|
Kabataş paralelleri

Kabataş mevzusu bitmek bilmiyor. Gazetecisiyle, siyasetçisiyle, sokaktaki taraftarıyla, twitter’daki destekçisiyle Geziciler, başörtülü Zehra Develioğlu’na yapılan tacizi, konuyu haberleştiren kadın yazarları Kadınlar Günü’nde taciz etmek yoluyla bir kez daha inkar ettiler. Yetmedi, Diliniz KABA Vicdanınız TAŞ ortak başlığıyla, Kabataş dilini eleştiren 13 yazara küfürler, hakaretler, aşağılamalarla karşılık verdiler.

Anlayacağınız, tacizlerle ve küfürlerle “taciz yok”, dediler.

“Barışçıl gösteri” Gezi’den; siyasi bir hareket, Türkiye’ye dair bir fikir ya da cool bir muhalefet değil, kala kala zehirli bir dil ve yakası açılmadık iğrenç küfürlerin kalması elbette ilginç. İlginç ama, anlaşılmaz değil; çünkü, Gezicilerin Zehra Develioğlu’nun ve benzeri onlarca örtülü kadının Gezi sürecinde taciz edildiğini kabul etmesi, “Gezi barışçıl ve çoğulcuydu” argümanını çökertecek bir nitelik taşıyor. Çok yeni olduğu iddia edilen Gezi Ruhu’nu, o köhne, ayrımcı, başörtüsü ve din düşmanı eski model ideolojik refleksin bir benzerine evriltiyor. Gezi’de özellikle başörtülü-dindar kadınların rahatsız edildiğini, taciz edildiğini kabul etmek, Gezi’ye darbeci, jakoben, elitist Cumhuriyet Mitingi nüvesi atfediyor. Eh bildiğiniz gibi, “Gezi bu değil”.

Dolayısıyla, Geziciler için, zaten evvelden beri denklemin sevilmeyen ögesi olan başörtülü kadını yalancılıkla suçlamak gerekiyor. Böylelikle hem ahlaken yanlış bir zeminde durmamış görüntüsü veriyor, hem de Gezi’yi korumuş oluyorlar. Onlara göre, “tacize uğradım” diyen bazı kadınlar için “beyan esastır”, bazıları için ise kamera kaydı gerekir. “Ayrımcı değiliz” derken bile ayrımcılık yapmak da sanırım böyle oluyor.

Dolayısıyla, Gezi’nin meşruluğu için gösterilen bu Kabataş gayretini, son derece ahlaksız bir tavır olarak görmekle birlikte kafamda gerekçelendirebiliyorum.

Anlayamadığım, paralellerin “tacize uğradım” diyen başörtülü bir kadına ve o kadının söylediklerini işleri gereği kitlelere ulaştıranlara yönelik akıl almaz nefreti; “Kabataş yalanı” korosuna en ön safta iştirak etmeleri... Sırf Erdoğan’ın elini açığa düşürmek için tacize uğradığını söyleyen başörtülü bir kadını yalancı durumuna düşürmeyi bile göze alabilmiş olmaları. Belki de bu uğurda, mobese kayıtlarını ortadan kaldırmaları...

Aslında ihtimal “belki”den yüksek; çünkü, çıkan haberlere göre Kabataş iskelesinde olay yerini görebilecek 4 ayrı noktada 11 kamera bulunuyordu ve bu kameralardan 10’u çeşitli gerekçelerle –bazısı bakımdaymış, bazısı arızalıymış, bazısı da olay yerini görmüyormuş- hiçbir görüntü alamadı. En azından Mobese’leri kontrol eden paralel şirket ile başlarda soruşturmayı yürüten paralel polislerin beyanı bu yönde. 11 kameradan 10’unun hiçbir görüntü alamamasındaki tuhaflık bir yana, Kabataş tartışması tekrar açılır açılmaz, paralellerin Gezicilerden daha iştiyaklı bir biçimde “Kabataş yalanı” lafına sarılmaları da ayrı bir gösteren. Günlerdir Kabataş’ta olanların yalan olduğuna, bu yalanların Erdoğan’ın emri olduğuna, oradan çıkarak Türkiye’nin nasıl da diktatörlük haline geldiğine dair çıkarımlarla dolu ve sonu mutlaka Erdoğan’la biten yazılar döşeniyorlar. Geziciler bile bıraktı, bunlar günlerdir “Kabataş Yalanı” başlıklı tweetler atmaktan usanmıyorlar.

Ya o kayıtlar ya da o kayıtların neden bulunamadığı elbette ortaya çıkacak; karşımızdakinin devlet içinde yuvalanmış ve seçilmiş siyasi iktidarı devirmek için yıllardır plan yapan, bu planları sistematik şekilde hücrelerine ulaştıran bir yapı olduğu da aşikar...

Anlamadığım, seçilmişlere karşı yürüttükleri bu kalkışmada; güya haklı çıkabilmek uğruna, tacize uğradığını söyleyen başörtülü bir kadını toplum nezdinde yalancı çıkarmaya dahi gönül indirecek kadar ileri gidebilmiş olmaları. Ne bir dini hassasiyet, ne “sözkonusu başörtülü bir kadın, emin değiliz, en azından susalım” tavrı, ne de bir şüphe kırıntısı... En ufak bir tereddütleri yok... Belki de o tacizin yaşandığını bizzat gördükleri için, bu kadar şeksiz, şüphesiz biçimde inkar ediyorlar.

Giderek daha da çok ikrah getirtiyorlar.

#Kabataş
#TAŞ
#Zehra Develioğlu
#Gezi
9 yıl önce
Kabataş paralelleri
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı