|
Demirtaş’ın tehditleri
Selahattin Demirtaş “Güvenlik paketi geçerse sokaklarda durdururuz” lafına karşı Davutoğlu’nun sorumluluk çağrısına; “hükümet parlamentoya sıkışmış uslu bir muhalefete razı, sokaktan korkuyor” şeklindeki cümleyle karşılık verdi. HDP Eşbaşkanı, Davutoğlu’nun sokak şiddeti konusundaki uyarılarına bu oldukça yüksek rakımlı özgüven tonundan cevap verirken; Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan da, Öcalan tarafından hazırlanan müzakere taslağı hakkında İmralı’dan dönen HDP heyetiyle görüşme halindeydi.

İnsan bu hassas süreçte, desibelin biraz daha düşük olmasını umuyor, değil mi? Ama hayır, Demirtaş çözüm süreci konusunda ağzını her açtığında “hükümetin süreç konusunda adım atmadığını” söylüyor; bunu söylemediği zamanlarda da, “parlamento da neymiş” modunda süreci kazasız belasız yürütmeye çalışan hükümeti sokaklarla korkutuyor. Kürtleri en son sokağa çağırdıklarında ne olduğunu gördük oysa; hepsi Kürt olmak üzere 40 vatandaşımız ilkel, vahşi yöntemlerle katledilmiş, yüzlerce kişi yaralanmış ve yağmalar sürerken; ortalığı sakinleştirme görevi yine Öcalan’a düşmüş, İmralı’dan gelen “aksi halde önü katliama açık provokasyona yol açmış olacağız” şeklindeki diyalog müzakere telkiniyle sokakların ateşini düşürülmüştü.

Bu süreçte Kandil’den gelen açıklamalar da Demirtaş’ınkinden çok farklı olmadı. Ya, “Çözüm için AKP’ye muhtaç değiliz”, ya sürekli olarak “hükümet çözüm yolunda hiçbir adım atmadı” dendi. Kandil son örnek olarak “güvenlik paketi’ni sürece ters buldu ve bölgeye yapılan karakolları da “çatışmasızlığın ihlali” olarak yorumladı. Tam da, müzakere taslağı görüşmeleri sürerken, tam da adımlar hızlandırılmışken…

Demirtaş’ın Bugün’e, yani KCK operasyonlarını canla başla desteklemiş, Kürt meselesine ve çözüm sürecine bakışı ortada olan bir yayın organına verdiği röportajda, bir zamanlar savunduğu Bergama işçilerini boşverip, altın madeninin cemaatçi patronunu kollayan açıklamalar yapmasını, “sokaklar karışırsa Öcalan bile durduramaz” demesini, sözlerine bir ağız alışkanlığını sürdürür gibi “hükümet müzakerelere başlamazsa süreç biter” tehdidini de eklemesini saymıyorum bile…

Kamu düzeninin; bir tehdit altında kaldığında şiddetin meşru sahibi olan devlet tarafından sağlanması gerektiğini elbette Demirtaş da biliyor, ama yine de kamu düzeninin demokrasiyle sağlanması gerektiğinde ısrar ediyor; Demirtaş’a sorsanız polise molotof atanlara, yüzüne maske takarak provokasyon yapanlara, kamu mallarını yağmalayıp, insan yakanlara karşı polisin tek yapması gereken “bu ülkede demokrasi var, lutfen sakin olun çocuklar, olmuyo ama böyle” demek neredeyse…

Ha, unutmayalım Kürt vatandaşlara bugüne dek hangi hak iade edildiyse istisnasız hepsinin altında imzası bulunan AK Parti’ye karşı, devletin geleceği için seküler güçleri göreve çağıranlar da var tabii…

Latife etmeye bile dilim varmıyor zira durum latife kaldırır cinsten değil. Çünkü, bir yanda hükümetin ciddi çalışma ve çabalarıyla, ortalık her hareketlendiğinde İmralı’nın sükunet telkin etme hamleleriyle iki taraflı olarak yürütülmeye çalışılan bir çözüm süreci var; öte yanda güya taraflardan birinin önemli unsurlarından sayılan HDP ve özellikle Demirtaş’ın Aysel Tuğluk’la atbaşı giden tehditleri, barışa ikna edilemezlikleri, öfkeleri, kızgınlıkları…

Barışta gözü olan barışın üzerine titremez mi? Nedir yani bu, “evdeki huzur bozulmasın diye kimsenin aşırılıklarına ses çıkarmadığı evin küçük şımarık oğlanı” tavırları…

Bu ülkede Kürt siyasi hareketine güvendiği için değil, hükümetin bu konuyu çözeceğine olan inancına inandığı için barış sürecini sessizlikle ve hükümetin kanı durdurabilmesi için gönülden ettikleri dualarla izleyen milyonlarca Türk vatandaşı da var.

Diyeceğim o ki; bol keseden tehdidi de, ima etmeleri de, mızıkçılıkları da ortak vicdan; gün olur, temsilciliğini yaptıklarını söyledikleri Kürt vatandaşlar yargılar.

Samimiyet gerek kişisel ilişkiler için, gerekse barışla ve kardeşlikle hitama erdirilmeye niyet edilmiş büyük bir süreç için olsun; her koşul ve şartta mühimdir yani…

Anlayana tabii, bilene…
#selahattin demirtaş
#öcalan
#çözüm süreci
9 yıl önce
Demirtaş’ın tehditleri
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti