (sanı) içinde durmuş, nitekim hamaset yüklü ağlak vaazlarından yapılan kasetlerle bir zamanlar en ünlü pop şarkıcılarını bile yaya bırakmıştır.
Sonrasında audio-visual vaaz yoluyla telkinciliğini sürdürmekle kalmamış, kendisini evcil hayvan cinsinden bir varlıkla eşitleyebilme mütevazılığı içinde görevinin vaizlik, işinin vaaz etmek olduğunu da sıkça dile getirmiştir.
Telkincilikten bedduacılığa terfi ettiği zamanları izleyen çöküş döneminde ise elemanlarına nasıl davranmaları, maruz kaldıkları adli soruşturmalar, mahkumiyetler karşısında kimleri nasıl örnek almaları gerektiği konusundaki telkinlerine ağırlık vermiştir ki, bugün de telkinlerini bu minval üzere sürdürmektedir.
Mezkur örgütün söz konusu telkinler neticesinde takiyecilik ve sızmacılık başta gelmek üzere bugünkü yüklendiği nitelik(ler) ise herkesin malumudur.
Onlar da ülkeyi, milleti, yöneticileri umutsuzluğa sürüklenmiş, yoksullaşmış, sorunları çözümsüzleşmiş gibi gösteren telkinlerinden sonra, bilgiççe edalarla, ukala tavırlarla teklifçiliğe yelteniyorlar.
Örneğin örgüt liderinin mevcut hakim güçlerce Türkiye’nin Osmanlı devletinin gücüne erişmesine izin verilmeyeceğini (telkin), bu durumda onları huzursuz edecek davranışlardan kaçınılması gerektiğini (teklif) söylediği gün, Paralel Yapının besleme elemanlarından biri de hemen Türkiye’nin son iki yıldır bağımsız davranışı benimsemekle çok büyük bir hata işlediğini (telkin) belirttikten sonra, tanımı muallak, içeriği meşkuk olan ‘Sünni temkin yoluna” göre davranılması gerektiğini (teklif) edivermektedir.
Oysa ki, her ikisininin tutumu da “telkininde art niyetli olanın teklifinden hayır gelmez” hükmünde buluşmakta ve dolayısıyla telkin ve teklifi, rakiplerini kötüleme, susturma, sindirme maksatlı olarak ayırdıkları ya da birleştirdikleri yerde yukarıda belirttiğim şekliyle düşünsel bir karmaşanın, kargaşanın, bulandırmanın üreticileri haline gelmektedirler.
O halde onlara şimdilik “cedel ilmi”yle mücadele etmenin bir hak, muarızlarıyla cebbelleşmek uğruna cedel ilminin esaslarına tecavüz etmenin ise aptallık olduğunu belirterek bitireyim yazımı.
twitter.com/OmerLekesiz