|
Haydi herkes sandığa
AK Parti seçmeninin, 07 Haziran seçimleri için, önceki dönemlerde olduğu kadar heyecanlı olmadığı, siyasete ilgisinin azalma eğilimine girdiği yolunda yorumlar yapılıyor bir süredir.

Doğrudur. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde AK Parti seçmeninin seçimlere katılım oranının, diğer partilerin ortalamasının altına düşerek yüzde 73'te kalması da, durumun göstergesi. Zira yüzde 73, “yaz tatili sebebiyle memlekete gitme” gerekçesiyle açıklansa da; aynı şartlarda oy veren CHP seçmeninin yüzde 79, HDP seçmeninin yüzde 87 oranında seçime iştiraki karşısında düşük bir rakamdı.

Görülüyor ki, AK Parti seçmeni, meşru siyasete yönelik bir darbe tehdidi görmediği, yapılanı seçilmiş lideri indirme denemesi olarak algılamadığında, “bir oy bir oydur” demek suretiyle iradesini ortaya koymayı, 4'te 1 oranında lüzumlu görmedi.

Üstelik paradoksal biçimde, tam da AK Parti döneminde yapılan icraatların sonucu bu. Çünkü, özgürlük artık önemli olmadığında ortaya çıkar. Serbestlik ilk anda değilse bile, o serbestliğe iyice alışıldıktan sonra, kayıtsızlığa evrilir.

Sonuçta, AK Parti'nin iktidardan indirilmesini bir hayat-memat meselesi olarak gören ve stratejisini bunun üstüne kuran partilerin seçmeni sandığa ne kadar çok koşuyorsa; AK Parti seçmeni siyasetteki temsilcilerinin vesayetle göğüs göğüse çarpışarak sağladığı özgürlük ortamına o kadar çabuk alışmış gözüküyor.

O özgürlük ki, sadece AK Parti seçmeninden oluşan toplumsal grup için geçerli olmak üzere değil, hemen tüm kesimlere sağlandı, ama aynı zamanda AK Parti'ye oy veren o geniş tabakaya kaybetmiş olduğu özgüveni geri kazandıran bir bonus anlamına da geldi.

Doğrusu bunu yadırgamıyorum. Birey, yurttaşın düşmanıdır, diyenler haklı.

Öte yandan, seçmenin kendisini tatmin etmesini sağlamadıkça, kendisine şahsen dokunmadıkça, sözgelimi oğluna kızına iş bulunamadı diye, toplumun ortak çıkarlarına ihtiyatla ya da kayıtsızlıkla yaklaşmasının yer yer bireysellikle, kısmen de çabuk unutan bir toplum olmamızla ilgisi var, diye düşünmekteyim.

Sözgelimi AK Parti döneminden önce yoksullara yapılan sosyal yardım düzeyinin neredeyse yok derecesinde olduğu ortadayken ve AK Parti dönemindeki sosyal yardım miktarının yıllık 26 milyar lirayı aştığı bir vakıayken, gözlemlediğim bir davranış biçiminin beni oldukça şaşırttığını söyleyebilirim.

Güzergahım üzerinde bulunan bir yoldan geçerken bir sosyal yardım kurumunun kapısında oturur bulduğum bir kadınla sohbet etmeye başladığımda, yoksul yardımı almak için başvurmak istediğini ama kurum yetkililerinin kendisine nazik bir biçimde bir başka gün tayin ettiğini aktaran kadın, kızgındı. Oysa AK Parti döneminden önce, böyle yardımı alabilmesi mümkün değildi, çünkü resmi ya da yarı resmi kurumların böyle bir uygulaması neredeyse yoktu. Üstelik devlet kurumlarına işim, AK Parti'den önce de, sonra da düştüğü için; memurların vatandaşa karşı davranışının gözle görülür biçimde düzeldiğini gözlemliyorum. Kadına yapılan da zaten kötü muamele değildi, sadece yardımın hemen yapılamayacağının söylenmesiydi.

Elbette artık insanların devletin kendilerine hizmet için var olduğunu bilebilecek durumda olmaları güzel. Kısa bir gecikmeden dolayı devlet kurumlarını sorgulayacak denli özgüvenli hissetmeleri de harika. Kurumlara, o kurumların temsilcilerine hesap sorabilmek her vatandaşın hakkı…

Ancak bunu sandığa gitmeyecek dereceye vardırmadan önce; ortak dava, ortak çıkar ve ortak yaşam kaygısı gütmedikçe siyasetin aşınacağını bilmek gerektiğini, bu bilmenin de ancak ortak bir hatırlamayla mümkün olabileceğini düşünüyorum.

12 yıl önce bu ülkenin ne halde olduğunu hatırlayarak yani... Vatandaşların azarlandığı, aşağılandığı, üstelik ağzını bile açamadığı, metrelerce kuyruklarda saatlerce bekletildiği, engellilerin, hastaların, yoksulların, yaşlıların irabda yerinin olmadığı günleri hafızasında canlandırarak…

Haydi herkes sandığa…
#ak parti
#seçimler
#Cumhurbaşkanlığı seçimleri
9 yıl önce
Haydi herkes sandığa
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler